Kadir Mısıroğlu M. Kemal Atatürk hakkında yalan mı söylüyor?
*
Yunus Nadi, M. Kemal ile aynı karede…
***
Kadir Mısıroğlu, “Kırk Görgü Şahidinden Naklen Benden Tarihe Haberler” isimli kitabında son devrin önde gelen hâfızlarından olan Cevdet Soydanses’in, Balıkesir’de askerlik yaptığı günlerde M. Kemal ile olan bir hatırasını kendisine şöyle anlattığını naklediyor:
“Ben Balıkesir’de askerlik yapıyordum. Bir akşam gece yarısına yakın yatakhanemize bir çavuş gelerek:
‘- Aranızda hafız var mı?’ diye sordu.
‘- Ben hafızım.’ dedim.
‘- Benimle geliyorsun.’ dedi.
Giyinip, yatakhaneden çıktım. Ben hasta, ölmek üzere olan biri var da Kur’an okunacak sanıyordum. Birlikte merkez binaya gittik. Kapının önünde çavuş, kapıyı tıklattıktan sonra içeriden:
‘Gel!’ denilmesi üzerine kapıyı açtı. Selam ve resmi ta’zim ifasından sonra:
‘- Hafızı getirdim.’ dedi.
‘- Sen çık, O gelsin.’ dediler.
Çavuş çıktı, ben içeri girdim. Askerce selam verdikten sonra hazırol vaziyetinde bekledim. Karşımda bir güruh vardı. Önlerinde rakı kadehleriyle yemek yiyip, çerez atıştırıyorlardı. Tavanda mutantan bir avize, gözleri kamaştırmaktaydı. Birçok masa birleştirilerek tek bir masa haline getirilmişti. Masanın başında gazetelerden tanıdığım M. Kemal, etrafında ise sivil ve asker birçok kimse yemek yiyip, içki içiyorlardı.
M. Kemal Paşa bana hitaben:
‘- Sen hafız mısın?’ diye sordu.
‘- Evet’ cevabını vermem üzerine:
‘- Peki, bize Kur’an’dan bir şey oku.’ dedi.
‘- Ne okuyayım?’ diye sordum.
‘- Sure-i Rahman oku!’ dedi.
Bu emir üzerine ben hemen yere çömeldim, cebimden takkemi çıkararak başıma koydum. O, bu hareketimi görünce:
‘- Bakın, bakın! Nasıl bir ta’zim vaziyeti alıyor!’ diye söylendi.
Ben duymamazlıktan gelerek Euzubesmele’yi çektikten sonra Sure-i Rahman okumaya başladım. Biraz sonra ‘Febieyyi alai rabbiküma tükezziban’ yani ‘Şimdi rabbinizin hangi nimetini tekzib eder, yalan dersiniz?!’ mealindeki ayete geldikçe bana elindeki kadehi sallayarak:
‘- Hangi nimetini tekzip ettik. Kuru fasülyesini mi, yeşil pırasasını mı?!’ gibi laflar atmaya başladı. Malumunuz bu ayet orada çok tekerrür (tekrar) eder. Her defasında benzer istihzalar savurdu (inceden alay etti) ve nihayet:
‘- Yeter, yeter artık! Hadi defol!’ dedi. Ben ayağa kalkıp çıkmak üzereyken masadaki şişman birisi yüksek sesle:
‘- Gazi Hazretleri! Bu millete Tanrı olarak sen yetersin. Başka Tanrı gerekmez!’ demesi üzerine umumi bir bravo ve alkış sesiyle kadehler ayağa kalktı ve:
‘- Gazi Hazretleri şerefine!’ sayhalarıyla rakıyı yudumlarlarken ben sür’atle kaçıp, oradan uzaklaştım. Ertesi gün bu şişman herzegunun kim olduğunu merak ettiğimden mahalli gazeteyi aldım. Orada bu sofranın resmi vardı ve masadakilerin de ismi yazılıydı. Bu mel’unun Yunus Nadi olduğunu oradan öğrendim.”[1]
*
Yunus Nadi ve M. Kemal…
***
Şimdi bazıları Kadir Mısıroğlu’nun veya Cevdet Soydanses’in yalan söylediğini iddia edebilir. Buna bir itirazımız olamaz. Ancak bu hadiseyi destekleyen başka deliller zikretmemiz halinde bu iddialarından derhal vazgeçmelidirler. Çünkü ilim bunu gerektirir.
O devirde birçok kemalist Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimizin Allah’tan “Vahy” almadığını, haşa kendisinin uydurduğunu düşünüyordu. Işte Kadir Mısıroğlu’nun naklettiği hadisede adı geçen Yunus Nadi, Kur’an’ın Allah’ın bildirdiği buyruklar değil, sadece Peygamberin sözleri olduğunu ileri sürenlerdendi. Bunu biz uydurmuyoruz, bilakis kemalistlerin muteber kaynaklarından Gotthard Jaeschke’nin “Yeni Türkiye’de Islamlık” isimli kitabında yazıyor.[2]
Bu bir… Şimdi gelelim ikinci ve esas meseleye.
Peki M. Kemal Vahye inanıyor muydu? Inanmadığı kendi elyazılarıyla sabittir. Sözkonusu elyazılarını; “M. Kemal Atatürk’ün, ‘gökten indiği sanılan kitaplar’ sözünü savunanların iddialarına Reddiye” başlıklı makalemizde neşretmiştik.[3]
Başka bir delil ise Hâfız Âsım’ın hatıralarıdır. Hâfız Âsım, M. Kemal’in ibadetleri Türkçeleştirmek için Dolmabahçe Sarayı’na davet ettiği Hâfızlardan biridir. O, Dolmabahçe Sarayı’na davet edildiği gece yaşadıklarını Ali Kemâlî Aksüt’e anlatmış ve bu hâtıralar Mehmed Akif Ersoy’un da uzun bir müddet başyazarlığını yaptığı Sebîlürreşâd dergisinde yayınlanmıştır. Biz de bunu “M. Kemal Atatürk’e göre Kur’an Vahiy değildir” başlığıyla sitemizde neşretmiştik.[4] Oradan okunabilir.
Işte yukarıda zikrettiğimiz bütün bu delillerden sonra kimse Kadir Mısıroğlu’nun Cevdet Soydanses’ten naklettiği sözkonusu hadiseye yalan diyemez. Derse ilmî değil, “hissî” davranmış olur. Hislerle de gerçek Tarih yazılmaz.
.
**********
.
KAYNAKLAR:
.
[1] Kadir Mısıroğlu, Kırk Görgü Şahidinden Naklen Benden Tarihe Haberler, Sebil Yayınları, Istanbul 2016, sayfa 406-408.
[2] Gotthard Jaeschke, Yeni Türkiye’de Islamlık, (Tercüme eden: Hayrullah Örs), Bilgi Yayınevi, Ankara 1972, sayfa 48. Devrin Milli Eğitim Bakanı Ismail Arar bu kitaba “önsöz” yazmıştır.
[3] M. Kemal’in elyazıları için bakınız;
[4] Hâfız Âsım’ın hatıraları için bakınız;
https://belgelerlegercektarih.wordpress.com/2016/02/22/m-kemal-ataturke-gore-kuran-vahiy-degildir/
Başka deliller için şu yazılarımıza bakılabilir:
.
**********
.
Kadir Çandarlıoğlu
.
**********
.
Alıntılarda şu şekilde kaynak belirtiniz:
*
Bir Cevap Yazın