Izmir Suikasti ve Kazım Karabekir Paşanın Istiklal Mahkemesi’ndeki sorgusu

Published by

on

Izmir Suikasti ve Kazım Karabekir Paşanın Istiklal Mahkemesi’ndeki sorgusu

Istiklal Mahkemesi Üyeleri: Kılıç Ali, Ali Çetinkaya (Kel Ali), Reşit Galip

***

Kazım Karabekir Paşaya sorulan ikinci suale bakar mısınız: “…nasıl olur da muhalefete geçersiniz? Lütfen izah eder misiniz?”

Bu nasıl demokrasi? Bu nasıl Cumhuriyet? Bu nasıl fikir özgürlüğü? Farklı düşünmek bile -dava ile alakası olmadığı halde- sorgulanıyor.

Bu sualden, M. Kemal Atatürk döneminde muhalefet edenlerin kendilerini Istiklal Mahkemesi’nde buldukları açık bir surette anlaşılıyor. Kazım Karabekir Paşa, sırf muhalif olduğu için, Izmir Suikasti bahanesiyle yargılandı, hatta idam edilecekti. Ancak birçok subay Karabekir Paşanın lehine tavır alınca buna cesaret edilemedi.

Kazım Karabekir Paşanın Sorgusu…
Ali Çetinkaya (Kel Ali):

– Zatıaliniz, Terakkiperver Fırkasının reisi bulunuyorsunuz değil mi?

Kazım Karabekir Paşa:

– Evet.

– Zatıaliniz inkılabın büyük bir şahsiyetisiniz. Tarih, bunu böyle kaydediyor. Memleketin savunulmasında nasıl bir arada dağılmadan kaldı isek, vatanın yükselmesi emrinde de öyle olması gerektiğini elbette takdir buyurursunuz. Bu sebeple zatıaliniz, nasıl olur da muhalefete geçersiniz? Lütfen izah eder misiniz?

Kazım Karabekir Paşa, bu soruyu şöyle cevaplandırdı:

– Mütareke sırasında elîm durumlara karşı elbirliğiyle göğüs gererek çalışıp Gazi’yi kendimize reis yaptığımız sırada, memleketin istinad ettiği yegane kuvvet bendim.

Ancak her inkılapta olduğu gibi, ilk zamanlar birlikte çalışanlar, maksad hasıl olduktan sonra ortaya çıkan parazitlerin bu birliği bozdukları görülür. Benim görüşüm şudur ki, Lozan sulhüne kadar kalb kalbe yekvücud olarak çalışmış arkadaşlar arasında sulhu müteakip bir ayrılık başladı. Bunun ilk tecellisi Rauf Beyle Ismet Paşa arasında müşahede edildi. Arzettiğim gibi bu mesele, sulha kavuştuktan sonra her zamandan daha fazla birliğe, tesanüde muhtaç olduğumuz günlerde ortaya öyle çehreler çıktı ki, artık ne Gazi, ne de Ismet Paşalar nezdinde eski arkadaşlıkları, eski yollara sevketmek imkanı kaldı. Aleyhimizde yazılmadık şey bırakılmadı, cahil kafalı yobazlardan daha mutaassıp halifeciler olduğumuza kadar uğramadığımız iftira kalmadı. Kimse, bunları susturmuyordu. Ben, sabrediyordum. Ismet Paşa ile Rauf Bey arasında, Lozan Konferansı yüzünden başlıyan ayrılığa mani olmağa çok çalıştım. Fakat bir türlü muvaffak olamadım. Her şeyde aynı düşünce ve kanaate sahip, müttehid olmak imkanı tabii yoktu. Ama, buna rağmen kuvvetli arkadaşların memleket ve millet işlerinde elbirliği ile çalışmaları imkanı vardı. Ben bunu temin için çok uğraştım. Fakat bununla uğraşır ve bu arada Rauf Beyle Ismet Paşayı barıştırıp birleştirmeye çalışırken, aleyhimde neşriyat başladı.

Bilhassa ordu müfettişliğim sırasında maruz kaldığım manasız muamelelere tahammül güçtü. Uzun ve derin tetkikler neticesinde hazırladığım layihalar, göz gezdirilmek zahmetine bile katlanılmadan bir köşeye atılıyor ve mütemadiyen geri kafalılığımız iddia edilerek propagandalar yapılıyordu.

Reis Kazım Karabekir Paşa’nın sözünü kesti:

– Bugün muhakeme ile resmen sabit olmuştur ki, daha evvel bazı entrikalar çevrilmiştir. Bu, millet muvacehesinde vazıh olarak tahakkuk etmiştir. Zatıalinize evvela bu noktayı hatırlatırım…

– Hepsi önlenebilirdi… Esas; birlikte, vahdette idi. O bozulmasaydı hiç kötülük olmazdı. Ben ordu müfettişi bulunduğum sırada askerlikte Meb’usluğun telif edilemeyeceğini (hem asker hem milletvekili olunamayacağını) ileriye sürdüğüm zaman bile hücuma uğruyordum. Halbuki, ne kadar isabet ettiğim biraz sonra anlaşıldı. Nihayet, bu memleketi kurtarmış olan arkadaşların, zuhur eden bir takımları tarafından, birbirlerinden ayrılması önlenemez bir hale geldi. Böyle olunca Fırkadan istifa ile Ismet Paşayı ziyaret ettim. Sonra gidip, evime kapandım, oturdum.

Muhalif bir fırka kurmak tasavvurunda değildim. Siyasetten uzak, kendi alemimde sükuna dalmak kararındaydım. Fakat karşı taraf bırakmadı. Boyuna: “Ne susuyorsun?” Ne duruyorsun? Söylesenize… Çıkınız” gibi sözlerle umumi efkarı (kamuoyunu) bir bu suretle, yani memleket hizmetinden kaçıyormuşuz gibi aleyhimize çevirmek istiyorlardı…

Bu durumda daha fazla durulamazdı. Işte Terakkiperver Fırka bu ahval tesiriyle doğdu.

Reis:

– Benim kanaatime göre bu gibi fırkalara memleketin tahammülü yoktur.

– Hayır.. Ben, aksi kanaatteyim. Memleket demokrasiye layıktır. Millet müdriktir. (Millet idrak sahibidir.)

– Ona şüphe yok. Elbette memleket müdriktir. Ancak bu tarzdaki Fırkalar, sonralarında defterlerini seyyiat (kötülüklerle) ile kapatıyorlar.

– Kabahat kimin? Fırka kurdurmamak, hükümetin elindeydi. Halbuki kurulurken: “Çalışınız, biz de böyle diliyorduk. Mubarek olsun. Allah muvaffakiyet versin…” diye bizi teşci edenlerin başında hükümet vardı. Sonra ne oldu?

Istiklal Mahkemesi Reisi, konunun dağılmak üzere bulunduğunuz görünce suikast işine döndü:

– Biliyorsunuz, diye söze başlayan Ali Bey, sözlerine şöyle devam etti:

– Ziya Hurşid, Şükrü Beyle anlaşarak Reisicumhur hazretlerine karşı bir suikast tertiplemişler. Hükümeti de devireceklermiş.. Bu husustaki malumatınızı lûtfen söyleyiniz, asıl davamız budur..

– Şükrü Beyin teşebbüsünden hiç bir suretle haberim yoktur. Bana kimse bir şey söylemedi. Sabit Beyin de haberi varmış. Varsa, böyle bir vaziyette Fırkayı derhal silah başına davet ile, Hükümeti de haberdar etmek vazifesiydi. Sabit Bey’in böyle yapmamış oluşuna hayret ederim. Hatta gelip bana haber vermeyişi de şayanı hayrettir.

– Zatıalinize de haber vermedi mi?

– Kat’iyen. Ne o, ne de başka bir kimse, bana bu mevzuda hiçbir şey söylememiştir. Haber verdim diyen varsa, gelsin yüzüme karşı söylesin.

– Rauf Bey haber verdi, diyor Sabit Bey ifadesinde…

– Hayır… Rauf Bey bana bir şey söylemedi…

– Fakat, Ordu Meb’usu Faik Bey’in mazbut ifadesinde bir nokta var… Zatıalinize haber verilmiş olduğuna dair.

– Imkanı yok… Gelsinler, yüzüme karşı söylesinler… Hiç kimse, bu iddiada bulunamaz. Söylemiş olsalarda, gizliyecek değildim. Belki haber vermek istemişler de, duyunca Fırkayı dağitma teşebbüsüne geçerim diye korkmuşlar ve saklamış olabilirler.

– O halde, bu ifadenizle, arkadaşlarınız töhmet altında kalıyorlar…

– Orasını bilemem. Ben doğruyu söylüyorum… Başka bir şey düşünmem.

– Buyurunuz, muhakeme bugünlük kâfidir.

 

**********

 

KAYNAK: Azmi N. Erman, Izmir Suikasti ve Istiklal Mahkemeleri, Temel Yayınları, Istanbul 1971, sayfa 119 – 123.

***

Tavsiye edilen konular:

M. Kemal Atatürk ve çetesi: Istiklal Mahkemeleri:

http://atomic-temporary-34931856.wpcomstaging.com/2012/05/02/m-kemal-ataturk-ve-cetesi-istiklal-mahkemeleri/

***

Insan Hakları Ihlali, Zulüm (Istiklal Mahkemesi tutanaklarından) :

https://atomic-temporary-34931856.wpcomstaging.com/2012/06/21/insan-haklari-ihlali-zulum-istiklal-mahkemesi-tutanaklarindan/
***

Kâzım Karabekir – Nasıl Hıristiyan olacaktık?! :

http://atomic-temporary-34931856.wpcomstaging.com/2012/05/28/kazim-karabekir-nasil-hiristiyan-olacaktik/

***

Harf devrimi ile ilgili Kazım Karabekir Paşa’nın görüşü (Kemalistlere duyurulur) :

https://atomic-temporary-34931856.wpcomstaging.com/2012/06/05/harf-devrimi-ile-ilgili-kazim-karabekir-pasanin-gorusu-kemalistlere-duyurulur/

***

Kâzım Karabekir, M. Kemal Atatürk ile ilgili Gerçekleri Anlatıyor:

http://atomic-temporary-34931856.wpcomstaging.com/2012/07/28/kazim-karabekir-m-kemal-ataturk-ile-ilgili-gercekleri-anlatiyor/

 

**********

 

Kadir Çandarlıoğlu

 

**********

 

“Belgelerle Gerçek Tarih” isimli 792 sayfalık çalışmamızı ücretsiz indirebilirsiniz:

http://www.mediafire.com/?vgk9k8cozdpy7ez

*

Alıntılarda şu şekilde kaynak belirtiniz:

http://www.belgelerlegercektarih.wordpress.com

*

*

10 responses to “Izmir Suikasti ve Kazım Karabekir Paşanın Istiklal Mahkemesi’ndeki sorgusu”

  1. Atatürkcu Avatar
    Atatürkcu

    Saçmalığa bak. Izmir suikastinin arka planda olmasi gerekçesiyle tutuklandi Kazım Karabekir. Dönemin Başbakanı İsmet İnönü nun müdahale etmiş ve onun hakkında da tutklanma kararı alınmıştır. Dönemin cumhurbaşkanı Atatürk e yapılan izmir suikastı Atatürkün talimati ve şikayetçi olmaması ile (suikast kendisine yönelik olduğu icin) Kazım Karabekir paşa serbest bırakılmıştır. Adaletsizlik nerde bir söyleyin bakalım. Büyük ihtimalle yalaninizi ortaya çıkardığim için yorumu sileceksiniz ama öğrencilere bu şekilde yalan yanlış bilgi vermeye hakkınız yok. Terakkiperver Cumhuriyet firkasi da ingilterenin destegi ile Kürdistan devleti kurmak isteyen Şeyh Sait e yardım ettiği ve laiklik ilkesine aykırı tutumlarda bulunduğu için kapatılmıştır. Adaletsizlik ne biliyor musunuz. Sen bir ömrünü halkın milletin için ada cepheden cepheye koş suikastlere uğra ve yıllar sonra halkın sana saçma sapan şeyler itham etsin. Yazık çok yazık. …

    1. belgelerlegercektarih Avatar

      Atatürkcü… Yani yorumunuzun neresini düzeltelim? Karabekir arka planda falan degildi. M. Kemal’in ihsaniyla da kurtulmus degildir. Onun kurtulmasi subaylarin mahkeme salonuna dolmasi ve mahkeme heyeti dahil m. kemalin onu asmaya cekinmesindendi. Sikayetci degildi de digerleri neden asildi? Bu birinci yanlisiniz…

      Terakkiperver firkasinin Seyh Said ve laiklikle alakasi yok. Cünkü o tarihte Türkiye bir “Islam devletiydi.” Ne laikligi? Bu ikinci yanlisiniz…

      Seyh Said kiyaminin ingilizlerle bir alakasinin bulunmadigini dönemin basbakani itiraf etmistir. Bu ücüncü yanlisiniz… Kaldi ki, madem Terakkiperver Cumhuriyet firkasi “ingiliz destekli” Seyh Said kiyamina yardim etti. O halde neden Karabekir idama mahkum edilmedi? Neticede iddianiza göre “devlete isyan” etmis… O halde Seyh Said ve arkadaslari gibi onun da idami gerekirdi. Edilmedigine göre ya siz dogruyu söylemiyorsunuz, ya da M. Kemal devlete isyan sucunu -hakki olmamasina ragmen- affetmistir. Her iki ihtimal de vahimdir. Lütfen insanlara yalan yanlis bilgi vermeyin…

      Bu tutuklamalarin m. kemalin tek adamligini saglamak maksadiyla gerceklestirildigini, hukuki hicbir dayanaginin olmadigini kemalist rejim kendisi itiraf etmistir.

      Tafsilatini su linkteki yazida görebilirsiniz:

      Kemalist Rejim’in Inanılmaz Istiklal Mahkemeleri Itirafı

    2. ismail Avatar
      ismail

      Mustafa kemal kazim karabekiri asabilmek için askeri tatbikat duzenletir ve subaylari o tatbikata çağirir. Buradan doğacak firsat ile kazim karabekir idam edilecektir. Subaylar oyunun farkindadir ve tatbikat davetine icabetmezler. Rezil olmuştur mustafa kemal. Bu açikca isyandir ve o bu isyani bastiramayip yenilmiştir. Geri adim atar mecburen.
      Ali fuat cebesoyda idam edilecekmiş aslinda. Oda kefeni yirtanlardandir.

  2. Atatürkcu Avatar
    Atatürkcu

    Valla takdire şayan bir şey nasıl olurda Kazım Karabekir paşa o gunlerde bugunlerin kelimeleri ifadeleri ve söz obekleri ile konuşmuş. Yobaz falan gibisinden. Bari düzgün atın en azından bir inanilabilirligi olsun. Ogrencilerimizi bu şekilde yanlış bilgiler ile doldurmaya hakkınız yok. derslerde emin olun doğru bilgileri vereceğiz.

    1. belgelerlegercektarih Avatar

      Atatürkcü… Düzgün atmak mi? Yanlis bilgiler mi? Mahkeme tutanaklarinda geciyor bu sözler. Mahkeme tutanaklarina da inanmiyorsaniz bu sizin sorununuz. Mahkeme tutanagini dahi bilmeden nasil “dogru” bilgileri vereceksiniz?

      1. Türkiyeninhalavarolmasınısağlayandenbiri Avatar
        Türkiyeninhalavarolmasınısağlayandenbiri

        Mahkeme tutanakları nerede 🙂 sizin gibilerin oluşturduğu belgeler mi :))) musulu alamamız hiç de yabancı olmadığımız güruhun 🙂 ingiltere destekli şeyh sait isyanını çıkarması sonucu ordunun isyanı bastırmakla uğraşmasındandır.

      2. belgelerlegercektarih Avatar

        Türkiyeninhalavar…, Sizin kahramanlariniz Musul’u Lozan disina birakti, iste musul o zaman kaybedildi. Meclisteki milletvekilleri “sehitlerin kanini sattiniz, Musul gitti” diye haykirmislardi. Ingilizleri ve yedi düveli yendiniz de bir Seyh Said’e karsi mi kaybettiniz? Musulu alamamaniza Seyh Said kiyamini bahane yapmayin. Ingilizler Seyh Said’e degil, kemalist rejime yardim etti. Biraz kitap okuyun, atip durmayin. Ayrica Seyh Said isyan etmedi, kemalist rejim oradaki halki kiskirtti. Cafer Tayyar pasa, “musula girip alayim” demisti. M. kemal izin vermedi. Izin verdi de alamadik mi? Yok böyle bir sey… Ingilizlerle anlastiniz ve onlar da sizin kahramanlariniza bu cografyayi ihale etti. Hepsi bundan ibaret. Bunu elit kesimden herkes biliyor. Sadece halka anlatmiyorlar o kadar. Cünkü anlattiklari zaman mesruiyetleri sorgulanacak. Mesele bu.

  3. ismail Avatar
    ismail

    Bak ataturkcu 5 haziran 1926 da musul ankara anlaşmasiyla ingilizlere veriliyor. Rezil oluyor mustafa kemal. Butun vatani kurtardim diyen adam selçuklu döneminde buyuk selçukluya karşi anadolu selçuklularinin yaninda olan musulu yani öz vatan toprağini ingilizlere vermiştir. Butun anadolu bize kalsa ne olacak. Anadolunun kalkinmasi için musul petrollerine muhtaciz. Musul mondros anlaşmasindan sonra ingilizlerce silah atilmadan yani savaşsiz işgal edilmişti. Savaş kurallari gereği işgalin geçici olmasi ve orasinin mutlaka bize iadesi gerekirdi. Bu yapilmadi. Savaş sebebidir. Savaşsiz olarak duşmana toprak birakmak çok buyuk utançtir. İngilizlere gucu yetmez o ayri mesele. Ama hep yarim dunya ingilizi yendik masallari okutuldu bu millete.
    Gazeteler bu olayi yaziyor millet bu olayi konuşuyor. Susturulmasi lazim muhalefetin. Bir ataya suikast dumeni bütün muhalifler gozaltina aliniyor. Suikast girişimi tamamen kendi tertipleri, önüne geleni asiyorlar. Asilmayanlarda ağir cezalarda surunuyor. Yurt dişina kaçan kurtuluyor. İsmail canbolat 10 sene hapis aliyor, galiba bir vekil daha var ziya hurşitdi galiba. Suçumuz yok deyip itiraz ediyorlar ceza idama çevriliyor. Uygulaniyorda. Kendi yakin arkadaşlarini bile asti tek kalmak adina. Cavit beyin bankasi var 4 misli buyuk işbankasindan o bankaya konmak için asiyorlar adami. Adam asilirken kendisi şerefine içkili balo veriyor. Kara kemalde muhalif, idamlarin ertesi gunu buluyorlar bunu. Baskin duzenliyorlar. Adam ele geçmiyeyim diye silahla kendini vurup ölüyor. Tipki 1938 de dersimde ele geçmiyelim diye çocuklarini ve kendilerini leş ve munzir derelerine atan kadinlarin ve adamlarin durumu gibi. Bu nasil bir canavarca yonetimdir boyle. Demekki birde muthiş işkence vardi. Daha ne rezillikler. Yazmayayim.
    1927 de seçim oluyor. Halkin yuzde 23 u katiliyor seçime. Bu açikca biz seni sevmiyoruzd istemiyoruzda demektir. Zaten millet değil ingilizler getirdi onu.
    Tarih boyunca toplumlari taştan heykellerine biat ettiren insanlar asla sevilmemiştir. Korkudan seviyor gibi gozukmuştur millet. Arkasindan demediğinide koymamiştir.
    Mustafa kemal 1919 da ayrildi istanbuldan. 1927 ye kadar 8 sene dönemedi istanbula vurulurum korkusuna. Bu idamlardan sonra dusmanlarinin yeterince korktuğuna kanaat getirerek rahatlikla gidebilmiştir ulkenin gizli başkentine. Ve kovduğu osmanlinin el koydugu saraylarinda keyif çatmiştir.

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Blog at WordPress.com.