Kemalist Rejim Döneminde Cenaze Kaldıracak Imam Bulunamıyordu

Published by

on

Kemalist Rejim Döneminde Cenaze Kaldıracak Imam Bulunamıyordu

*

Resimleri orjinal boyutunda görmek için üzerlerine tıklayınız

müslümanliginizi önce Allaha sonra Atatürke borclusunuz, müslümanliginizi atatürke borclusunuz, müslümanliginizi chpye borclusunuz ihsan özkes atatürk ve din cenaze kaldiracak imam yok[6] no’lu dipnot ile ilgili Meclis Tutanağı…

***

Geçenlerde CHP Istanbul milletvekili emekli müftü Ihsan Özkes, “Müslümanlığınızı CHP’ye borçlusunuz” demişti. Bakalım gerçekten öyle mi…

Sulhi Dönmezer 1941 yılında birgün Ülgenerler’i ziyarete Çemberlitaş’taki eve gider. Mehmed Fehmi Efendi’yi çok sıkıntılı bir halde bulur. Sebebini sorunca şunları söyleyecektir:

“Bugün hayatımın en elemli gününü geçirdim. Bir camiye imam olarak mahalle bekçisini tayin ettim.”[1]

Cumhuriyet döneminin ilk Istanbul Müftüsü olan Mehmed Fehmi Efendi’nin bu sözleri, bir mübalağa olarak değil, bilakis o devrin sıkıntılarını bizzat yaşamış, olup bitenlere bizzat tanıklık etmiş resmi bir görevlinin şehadeti olarak kabul edilmelidir; zira Tek Parti döneminin uyguladığı baskıcı politikalar dolayısıyla camilerin bir kısmı kapatılmış, açık olan birçok camiye imam bulunamamış, dine yönelik her türlü alaka şiddetle takibata alınmıştı.[2]

1941 yılında Istanbul Müftüsü Mehmed Fehmi Efendi’nin tanıklık ettiği bu perişanlığın üzerinden 9 yıl geçtikten sonra Diyanet Işleri Reisi Ahmed Hamdi Akseki’nin yazdığı 16923 sayılı, 12 Aralık 1950 tarihli resmi bir raporda yer alan şu satırlar, sanırız Tek Parti döneminin arzettiği manzarayı gayet açık bir surette tasvir etmektedir:

“Milli Eğitim Bakanlığı 430 no’lu kanunla taahhüd eylediği vazifeyi yapmamış, yapamamış ve Diyanet Işleri Başkanlığı’nı yakinen ilgilendiren dini vazifelerde istihdam edilecek hiçbir eleman vermemiş olması ve Başkanlığın da bugüne kadar din adamları yetiştirecek mesleki bir müesseseye sahip bulunmaması yüzünden bugün memleketin birçok yerlerinde hakiki ve münevver bir din adamı bulmak şöyle dursun, camilerde mihraba geçerek halka namaz kıldıracak, minbere çıkıp hutbe okuyacak bir imam ve hatib bile bulunamamaktadır. Hatta bazı köylerimizde, ölenlerin techiz ve tekfini ile ebedi istirahatlarına tevdii gibi en basit dini bir vazifeyi ifa edecek kimseler dahi bulunmamakta ve cenazelerin kaldırılmadan günlerce ortada kalmakta olduğu senelerden beri işitilmekte ve görülmektedir.”[3]

Diyanet Işleri Başkanlığı’nın, 14 Nisan 1942 tarihinde, Başbakanlığa yazdığı bir yazı durumun vahametini gözler önüne sermektedir. Diyanet Işleri Reisi Şerafettin Yaltkaya imzalı yazıda mevcut durumdan şöyle şikayet edilmekteydi:

“Tesis ve teşkilindeki maksat 429 sayılı kanunla tayin olunan Diyanet Işleri Reisliği, bu kanun mucibince uhdesine düşen vazifeyi şimdiye kadar müftüler, vaizler, imam ve hatipler ve bir de neşrettiği ilmi eserlerle ifaya çalışmış ve çalışmakta bulunmuştur.

Reisliğin bu yoldaki çalışmalarının muvaffakiyetle temadisi ve iyi neticeler verebilmesi, uhdelerine tevcih edilecek dini vazifeleri istenilen şekilde yapmaya muktedir, münevver kimselerin vücuduna bağlı bulunmakta ve müftü, vaiz, imam ve hatip gibi din adamlarının esaslı bilgiler ile mücehhez olmaları ve kuvvetli bir seciyeye sahip bulunmaları gerekmektedir. Bu şartları tamamiyle haiz dini vazife erbabını kolaylıkla bulmak şöyle dursun, bugün birçok kasaba ve köylerde ezan okuyacak, namaz kıldıracak, ölüleri yıkayacak, cuma hutbelerini okuyacak imam hatip ve hatta müezzin bile bulunmamaktadır. Umumiyetle şehir, kasaba ve köyler ahalisinin zaman zaman şuraya buraya başvurmakta oldukları ve bu yolda ne yapılması lazım geleceği hakkında mahalli ve hatta mıntıkaları haricindeki yerlerin müftülüklerine müracaat ettikleri ve bazı mahallerde ise köylerin hiçbirinde imam ve hatip gibi dini vazife sahipleri bulunmadığından, cenazelerin ekseriya yıkanmadan gömülmekte oldukları ve bu esefli halin, halkın vicdanları üzerinde ızdıraplar hasıl ettiği sık sık vuku bulan müracaatlardan anlaşılmaktadir. Mevcut imam ve hatipler ise, hergün azalmakta ve yerleri her an boşalmaktadır.

Imam ve hatip yokluğundan daha mühim bir cihet de, bugün müftü ve vaiz gibi dini alim ve mürşitlerin bulunmasındaki güçlüktür. Ilmi ihtisasa bağlı olan bu meselede, bütün bütün adam yokluğu ile karşılaşılmaktadır. Şimdiye kadar bu mühim vazifeler, eski medreselerden veya mülga (kapatılmış) Darülfünun ulumu aliyei dini şubesi ile Ilahiyat Fakültesi’nden yetişmiş kimselere tevdi edilegelmiş idiyse de, son zamanlarda bunlar dahi azalmakta ve başka mesleklere geçmiş bulunmakta olduklarından ve Diyanet Işleri Reisliği ise, halkın bu yoldaki ihtiyacını nazarı dikkate almak mevkiinde bulunduğundan, bu vaziyet karşısında bihakkın endişe duymaktadır. Çünkü, bu durumun devamı halinde bugün kıymet verilmeyen kimseler dahi yarın bulunamayacaktır. Bütün bunlar, elde din adamları yetiştirecek bir menşe bulunmasının zaruri olduğunu ve günden güne bu zaruretin artmakta bulunduğunu göstermektedir.”[4]

*

chp ölüleri yikayacak imam bulunamiyordu, kemalist rejimin din düsmanligi, chpnin din düsmanligi m. kemalin din düsmanligi, inönünün din düsmanligi, chpnin islam düsmanligi,tek parti döneminde din düsmanligi tek parti döneminde islam düsmanligi, chp döneminde din düsmanligi ölüleri gömecek imam bulunamiyordu, chp imam hatip, chp ilahiyat, chp diyanet[4] no’lu dipnotta bahsi geçen yazı…

***

Hamdullah Suphi Tanrıöver, 1947 CHP Kurultayı’nda yaptığı bir konuşmada şöyle demiştir:

“[TBMM’deki] bir münakaşadan sonra dışarıya çıktığım zaman altı tane Meclis hademesi yanıma geldi, gözleri yaşlı olarak şunları söyledi:

“Vallahi billahi, altı köyümüzde bir tek imam kaldı. Ölülere nöbet bekletiyoruz. Ondan kalkıp bu köye geliyor ve boyuna köy değiştiriyor. Eğer bize imam ve hatib vermezseniz, ölülerimizi köpek leşi gibi toprağa gömeceğiz.”[5]

Bunları biz uydurmuyoruz! Bu ifadeler, bir CHP’linin CHP Kurultayı’nda dile getirdiği Türkiye gerçekleridir!.. Yani inkar edilmesi kabil değildir.

Gençlerin bu konudaki durumunu anlamak için ise, Kayseri Milletvekili Ismail Berkok’un, 1953 yılına ait Diyanet Işleri Başkanlığı bütçesinin görüşülmesi sırasında TBMM’de anlattığı bir olayı nakletmek, sanırız yeterli olacaktır:

“Istanbul’da iki Türk genci, Mukaddes Kitaplar Şirketi Müessesesinin başkanına müracaat etmişler ve ‘vicdanımızın gıdaya muhtaç olduğunu hissediyoruz. Memleket muhitimiz bu gıdayı temin edemiyor, binaenaleyh bizi hıristiyan yapınız’ demişlerdir.”[6]

Halk, kemalist rejimin dine yönelik baskısından o denli bunalmıştı ki, batının zorlamasıyla demokrasiye geçilmesi üzerine[7] kurulan Demokrat Parti’den beklentileri maddi refahtan ziyade “din hürriyeti” idi. Bir vatandaşın bu yöndeki talebini Demokrat Parti Kastamonu Milletvekili Muzaffer Ali Mükta, Meclis kürsüsünde şöyle ifade etmişti:

“Bizler Demokrat Parti’den iktidara geçer geçmez milleti refaha kavuşturacağınızı beklemiyoruz. Bu, zamanla olacak iştir. Bizlerin birden çarıklarımızı kundura, bez pantolon ve ceketlerimizi kumaştan yapamazsınız. Bunu beklemiyoruz. Yalnız bizleri dini ve manevi sahada hürriyet ve refaha kavuşturun bu kâfidir.”[8]

Müslümanlığımızı gerçekten CHP’ye mi borçluyuz?

Karar sizin!

.

**********

.

KAYNAKLAR:

.

[1] Ahmed Güner Sayar, Bir Iktisatçının Entellektüel Portresi: Sabri F. Ülgener, Istanbul 1998, sayfa 33, dn. 6.

[2] Cami kapatma kanunu ve bu konuda M. Kemal imzalı birkaç belge için bakınız;

http://atomic-temporary-34931856.wpcomstaging.com/2012/04/27/tek-parti-doneminde-satilan-camiler-ile-ilgili-m-kemal-ataturk-imzali-birkac-belge/

Imam ve hatib yetişmemesinin nedenlerine şu makalemizde değinmiştik:

http://atomic-temporary-34931856.wpcomstaging.com/2012/06/14/m-kemal-ataturk-din-derslerini-ve-imam-hatipleri-kaldirmadi-yalani/

Dine ve Müslümanlara yapılan baskının şiddeti hakkında geniş bilgi için bakınız;

http://atomic-temporary-34931856.wpcomstaging.com/2012/04/29/kemal-ataturkun-eseri-kuran-ve-ezanin-yasaklanmasi/

http://atomic-temporary-34931856.wpcomstaging.com/2012/06/15/kemalist-rejimin-hakim-oldugu-turkiyede-hacca-gitmek-yasakti/

[3] Ahmed Hamdi Akseki, Dini Müesseselerimiz Hakkında Bir Rapor, “Islam”, sayı 34, Temmuz 1960.

Ayrıca Bakınız; Türkiye Büyük Millet Meclisi Tutanak Dergisi, cild 18, sayfa 525.

– Ismail Kara, Türkiye’de Islamcılık Düşüncesi, cild 2, 3. Baskı, Istanbul 1997, sayfa 362-379.

– Nahid Dinçer, 1913’ten Günümüze Imam-Hatip Okulları Meselesi, Istanbul 1998.

– Dücane Cündioğlu, Bir Siyasi Proje Olarak Türkçe Ibadet, Istanbul 1999, sayfa 112.

[4] “Diyanet Işleri Reisliği’nden Başvekalet’e”, (14 Nisan 1942), Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Cumhuriyet Arşivi Daire Başkanlığı, Başbakanlık Muamelat Genel Müdürlüğü Kataloğu, Katalog Numarası: 030 10/26 151 16.

[5] CHP Yedinci Kurultay Tutanağı, Ankara 1948, sayfa 457.

[6] Türkiye Büyük Millet Meclisi Tutanak Dergisi, Dönem 9, cild 20, sayfa 522.

[7] Demokrasiye geçiş serüvenimiz hakkında tafsilat için bakınız;

http://atomic-temporary-34931856.wpcomstaging.com/2012/08/06/cok-partili-sisteme-m-kemal-ataturk-ile-gecildi-yalani-tek-parti-rejimi-chp/

[8] Türkiye Büyük Millet Meclisi Tutanak Dergisi, Dönem 9, cild 5, sayfa 786.

.

**********

.

Kadir Çandarlıoğlu

.

**********

.

Alıntılarda şu şekilde kaynak belirtiniz:

www.belgelerlegercektarih.com

*

One response to “Kemalist Rejim Döneminde Cenaze Kaldıracak Imam Bulunamıyordu”

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Blog at WordPress.com.