Atatürk-Yunan Dostluğu-5: “Yunanistan aleyhinde yazmak yasak!”
Atatürk-Yunan Dostluğu-5: “Yunanistan aleyhinde yazmak yasak!”

Atatürk-Yunan Dostluğu-5: “Yunanistan aleyhinde yazmak yasak!”

Atatürk-Yunan Dostluğu-5: “Yunanistan aleyhinde yazmak yasak!”

*

M. Kemal’in yaptığı ve bizi batıya bağlayan inkılaplara “Yerli ve Milli” olmanın icabı olarak karşı çıkmamızdan dolayı bizi sürekli yunanlılarla ilişkilendiren takıntılı güruhun M. Kemal’i hiç tanımadığını, sadece yalan-yanlış okul ve medya malumatıyla beyinleri yıkandığı için müdafaa ettiğini biliyoruz. Bu sebeple ATA’larını tarafsız kaynaklarla “çok iyi bir şekilde” tanıtmaya çalışacağız…

Aşağıdaki fotoğrafta da göreceğiniz üzere bizzat M. Kemal, “manevi kızı” Afet Inan’ı, oluk oluk Türk kanı akıttırmış olan dönemin Yunanistan Başbakanı Venizelos’un koluna takmıştır.[1]

*

[1] no’lu dipnotta bahsi edilen fotoğraf… M. Kemal’in “manevi kızı” Afet Inan ile Yunanistan Başbakanı Venizelos kol kola… Siz kızınızı veya eşinizi bu caninin koluna takar mıydınız?

***

Her ne kadar “Türk” olduklarını iddia eden kemalistler için bu esef verici manzara bir anlam ifade etmiyorsa da, söz konusu fotoğraf benim için son derece acı ve yaralayıcı oldu. Venizelos ile haşır neşir olan M. Kemal, 1930 senesinde Türk Ocağı’nda tertip edilen baloda bayan Venizelos ile dans etmiştir.[2]

*

[2] no’lu dipnota dair… M. Kemal ile bayan Venizelos’un dans ettiğine dair Cumhuriyet gazetesinin haberi…

***

Aynı gazetenin haberine göre M. Kemal, Başbakan Venizelos’a da dans etmesini teklif etmiş… Peki kiminle dans edecektir? Tabii ki M. Kemal’in “manevi kızı” Afet Inan ile… Pes doğrusu… “Atatürk’ü Koruma Kanunu”ndan dolayı yorum yapamıyorum…

***

“Manevi kızı” Afet Inan’ı Venizelos’un koluna takmış olması “Muasır Medeniyetler Seviyesi”ne çıkmaya kafi gelmemiş olacak ki, buna ilaveten 1932 senesinde Belçika’nın Spa şehrinde yapılan “Dünya Güzellik Yarışması”nda birinci olan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Keriman Halis’i 1933’de Yunanistan’a yani Venizelos’un ayağına kadar göndermeyi gerekli görmüşlerdi.[3]

*

[3] no’lu dipnotta bahsi geçen ve Keriman Halis’in 1933’de Yunanistan’a Venizelos’un ayağına gittiğini gösteren 11 Şubat 1933 tarihli Son Posta Gazetesi… Mevzu hakkında tafsilat için tıklayınız: https://belgelerlegercektarih.com/2021/08/30/kadir-misiroglu-hakli-cikti-yunan-bunu-yapamazdi/

***

Bütün bunları, bilhassa işgal yıllarında “Zito Venizelos” (Yaşasın Venizelos) demedikleri gerekçesiyle süngülenen kahraman Mehmetçik ile birlikte düşündügümüzde, hazmedilmesi gerçekten zordur.

Kemalistlerin bu gayretleri yunanlılar tarafından gayet müspet (olumlu) bulunmuş olacak ki M. Kemal’i “Nobel Barış Ödülü”ne aday gösterecekler[4], Ismet Inönü’ye ise “Sauveur Nişanı”, yani “Yunanistan Krallığı Kurtarıcı Nişanı” takdim edeceklerdir.[5]

*

[4] no’lu dipnota dair…Venizelos’un M. Kemal’in adaylığı için Nobel Ödülü Komitesi Başkanlığına gönderdiği Fransızca mektubun birinci sayfası… Mektubun tamamı ve Türkçe tercümesi için tıklayınız: https://belgelerlegercektarih.com/2016/11/13/venizelos-m-kemal-ataturku-neden-nobel-baris-odulune-aday-gosterdi/

***

[5] no’lu dipnota dair… Ismet Inönü’ye verilen “Yunanistan Krallığı Kurtarıcı Nişanı” Inönü Vakfı’nda sergilenmektedir. Yukarıdaki görüntü, “Inönü Vakfı”nın resmi web sitesinden alınmıştır… https://www.ismetinonu.org.tr/ismet-inonunun-aldigi-yabanci-madalya-ve-nisanlar/

***

[5] no’lu dipnota dair… Ismet Inönü’ye “Sauveur Nişanı” yani “Yunanistan Krallığı Kurtarıcı Nişanı” verildiğine dair dönemin Milliyet ve Vakit gazetelerinde çıkan haberler…

***

“Inönü Vakfı”nın resmi web sitesinde verilen bilgiye göre Yunanistan Krallığı Kurtarıcı Nişanı;
“Modern Yunanistan’ın en yüksek nişanıdır. Tarihi 1829 yılına kadar gider. Adını Hz. Isa’dan almıştır (Redeemer/Kurtarıcı). 5 derecesi vardır. Başlangıçta Yunan bağımsızlık savaşında yararlılık gösterenlere verilmiş, daha sonra toplumun çeşitli alanlarında hizmeti görülen Yunan vatandaşları da bu nişanı alabilmiştir. Nişan ayrıca dostluk ilişkileri içinde olunan ve iki ülke arasındaki ilişkilerin geliştirilmesine katkı yapan yabancılara da tevcih edilmiştir.”

Devam edelim…

1934 Haziranı’nda Iran’a tayin edilen Türkiye Atina Büyükelçisi Enis Bey, orada Yunan menfaatlerini takip etmekle vazifelendirildi. Evet, yanlış okumadınız… Uzun yıllar Atina Büyükelçiliği vazifesinde bulunmuş olan Türkiye’nin güzide diplomatlarından Galatasaray Lisesi mezunu Enis Akaygen ile alakalı kitaptan aynen naklediyorum:

“1929-1934 arasında Türk-Yunan ilişkilerinin geldiği nokta ile ve bu müspet gelişmenin mimarlarından ve müthiş bir güven tesis eden Enis Bey’e ve Türk Dışişleri’ne bir talebini iletecekti. Yunan tarafı:

Iran’da Yunanistan’ın o devirde diplomatik temsilciliği yoktu. Buna mukabil hatırı sayılır bir Yunan kolonisi yaşıyordu. 1934’e kadar Tahran’daki Büyük Britanya Büyükelçiliği, Yunan vatandaşlarının problemleri ile ilgileniyor, üstelik istenen verim alınamıyordu. Enis Bey’in Tahran’a tayini ile Yunanistan hem Atina’daki Büyükelçiliğimize hem de Ankara’daki Büyükelçilikleri Dışışlerimize başvurarak Iran’daki Yunan menfaatlerinin Türkiye Büyükelçiliği ve bu ülkedeki konsoloslukları vasıtası ile takibini resmen Türkiye’den talep etti. Enis Bey 11 Temmuz’da Tahran’a vardıktan sekiz gün sonra 19 Temmuz tarihi itibari ile Iran’daki Türk misyonunun bu vazifeyi de üstlendiğini Türk tarafı Yunanistan’a bildirir. Böylece garip bir şekilde Tahran Büyükelçiliği için Rıza Şah’a agremanını 14 Ağustos’ta sunacak olan Enis Bey aslında bu tarihten önce Iran’da Yunan menfaatlerini takibe başlamıştır bile.”[6]

*

[6] no’lu dipnota dair… Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras’ın Iran’da Yunan menfaatlerinin takibe başlandığını Atina Elçiliği’ne bildiren yazısı…

***

Anlayacağınız kemalist rejim, yunanın “getir-götür” işlerini yapmaktan dahi utanmadı…

Kemalist Türkiye’nin temsilcileri Ekim 1932’de Romanya’da toplanan Üçüncü Balkan Konferansı’na katılmıştır. Bükreş’te yapılan bu toplantıda çeşitli sahalarda komisyonlar kuruldu. Cumhuriyet gazetesinin haberine göre “Kültür” komisyonunda “ortak bir tarih okutulması”, “milletleri birbirine tahrik edici mahiyette yazılmış eserlerin ortadan kaldırılması ve “mekteplerde Balkan ittifakı lehinde telkinatta bulunulması” gibi mevzular ele alınmıştır.[7]

*

[7] no’lu dipnotta sözü edilen haber…

***

Bu tarihten 3 sene sonra ünlü mizah dergisi Akbaba’nın 23 Kasım 1935 tarihli 98. sayısı toplatılmıştır. Derginin toplatılma gerekçesi ise 98. sayıda yer alan bazı yazı ve resimlerin dost devletlerle ilişkimizi, siyasetimizi karıştıracak mahiyette görülmesi olarak belirtilmiştir.

“Atatürk Araştırma Merkezi” tarafından neşredilen “Atatürk’ün Sosyal ve Kültürel Politikaları” isimli kitapta M. Kemal’in Yunanistan aleyhindeki neşriyatı toplattırdığı şöyle anlatılmaktadır:

“Kütüphanelerde yaptığımız araştırmalar sonucunda o dönemde toplatma kararı verilen bazı dergilerin ilgili sayılarını tespit etme şansımız da olmuştur. Örneğin Dahiliye Vekâleti’nin 5 Aralık 1935 günü aldığı karar gereğince, ünlü mizah dergisi Akbaba’nın 23 Kasım 1935 tarihli 98. sayısı toplatılmıştır. Derginin toplatılma gerekçesi ise 98. sayıda yer alan bazı yazı ve resimlerin dost devletlerle ilişkimizi, siyasetimizi karıştıracak mahiyette görülmesi olarak belirtilmiştir. Akbaba’nın incelediğimiz 98. sayısının kapağında Ingilizlerin Mısır’daki durumunu ve rahatsızlığını ifade eden bir karikatürün yer alması sanırız bu yasağın temelini teşkil etmiştir. Dördüncü ve beşinci sayfalarda ise “Eski Bayrağı Güve Yemesin!” başlıklı bir yazıya yer verilmiştir. Burada da Yunanistan ve Yunan kralının durumundan mizahi bir üslupla bahsedilmiştir. Akbaba imzası ile çıkan yazıda Yunanistan’da hızla değişen yönetim ile kralın durumu ilginç örneklerle eleştirilmiştir. Örneğin ‘Idare şeklini değiştirmeyen devlet olur mu? Fakat Yunanistandaki kadar kaypak rejime ancak karışık politika rüyalarında rasgelinebilir. Yunan tarihinin son çeyrek asrı bir kucaktan kucağa atlayış, bir elden ele geçiş, bir gidiş geliş, bir yerleşemeyiş devridir. Herkes ve herşey tetik üstünde duruyor. Gene yatağına giren bir Yunanlı sabahleyin gözünü açınca, kendisinden daha önce uyananlara şunu sormalıdır:
– Kirye Yorgi, hangi rejimdeyiz?
– Dünkü rejim duruyor, zito kral ! Ertesi günü gene sorar ve şu cevabı alır:
– Zito Venizelos!…’

Yazıda Yunan kralının ülkeye gelişi ve dönüşü meselesi biraz daha işlendikten sonra da şu yorum yapılmıştır: ‘Hoş bunlar bizim karışacağımız işlerden değildir. Bir hırçın ve yosma komşu kadın farzediniz ki ikide bir, boşanıp evleniyor. Her boşanma ve evlenmede biraz kulaklarınız rahatsız oluyor…(Zito!) sesleri ve kadeh şangırtılarıile!
Uydurma ‘reyiâm’ bir nikâh hücceti yerine geçiyor, ne diyebiliriz ki…Kalkıp yeni evlileri kutlamaya gidiyoruz. -Tanrı bir yastıkta kocatsın!…’ ve sonuçta yazı âdeta Yunan halkına bir mesajla bitirilmiştir ‘Aman, eski bayrağa naftalin serpiniz, yakında lâzım olacak: Güve yemesin!”[8]

*

[8] no’lu dipnotta bahsi geçen Akbaba dergisindeki karikatür…

***

1937 senesinde Türk-Yunan dostluğunu rencide edecek mahiyette olduğu tespit edilen bazı resimlerin derhal toplatılması ve yurda sokulmamasına dair 2 Kasım 1937 tarihli ve M. Kemal imzalı bir Kararname dahi çıkarılmıştır.[9]

*

[9] no’lu dipnotta bahsi edilen M. Kemal imzalı belge…

***

Bu açıkça bir “Resmi Tarih” inşasıdır. Halbuki tarihte yaşanan vak’alar olduğu gibi yazılabilmelidir. Aksi takdirde Milli Mücadele döneminde yapılan yunan mezalimini yazmak, anlatmak ve bu hususta yayın yapmak mümkün olamayacaktır. Bu ise tarihi hafızayı sıfırlamak ve “Tarih Şuuru”na darbe vurmaktır. Tarih hafızası ve şuuru olmayan Milletler karanlıkta debelenir, durduğu yeri ve bir adım ilerisini göremez, dolayısıyla geleceğe dair bir yol haritası çizemezler. Gerçek bilgiyle donanmamış ve tarih şuuru aşılanmamış nesiller, sulanmamış çiçeklere benzer; evvela yaprakları kurur, sonra kökleri çürür. Nitekim çocuklarımız tarihinden kopuk ve tarih şuurundan mahrum yetiştiriliyor; kuruyor ve çürüyorlar. Ecdadını düşman, düşmanını dost biliyorlar. Netice ortada; “Ayasofya tekrar kilise olsun” ve “Zulüm 1453’te başladı” diyen bir güruh türedi… Uçurumun kenarındayız.

.

**********

.

KAYNAKLAR:

.

[1] Venizelos-Afet Inan’lı fotoğraf şu kaynaklarda yer alıyor:

Afet Inan, (Yayına Hazırlayan: Arı Inan), Remzi Kitabevi, 4. Baskı, Istanbul 2017, sayfa 107.

Ayrıca bakınız;

Afet Inan, Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler, (Yeni Baskıyı Hazırlayan: Arı Inan), Türkiye Iş Bankası Yayınları, 8. Baskı, Istanbul 2009, sayfa 41.

[2] Cumhuriyet Gazetesi, 31 Ekim 1930.

Ayrıca bakınız;

Andrew Dalby, Eleftherios Venizelos (1919-1923 Barış Görüşmeleri ve Sonrası), (Tercüme eden: Dinçer Demirkent), Akılçelen Kitaplar, Ankara 2014, sayfa 160-161.

[3] Son Posta Gazetesi, 11 Şubat 1933.

Ayrıca bakınız;

Charles King, Pera Palas’ta Gece Yarısı-Modern Istanbul’un Doğuşu, (Tercüme eden: Ayşen Anadol), Kitap Yayınevi, Istanbul 2016, sayfa 241, 254.

[4] Atatürk’ün Milli Dış Politikası (Cumhuriyet Dönemine Ait 100 Belge) 1923-1938, cild 2, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara 1981, sayfa 241-243.

[5] Yunan Reisicumhuru Zaimis’in bu hususta çıkardığı kararname ile alakalı haber için bakınız; Milliyet Gazetesi, 22 Eylül 1933 ve Vakit Gazetesi, 22 Eylül 1933. Bu Nişan takriben 1 ay sonra Inönü’ye takdim edilecektir. Bunun haberi için bakınız; Milliyet Gazetesi 20 Ekim 1933.

[6] Enis Tulça, Atatürk, Venizelos ve Bir Diplomat Enis Bey, Simurg Yayınları, 2. Baskı, Istanbul 2015, sayfa 66 ve devamı.

[7] Cumhuriyet Gazetesi, 26 Ekim 1932.

[8] Akbaba Dergisi, 23 Kasım 1935, sayı 98, Kapak’tan ve sayfa 4-5’den nakleden; Seda Bayındır Uluskan, Atatürk’ün Sosyal ve Kültürel Politikaları, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara 2010, sayfa 166-167.

[9] Devlet Arşivleri Başkanlığı Cumhuriyet Arşivi, 030.18.1.2/79.80.15.

.

**********

.

Kadir Çandarlıoğlu

https://www.instagram.com/kadir_candarlioglu_gercektarih

https://instagram.com/belgelerlegercektarihcom

.

Paylaşım Şartı:

Paylaşmak istediğiniz bir yazı, görsel vs. varsa, alakalı yazıya gidin ve yukarıdaki adres çubuğunda görülen linki kopyalayıp paylaşmak istediğiniz yere yapıştırın. Yani YALNIZCA LİNK PAYLAŞIMINA MÜSAADE EDİYORUZ. Ayrıca yazının sonunda “facebook” veya “twitter”ın sosyal medya paylaşım butonları var. O butonlara tıklayarak da paylaşılabilir. Başka türlüsüne hiçbir surette rızamız yoktur.

*

5 yorum

Bir Cevap Yazın

%d blogcu bunu beğendi: