Kadir Mısıroğlu yalan mı söylüyor? Şapka giyemeyenlerin başına katran sürülmedi mi?
*
[4] no’lu dipnotta bahsi geçen kitabın kapağı…
***
Kemalistlere göre Kadir Mısıroğlu’nun sohbetlerde anlattığı “akıl almaz” iddiaların hiçbir doğruluk payı yoktur ve o bunları kendisi uydurmaktadır. Doğrusunu isterseniz bu kadarını bile söyleyemiyorlar, varsa yoksa “Fesli deli”, “Maraş dondurmacısı”, “Atatürk düşmanı” gibi sloganlarla onu ve dolayısıyla da sözlerini itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar. Yapabildikleri tek şey budur.
Çünkü çaresizler,
çünkü cevap veremiyorlar.
Bu tıpkı Mekke müşriklerinin, “halk dinlemesin, uyanmasın, gerçeği görmesin” diye Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz ile alay etmelerine ve O’na (s.a.v) hâşâ “mecnun”, “deli” gibi iftiralar atmalarına çok ama çok benziyor.
Onların bu tavırları bir ayet-i kerimede şöyle bildirilmektedir:
“Ve: “Biz, hiçbir mecnun (deli) şair için ilâhlarımızı bırakır mıyız?” diyorlardı.”[1]
Halbuki müşrik liderler bunun doğru olmadığını pekala biliyor ve kendi aralarında yaptıkları istişarelerde itiraf da ediyorlardı.[2]
Biz, Kadir Mısıroğlu’nun sohbetlerinde dile getirdiği iddiaların gerçek olduğunu daha evvel farklı kaynaklardan birkaç kez ıspatlamıştık. Mesela M. Kemal devrinde devlet memurlarının doğru dürüst “ibadet edemedikleri” şeklindeki iddiasını M. Kemal’in manevi kızının kızı olan Arı Inan’ın kitabıyla ıspat etmiştik.[3]
Bu yazıda ise M. Kemal devrinde şapka giymeyenlerin başlarına “katran sürüldüğüne” dair iddiasını ele alacağız.
Mısıroğlu’nun bu iddiasını çok farklı bir yerden doğrulatacağız. Aslında Güzel Sanatlar Akademisi Mimarlık Fakültesi mezunu olan fakat yazarlık da yapan Prof. Cüneyd Suavi‘nin “Kesilen Gitar” adlı hatıratında Kadir Mısıroğlu’nun dile getirdiği iddianın aynısını görmekteyiz.
*
Kemalist zulümlerin canlı şahidi Hasan dayı…
***
Bu gerçek, Prof. Suavi’nin eşinin dayısı (Hasan dayı) ile yaptığı bir mülakatta aynen geçmektedir. Mülakatın ilgili kısmını buraya alıyorum:
“Hasan dayım, çok şükür ki hala yaşıyor ve bir ‘Canlı Tarih’ olarak büyük saygı görüyor. On beş yaşından bu yana bütün ömrü hafız yetiştirmekle geçen ve etrafına nur saçan bu mübarek insan, o acı hatıraları gözyaşları içinde anlatıyor şimdi:
‘Ben çok yaşlandım yavrum. Artık kabir kapısına gelmişim. Anlatacağım şeyleri genç nesiller bilsinler. Hem bilsinler hem de unutmasınlar. On binlerce Müslüman’ın hem dünya hayatlarını hem de ahiretlerini karartan bir felaket, bir daha yaşanmasın Islam diyarında.’
Röportajı dayımın evinde yapmıştım. Bu nedenle çok sayıda soru sormuştum:
‘Dayı, şapka devriminden bahseder misin?’
‘Kanun çıkmış, herkes şapka giymek zorunda. Jandarma ve bekçiler, eli kanlı katiller arar gibi, şapkasız adamları arıyorlar. Gözleri özellikle camilerde… Açık olan tek caminin kapıları tutulmuş. Içeriden çıkanları kontrol ediyorlar, ‘Kafasında şapka var mı yok mu?’ diyerek. Bir kovanın içine katran doldurmuşlar, içine de bir paçavra sokmuşlar. Kafasında şapka olmayan kişileri, yaka paça tutuyor ve kafasını katrana buluyorlar. Çoğu yaşlı insanlar, nur gibi ihtiyarlar, ağlayarak dönüyor evlerine. Sadece başları ve yüzleri değil elbette, bembeyaz sakalları da katrana bulanmış bir vaziyette.’
Duyduklarım beni şaşkına çevirse de, kendimi soru sormaktan alamıyordum:
‘Başa katran süren kişiler kimdi?’
‘Ilk günlere bunu Jandarmalar yapardı. Daha sonra bazı serserileri, hatta küçük çocukları para ile kandırarak katranlama işini onlara verdiler.’
‘Peki o insancıklar, çocuklara karşı gelmediler mi?’
‘Jandarmalar vardı onların arkasında. Çocuklara karşı gelmek, onlara karşı gelmekten farksızdı. Kısacası bu millet, çoluk çocuğun elinde oyuncak oldu.’
‘Halk şapka giymemek için direnmedi mi?’
‘Elbette ki direndi. Fakat bunn cezası çok ağırdı. Bazı din alimleri, (annemin babası da bunlardandı) sırf şapka giymemek için ülke dışına kaçtı. Bir kısmı yargılandı, Iskilipli Atıf Hoca gibiler de asıldı. Hatta nasıl olduysa, Şalcı Bacı adındaki zavallı bir kadını da şapka giymediği için idam ettiler. O kadıncağız: ‘Ben kadınım, şapkayla bir ilgim yok!’ dediyse de, ne yazık ki asılmaktan kurtulamadı. Çünkü o zalim insanlar, milleti sindirmek istiyorlardı. Nitekim de bunu çok iyi başardılar.”[4]
*
[4] no’lu dipnotta bahsi geçen kitabın ilgili sayfası…
***
Işte gördüğünüz gibi, Kadir Mısıroğlu’nun bazılarınca “çok uçuk” görünen bir iddiasını daha, üstelik bir “canlı şahid”e teyit ettirdik. Aslında Kadir Mısıroğlu’nun dile getirdiği iddiaların doğru olduğunu kemalist elit kesim de gayet iyi biliyor, fakat Mekke müşriklerinin yaptığı gibi, “halk tarafından” bilinmesini istemedikleri için inkar ediyorlar. Çünkü bilinirse, gerçekler ortaya çıkacak, gerçekler ortaya çıkınca Islam’a aykırı bu sömürü düzeni yıkılacak, bu rejim yıkılınca da Mekke müşriklerinde olduğu gibi halkın sırtından haksız kazanç sağlama devri sona erip rant kapıları kapanacaktır. Işte bütün korkuları bu.
.
**********
.
KAYNAKLAR:
.
[1] Saffat Suresi, ayet 36.
[2] M. Âsım Köksal, Peygamberler Peygamberi Hz. Muhammed Aleyhisselam ve Islamiyet-1, Işık Yayınları, 2. Baskı, Istanbul 2008, sayfa 278, 279.
Ayrıca bakınız;
Muhammed Ibni Hişam Hassani, Islam Tarihi-Sireti Ibni Hişam Tercemesi, cild 1, (Tercüme eden Hasan Ege), Kahraman Yayınları, Istanbul 2006, sayfa 358.
[3] Arı Inan (M. Kemal’in manevi kızının kızı), Tarihe Tanıklık Edenler-Cumhuriyet’in Kurucu Kuşağıyla Söyleşiler, Türkiye Iş Bankası Kültür Yayınları, 2. Baskı, Istanbul 2017, (Iş Bankası’nın 1. baskısı 2011. Çağdaş Yayınları 1. baskısı 1997), sayfa 434, 445, 446.
Tafsilat için bakınız;
Başka bir iddiası ise şu yazıda teyit edilmiştir:
[4] Prof. Cüneyd Suavi, Kesilen Gitar-Çok Sesli Hatıralar, Nesil Yayınları, 8. Baskı, Istanbul 2016, sayfa 188, 189.
.
**********
.
Kadir Çandarlıoğlu
.
Paylaşım Şartı:
Paylaşmak istediğiniz bir yazı, görsel vs. varsa, alakalı yazıya gidin ve yukarıdaki adres çubuğunda görülen linki kopyalayıp paylaşmak istediğiniz yere yapıştırın. Yani YALNIZCA LİNK PAYLAŞIMINA MÜSAADE EDİYORUZ. Ayrıca yazının sonunda “facebook” veya “twitter”ın sosyal medya paylaşım butonları var. O butonlara tıklayarak da paylaşılabilir. Başka türlüsüne hiçbir surette rızamız yoktur.
*
Bir Cevap Yazın