Yavuz düzeni – Mustafa Özcan

Published by

on

Yavuz düzeni – Mustafa Özcan

mustafa özcan köse yazilari yavuz düzeni yeni akit gazetesi

Mustafa Özcan

***

Pax Ottomana veya Osmanlı Barışı ve düzeni tarihin gerçeklerinden birisidir. Bu düzenin yerle bir olması ve bozulmasıyla birlikte herc ü merç olduk.

Osmanlı Barışı veya düzeni bir yönüyle İslam dünyasına bakar. İslam aleminin iç düzenini kuran ve İttihad-ı İslam politikasını vazeden cennet mekan Yavuz Sultan Selim Han olmuştur. Yavuz, İslam dünyası merkezli bir politika izlemiştir. O dönemde İslam alemi üç tehditle yüzleşmektedir. Portekiz ve İspanyolların temsil ettiği dış tehdit. Reconquista ile birlikte yeniden ayağa kalkan İspanyollar derhal dışarıya yönelmişler ve Portekiz ile aralarında İslam alemine karşı Sykes-Picot türü ve onun selefi olan bölüşüm ve nüfuz anlaşmalarından birini yapmışlardır. Bunu bozan Yavuz’dur. Memlüklüler bu tehlikeyi savuşturacak çapta ve şuurda değillerdir. İspanyol ve Portekizlilerin sarkma politikalarının hedefinde Kuzey Afrika ve Hicaz vardır. Memlüklüler / Kölemenler ise devlet ve düzen olarak yaşlanma belirtileri göstermekte ve yeni tehlikelere karşı hazırlıksız bulunmakta idiler. Dış tehditler ve İspanyol ve Portekizliler karşısında kolay bir lokma olarak görülüyorlardı. Osmanlı’nın Araplara ve Arapların Osmanlı’ya ihtiyacı vardı. Ayrıca Yavuz, İslam dünyasına sırtını dayamadan mevcut nüfus yapısıyla veya altyapıyla Batı’ya gidemeyeceğini görmüştü. Stratejik ve nüfus derinliği kazanmadan daha fazla yayılmanın bir anlamı yoktu. Fetihler geri tepebilirdi. Yere sağlam basmak istiyordu.

*

Üçüncü gaile ve İslam aleminin birliğini tehdit eden ve kemiren yeni iç gelişme Safevilerin tarih sahnesine çıkmasıdır. Bu tehlike alttan alta Osmanlı’nın ve İslam aleminin altını oymaktadır. Dikotomik propaganda ile Osmanlı’yı çözmek ve yerine geçmek istiyordu. Osmanlı tam bir heteredoksi kıskacına alınmıştır. Babası Sufi Beyazıt döneminde Yavuz, Osmanlı’nın altını oyma çabalarını görmüş lakin babasını kendi politikalarına ikna edememiştir. Şah İsmail sağa sola tehdit savurmakta ve alttan alta da adam devşirmektedir.

Yapısı gereği Sufi Beyazıt bu meydan okumalara karşı kararlı bir karşılık verememiş bu da karşı tarafın cüretini artırmıştır. Yönetimi babasından devraldıktan sonra çok kısa bir zaman zarfı içinde İslam dünyasının iç düzenini kurmuş ve bütün tehlikeleri bertaraf etmiştir. Arap-Türk birliğini temin etmiştir. Salahaddin’in Fatimileri ortadan kaldırması gibi Yavuz da ‘huşubun müsennede/ dayalı kütükler’ haline gelmiş Kölemenleri yıkarak iç yapıyı yenilemiştir. Buna mukabil, Safevilerin ağusunu da almıştır. İttihad-ı İslami iki şey üzerine bina etmiştir. Dağınıklığı bertaraf ile birliği sağlamak ve iç tehlikeyi savuşturmak. Memlüklüleri bertaraf ederek birliği sağladığı gibi aynı zamanda Safevilerin ağusunu alarak da iç gaileyi ve ikilemi uzaklaştırmıştır.

*

Yavuz’dan 400 yıl sonra düzeni (1516-1916) yıkılmıştır. Arap ve Türk milliyetçiler (İttihatçı zümre) din bağı yerine ırk bağını esas alarak onun düzenini ve mirasını yıkmışlardır. Yavuz düzeni Zülkarneyn Seddi gibi iç ve dış saiklerle yavaş yavaş yıkılmıştır. Yavuz düzeni birinci darbesini Arap-Türk birliğinin yıkılmasıyla almıştır. İkinci darbesini ise Safevilik noktasında tarihin geri dönmesi ve yeniden ete kemiğe bürünmesiyle almıştır. 1979 İran devrimi Yavuz düzenine vurulan ikinci darbedir. Birincisini İttihatçılarla birlikte İngilizler vurmuştur. İkincisinin adresi de malumdur. 1979 darbesi, Miloseviç’in 1389 Kosova savaşından 600 yıl sonra yine Kosova’da rövanşını alma gayretine benzer. 1989’da Miloseviç 600 yıl önceki tarihin rövanşını almak istemiştir. Mehmet Doğan bey’in yerinde ifadesiyle müyesser olursa Balkan Reconquista’sının kapısını aralamıştır.

Osmanlı ise kademe kademe yıkılmış ve kademe kademe toparlanacaktır.

Türkiye’yi yeni Osmanlıcılıkla suçlayanlar karşı tarafın Safeviliğini ve yeni Lazar’ları görmüyorlar. 1916 yılının yüzüncü yılında Türkiye, Suriye üzerinden yeni bir hamle gücü kazanmaktadır. Bu Salahaddin ve Yavuz düzeninin yeniden dirilmesi ve belirmesidir. Halep, Kudüs’ün fetih güzergahında yer almaktadır. Şimdi Yavuz ve Salahaddin çizgisinin ihyasının önünde üç engel bulunmaktadır. İslam aleminin dağınıklığı; ki inşallah Arap Baharı ile toparlanır. Diğer iki engel ise İran ve İsrail’dir. Suriye anahtarı bu iki engeli de bertaraf edecek süreci açmaktadır. İran’ın Türkiye takıntısı buradan kaynaklanmaktadır. İnal Batu’nun ifadesiyle, Suriye politikasının iflası İran’ı saldırganlaştırmıştır. Yapılacak iş İsrail’in bertaraf edilmesi ile İran’ın ağusunun yeniden alınmasıdır. Bu gelişmeler inşallah İslam aleminin iç düzenini yeniden sağlayacaktır.

 

**********

 

Mustafa Özcan, Yeni Akit, 19 Aralık 2012.

 

**********

 

Kadir Çandarlıoğlu

 

**********

 

“Belgelerle Gerçek Tarih” isimli 792 sayfalık çalışmamızı ücretsiz indirebilirsiniz:

http://www.mediafire.com/?vgk9k8cozdpy7ez

*

Alıntılarda şu şekilde kaynak belirtiniz:

http://www.belgelerlegercektarih.wordpress.com

*

*

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Blog at WordPress.com.