M. Kemal Atatürk’ten dinimiz Islam’a hakaret: “Hezeyan !”
***
(Kur’an ayeti olduğunu sandığı halde “HEZEYAN” diyor… Haşa Peygamberimizi [sallallahu aleyhi vesellem] “saçmalamakla” itham ediyor. Başka bir husus ise, M. Kemal yanlış tercüme edilen ayetten bağımsız olarak, bu ayeti eleştiriyor… Güya, yükselmiş, medeniyeti gelişmiş bir aleme bu şekilde söylemek manasız imiş, haşa)
Ezan’ı, Tekbir’i, Kur’an-ı Kerim’i ve Hutbe’yi Türkçeleştirme çalışmaları sırasında yaşanan mühim bir olayı Hafız Sadettin Kaynak şöyle anlatmaktadır:
Tekrar bana dönerek, “Sana bir yer gösterdim, orasını oku!” dediler. [Hiç unutmam, Elham’ı, ötekilere verdiği gibi kapalı değil, açmış, evvelden tesbit ettiği anlaşılan sayfanın alt kısmını göstererek, “Bu işaret ettiğim ayeti okuyacaksın!” diye vermişti.] Gösterdiği yer, Nisa Suresi’nde hürmet-i musâhara âyetinin [23. ayetin] tercümesi idi. Bu âyette, “ve en tecmau beyne’l-uhteyni, illâ mâ kad selef. Innallahe kâne gafuren rahimen” [ibaresi] şöyle tercüme (Kasımiriski’nin Fransızca “Le Koran” adlı çevirisi) edilmişti:
[Validelerinizi, kızlarınızı, hemşirelerinizi, hala ve teyzelerinizi ve birader veya hemşirelerinizin kızlarını, süt ninelerinizi, süt hemşirelerinizi, kadınlarınızın validelerini, taht-ı nikahınızda bulunmuş kadınların vesayetinize verilmiş kızlarını taht-ı nikaha almak size haramdır. Yalnız birlikte yatmadığınız kadınların kızlarını almakta hiçbir günah yoktur. Kendi oğullarınızın zevcelerini] ve iki hemşireyi nikah etmeyiniz. Lakin bir emr-i vaki olmuş ise, Allah Gafur ve Rahim’dir.
Burada Atatürk yüksek sesle [şöyle dedi] :
Konya’ya git, orada karının hemşiresini bilmeden al, sonra da “Bir emr-i vaki oldu. Allah Gafur ve Rahim’dir” de ha! BU BIR HEZEYANDIR! (Kur’an ayeti olduğunu sandığı halde böyle diyor… Haşa Peygamberimizi [sallallahu aleyhi vesellem] “saçmalamakla” itham ediyor.)
Bu sözler ve bu anlayış üzerine herkes derin bir sukuta ve acı bir korkuya düşmüştü.[…] Ben ayağa kalkarak, “Atatürk’üm! Burası yanlış tercüme edilmiştir. Ayetin asıl tercümesi şöyledir” diyerek anlatmaya çalıştım. [Fakat o, “Isbat et yanlış olduğunu” deyince] şunları da sözlerime ilave ettim:
Iki hemşireyi bir zamanda nikahınızda bulundurmayınız. Ancak birini bıraktıktan, yahut öldükten sonra ötekini alınız; “bir emr-i vaki olmuş ise” değil, “illa mâ kad selef”, Kur’an’ın nüzulünden, yani Islamiyet’ten önce vaki olan evlenmeler müstesnadır. Bunlardan dolayı Cenab-ı Hak sizleri muhatab tutmaz. Gafur ve Rahim olan Allah, bu müsaadesiyle bu evsafta bulunan birçok kadınların kocasız kalmasını müeddi olacak hareketi lutfen affediyor, demektir… diye de izah ettim.[…]
Atatürk bu izahatımı sonuna kadar alaka ile dinledi ve hiçbir şey söylemediler; ve “Bu gece bu kadarla iktifa edelim, musiki faslına geçelim!” buyurdular.[1]
***
Aynı olayı, Türkçeleştirme çalışmalarına katılan Ali Rıza Sağman da anlatmaktadır:
Atatürk’ün önündeki masa üzerinde Kur’an tercümesi duruyordu. Bu kitabın ötesine, berisine kağıttan işaretler konulmuş olması, Kur’an’ın incelenmekte olduğunu ve bazı yerlerine ilişildiğini gösteriyordu.
Atatürk o işaretli yerlerden birisini açtı ve okumasını Hafız Sadettin’e emretti. Nisa Suresi’nin hürmet-i musâhara ayeti [23. ayet] idi. Bu ayette anaların, kızların, kardeşlerin, teyzelerin, halaların erkeklere haram olduğu beyan ediliyordu.
Atatürk bu ayete ilişti. Yükselmiş, medeniyeti gelişmiş bir aleme, “Analarınızı…nız, kızlarınızı…nız” demenin manasız olduğunu söylüyor ve bilhassa ayetin, “ve en tecmau beyne’l-uhteyni, illâ mâ kad selef” parçasının manası okunduğu zaman, “Iki kızkardeşi aynı zamanda…nız, eğer böyle birşey yaptıysanız Allah affeder. IŞTE BU HEZEYANDIR!” dedi.
Ayetin Türkçesini Hafız Sadettin okuduğu ve Atatürk’e muhatab o bulunduğu için, itirazlarına cevap vermek cesaretini de o gösterdi ve: “Efendim! Bu, iki kardeşi aynı zamanda nikah altında bulundurmayınız. Biri ölür veya boşanırsa, o vakit bulundurunuz demektir” dediyse de Atatürk kani olmadı (inanmadı) ve mesele de o gün bu kadarla kapandı.[2]
**********
KAYNAKLAR:
[1] Sadettin Kaynak, Hatıralar, Osman Ergin, “Türkiye Maarif Tarihi” içerisinde, Istanbul 1943, cild 5, sayfa 1953-1954.
Ayrıca bakınız; Sadettin Kaynak, Atatürk Dolmabahçe’de ilk Türkçe Kur’an’ı Nasıl Okudu? [ – Niyazi Ahmet Banoğlu, Nükte, Fıkra ve Çizgilerle Atatürk, Istanbul 1955, cild 3, sayfa 83.
– Niyazi Ahmet Banoğlu, Atatürk: Siyasi ve Hususi Hayatı, Istanbul 1963, sayfa 178-180.
– Niyazi Ahmet Banoğlu, Atatürk’ün Istanbul’daki Hayatı, Istanbul 1974, cild 2, sayfa 351,352.
– Sadi Borak, Atatürk ve Din, Istanbul 1997, 1. Baskı 1962, sayfa 76-78. ]
[2] Ali Rıza Sağman, Hatıralar, Osman Ergin, Türkiye Maarif Tarihi içerisinde, Istanbul 1943, cild 5, sayfa 1950.
**********
Kadir Çandarlıoğlu
**********
“Belgelerle Gerçek Tarih” isimli 792 sayfalık çalışmamızı ücretsiz indirebilirsiniz:
http://www.mediafire.com/?vgk9k8cozdpy7ez
*
Alıntılarda şu şekilde kaynak belirtiniz:
http://www.belgelerlegercektarih.wordpress.com
*
*
Geri bildirim:Atatürk, Elmalılı Hamdi Yazır’a Kuran tefsir ettirdi yalanı « Belgelerle Gerçek Tarih
Sen kalk dindarım ayağına Atatürk’ü karala, bok at bilip bilmeden, kur’andan parçalar aldığın sitende porno sitesinin reklamı cıksın. İşte siz busunuz.
Tek bu da deil arkadaş atatürkün dinsiz olduğuna dair bir çok delil var bir tek türkler demiyor bunu yabancı bi yazar atatürkün dinsiz olduğuna dair kitap basmış bir oku istersen derim
Aynı zamanda ingiliz kitaplarından Atatürk hakkında “belge” getirirsiniz.. İşgalde boşuna ingilizlerin götünü yalamadınız yani.
Kardeşim reklamlar çerez kullanımına göre gelir. Sen telefonundan veya bilgisayarından sürekli porno içerikli sitelere giriyorsan sana o tür reklamların denk gelmesi muhtemeldir.
o reklamların senin daha önce öyle sitelere girdiğin için çıktığını bilmeyecek kadar cahilsin onu anladık. bari biraz araştırmacı ol ve doğrusunu yanlışını araştır ondan sonra buraya yorum yap.
Geri bildirim:Bardakçı’dan Atatürk Ve Ateizm Çıkışı | Belgelerle Gerçek Tarih
@Ddd hahaha. Dostum o reklamlar bu siteye ait değil.wordpress reklamları onlar.hangi tür sitelerde dolastiysan artik 🙂
Geri bildirim:Kadir Mısıroğlu M. Kemal Atatürk hakkında yalan mı söylüyor? | Belgelerle Gerçek Tarih
gebze dilovasında iki genç bir okulun bahçesindeki atatürk büstünün karşısına diklip konuşsana hadi lkonuş bakalım gibi laflar ediyor birde tokat atmış büste. arkadaşıda telefon görüntüsüyle çekip sosyal medyada yayınlamış. tabi tapkınlarından müthiş tepki. bunlar ayaklanamadan polis hemen yakalamış çocuklarıda memleket yakılıp yıkılmaktan kurtulmuş. çocuklar can güvenlikleri için cezaevinde tutuluyor.
kardeşime övermiş solcunun biri m.kemal memleketi kurtardı ülkeyi o kurdu diye. kardeşim geç onu demiş bu topraklar bize osmanlıdan kaldı. o hazıra kondu diye. adam çekmiş gitmiş yanından. suikast pilanları yaparmı dersiniz. yoksa abartının suyunumu çıkarttım.
geçen internette hırsız atatürk diye bir yazı gördüm. baktım atanın seveti üzerine. buraya bi yazı döşedim. herhalde ağır diye geçmedi. peşinden sinanın açıklaması geldi youtubdan bana. çıkmayan yazıma cavap. şaştım kaldım. demekki devletin yada biyerlerin herşeyden anında haberi oluyor.
Abi m.kemal in çanakkalede saatinden vurulduğu doğru mu?
o reklamların senin daha önce öyle sitelere girdiğin için çıktığını bilmeyecek kadar cahilsin onu anladık. bari biraz araştırmacı ol ve doğrusunu yanlışını araştır ondan sonra buraya yorum yap.
Bazıları, biz M.kemalin başta hilafet ve saltanatı övüp sonra yerdiğini söyleyince insanların fikirleri değişebilir diyor. Buna ne cevap vermeli?
madem degisebilir, o halde neden hala onun ilkeleriyle yönetiliyoruz diye sormak icab eder. belki onlarda da fikrini degistirecekti.