M. Kemal Atatürk kendini ele veriyor – Cuma ve Pazar tatili konusunda… Bu kadar da olmaz
*
Resimleri orjinal boyutunda görmek için üzerlerine tıklayınız
1 Haziran 1935 tarihli Resmi gazetede yayınlanan 2739 sayılı ve 27.05.1935 tarihli “Ulusal Bayram ve genel tatiller” hakkındaki kanun. 4. Maddede, 2 Ocak 1924 tarihinde çıkartılan ve Cuma gününü hafta tatili, ayrıca Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem Efendimizin doğum yıl dönümünü de bayram kabul eden 394 sayılı kanun kaldırılmıştır.
***
M. Kemal millî mücâdele zaferle neticeleninceye kadar, kâmil bir mü’min ve Kur’ân hükümlerinden tâviz vermez bir Müslüman olarak gözükmeye itinâ göstermiştir.[1] Öyle ki, Cumâ gününün haftalık tatil olmasını istemeyenleri, “düşmanların oyununa gelmiş kişiler” olarak ilân edebilecek kadar radikal çıkışlar yapmaktadır.
Nitekim 21 Nisan 1920’de kolordulara, vilayetlere vs. gönderdiği tâmimde, “Cumâ gününün mübârekliğindan istifâde etmek” için Meclis’in Cumâ günü açılacağını bildirecektir.
Nutuk’unda, “…21 Nisan 1920 tarihinde tamimen yaptığım tebligat muhteviyatı, o günün hissiyat ve telakkiyatına ne derece tetabuk (uymak) mecburiyetinde bulunulduğunu gösterir bir vesika olmak itibariyle aynen ıttılanıza arz etmeği muvafık görüyorum” dedikten sonra bu tamimin metnini vermektedir.[2]
Yani kısaca ifade etmek gerekirse “o dönem böyle yapmak mecburiyetindeydim” diyor. Yoksa -anladığımız kadarıyla- “inandığından” falan değil.
*
[2] no’lu dipnotta bahsi geçen “M. Kemal” imzalı tamim…
***
M. Kemal, Ankara’ya gelişinin ertesi günü, yâni, 28 aralık 1919’da şehrin ileri gelenlerine, İtilaf Devletlerinin, “İslâmları Pazar gününü yevm-i tatil ve mübârek sûretinde tanınmaya icbar eden(zorlayan) ve İslâmların yevm-i mahsusu olan Cumâ gününü resmen tanımayan milletler” olmalarından yakınmıştır.[3]
M. Kemal Cumâ tatilini zorla değiştirmek isteyen “düşmanlara” veryansın eden konuşmasını da “Nutuk’a” almıştır:
“İstanbul’un fethinden beri, gayr-ı müslimlerin mazhar buldukları bu imtiyazâzât-ı vâsia (geniş imtiyazlar), milletimizin dinen ve siyâseten dünyanın en müsaadekâr ve civanmert milleti olduğunu isbat eder en bâriz delilidir. Milletimize bu istinâdatta bulunan muârızlar insaf etsinler de, dünyanın en büyük ve en medenî milletyi olduğunu iddiâ edenlerden, din-i İslâmı sûret-i resmiyede tanımayan, İslâmları Pazar gününü yevm-i tatil ve mübârek sûretinde tanımaya icbar(zorlayan) eden ve İslâmların yevm-i mahsusu olan Cumâ gününü resmen tanımayan milletler olduğunu unutmasınlar.”[4]
M. Kemal Cumhûriyetin ilân edilmesinden az önce de aynı şekilde konuşmaktadır. 15 Mart 1923’te Adana’ya giden M. Kemal, Adana’daki Ulucâmii ziyâret eder. Ardından Esnaf Cemiyetinin verdiği çaya iştirâk eder.
Ertesi günü Cumâdır.
Esnaf, hafta tatilini kabul ettirmek hususunda müşkilât çektiklerini söyler. Bir milletvekilinin Ulucâmi’de bir konuşma yaparak hafta tatilinin gâvur âdeti olduğunu söylediğini, M. Kemal’e anlatırlar… Bunun üzerine M. Kemal, esnafa şöyle der:
“Sizler ki çok çalışıyorsunuz. Çok çalışanlar o nisbette havaya, sessizliğe, dinlenmeye muhtaçtır. Cumâ gününü hava alma ve tatil günü yapmakla çok akıllıca bir iş yapmış oldunuz. Bu haftada bir günlük bir tatil hem sıhhatiniz için hem de din gereği olarak lüzumludur. Biliyorsunuz ki, şeriatta Cumâ namazından maksat herkesin dükkânlarını kapayarak, işlerini bırakarak, bir araya toplanmaları ve İslâmların genel meseleleri hakkında dertleşmeleri içindir.
Cuma günü tatil yapmak, şeriatın da emri gereğidir. Bu kadar açık bir hakikati size herhangi bir kişinin, milletvekili olsun, ben olayım, hacı olsun, hoca olsun, bu yapılan şey dine aykırıdır, demesi kadar küstahlık, dinsizlik, imansızlık olamaz.”[5]
M. Kemal Atatürk hem; “Cuma günü tatil yapmak, şeriatın da emri gereğidir. Bu kadar açık bir hakikati size herhangi bir kişinin, milletvekili olsun, ben olayım, hacı olsun, hoca olsun, bu yapılan şey dine aykırıdır, demesi kadar küstahlık, dinsizlik, imansızlık olamaz.” diyor, hem de Cuma günü tatili yerine Hrıstiyanların ayin günü Pazar’ı tatil ilan ediyor… “Bu kadar da olmaz” demekten başka söz bulamıyorum.
Zafer kazanıldıktan; CHP iktidarı bütünüyle ele alındıktan sonra ne yapılmıştır? Netice mâlum.
1927’den sonra M. Kemal önderliğindeki CHP’nin jakoben kadrosu Cumâ tatilini kaldırıp Pazar gününü hafta tatili olarak ilân ettirmek üzere harekete geçmişlerdir. Yunus Nadi, Pazar gününün hafta tatili ilân edilmesini müdafaa eden yazılar yazmıştır. Yakup Kadri Karaosmanoğlu, bir adım daha öteye gitmiş, Ramazan ve Kurban bayramlarının resmî tatil olmamasını istemiştir.[6]
Cumâ gününü hafta tatili olarak kabul eden 394 sayılı kanun 2 Ocak 1924 tarihinde çıkarılmıştır. (Hilâfetin kaldırılmasından az önce.) 27 Mayıs 1935 tarihinde kabul edilen bir kânunla da Cumâ’yı hafta tatili olarak kabul eden 394 sayılı kânun mer’iyetten (yürürlükten) kaldırılmış, Pazar günü hafta tatili ilân edilmiştir.
Özetleyelim…
2 Ocak 1924 tarihinde M. Kemal’in Ankara’daki Meclisi’nde çıkartılan 394 sayılı kanunla Cuma günü hafta tatili olarak kabul edildi. Ayrıca Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimizin doğum yıl dönümünün de bayram yapılması kabul edildi.
Fakat M. Kemal köprüyü geçtikten sonra bunları kaldırdı. 27 Mayıs 1935’te “Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanun” çıkartıldı.[7] Bu kanuna göre Cuma günü resmi tatil olmaktan çıkartılıyor, Pazar günü resmi tatil kabul ediliyordu. Ayrıca Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimizin doğum yıl dönümü de tatil olmaktan çıkartılmış oluyordu.
*
[8] no’lu dipnot ile alakalı… CHP’li Hakkı Kılıç’ın konuşması Meclis tutanağına böyle geçti…
***
CHP Muş milletvekili !! (Daha doğrusu M. Kemal’in atadığı dolayısıyla onun vekili) Hakkı Kılıç Meclis kürsüsüne geliyor ve CHP grubu adına söz alarak şunları söylüyor:
“Arkadaşlar, günlerin adları gökten inmiş ve bir kısmı mukaddes tanınmış değildir. Herşeyin adını veren insanlar günlerin de adlarını kendileri vermişlerdir. Lâyihada teklif edildiği gibi bunun esası doğrudan doğruya ekonomiktir. Garp medeniyetine doğru yürümekte olduğumuz bir sırada artık Şarka bağlı kalamayız. Bilakis köhne (!) kanunların hiçbir hükümleri bizim üzerimizde müessir olamaz…”[8]
Görülüyor ki, bu CHP’li hadsiz herif, Kur’an’da “Cuma” Suresi’nin varlığından ve Müslümanların “Cuma günü” bir araya gelmelerini emreden ayet-i kerimeden habersizdir, ne dersiniz?
Cuma Suresi (Elmalılı Meali)
“9 – Ey inananlar! Cuma günü namaz için çağrıldığı(nız) zaman, Allah’ı anmaya koşun, alışverişi bırakın. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır.”[9]
Ne diyordu Arif Nihat Asya; “Bize bir nazar oldu. Cumamız Pazar oldu. Ne olduysa hep azar azar oldu!”
Ama yine “azar azar” özümüze döneceğiz inşaallah!
.
**********
.
KAYNAKLAR
[1] M. Kemal’in ne zaman Islami söylemlere başvurduğu hakkında bir Analiz için bakınız;
[2] Metnin tamamı için bakınız;
M. Kemal Atatürk, Nutuk, Türk Devrim Tarihi Enstitüsü, 9. Baskı, Milli Eğitim Basımevi, Istanbul 1969, cild 1, sayfa 430-432.
Ayrıca bakınız;
Milli Mücadele’de Ankara, TBMM Kültür, Sanat Ve Yayın Kurulu Yayınları, Ankara 28 Nisan 1986, sayfa 21.
[3] G. Jaeschke, Yeni Türkiye’deki İslâmlık, sayfa 31.
[4] M. Kemal Atatürk, Nutuk, cild 3, sayfa 1183.
[5] Taha Toros, Atatürk’ün Adana Seyâhatnâmesi, sayfa 32.
[6] Cumhuriyet Gazetesi, 4 Mart 1931.
[7] 3017 sayılı ve 1 Haziran 1935 tarihli Resmi gazetede yayınlanan 2739 sayılı ve 27.05.1935 tarihli “Ulusal Bayram ve genel tatiller” hakkındaki kanun.
[8] TBMM Zabıt Ceridesi, Devre 5, cild 3, inikad 31, 27 Mayıs 1935 (Meclis tutanağı).
[9] Kur’an-ı Kerim, 62-Cuma Suresi, Ayet 9.
Elmalılı Hamdi Yazır, tefsirinde, bu Ayet-i kerime ile alakalı şunları yazmaktadır:
“Cuma, esasen cemiyet ve cemaat gibi toplanma ve dernek mânâsıyla ilgili olan ve bizim de aynı isimle bildiğimiz belli günün ismidir ki O, müslümanların haftalık bayramıdır.”
.
**********
.
Kadir Çandarlıoğlu
.
**********
.
Alıntılarda şu şekilde kaynak belirtiniz:
*
*
Bir Cevap Yazın