Emperyalistlerin Korkulu Rüyası: Sultan II. Abdülhamid ve Tarikatlar

Published by

on

Emperyalistlerin Korkulu Rüyası: Sultan II. Abdülhamid ve Tarikatlar

*

Resimleri orjinal boyutunda görmek için üzerlerine tıklayınız

Victor Berard Sultan Abdülhamid ve tarikatlar Abdülhamid Panislamizm

***

Sultan II. Abdülhamid Han Hazretleri’nin tâkib ettiği “Islâmcılık Siyâseti” esnâsında Tasavvuf erbâbının hizmetleri vârid olmuştur. Bu hususu ele geçirdiği ecnebi vesikaları ile de delillendirerek, Sultan Abdülhamid’in “Çin”den “Kuzey Afrika”ya kadar bütün Islam Dünyası’nda Tarikat Şeyhleri’ni nasıl organize ettiğini mufassal bir eser olarak ortaya koymuş bulunan Prof. Dr. Ihsan Süreyya Sırma’dan pek az bir nakille iktifa edelim. O diyor ki:

Tanzimat zihniyetinin ne denli zararlı olduğunu anlayan Sultan Abdulhamid, sırf o zihniyeti iktidara getirmemeye çalıştığındandır ki, Ermeni ve Yahudi çetecileriyle birleşen Jön Türkler -nâm-ı diğer Ittihad ve Terakki- ona Kızıl Sultan demişlerdir. Jön Türklerin akıl babaları olan Fransızların Istanbul’daki elçisi Paris’e yazmış olduğu telgrafta, Osmanlıları reform yapmaları için durmadan sıkıştıran Batı’nın emellerini şu şekilde dile getiriyordu:

“Ekselânslarının çok iyi bildiği gibi, bizim bu reformlardan maksadımız, Osmanlı Devletini kalkındırmak değil, Ayasofya üzerinde parlamakta olan hilâli indirip, yerine tekrar Hıristiyan haçını koymaktır”.[1]

Sultan Abdulhamid, Batı’nın bu düşüncelerini -geç de olsa- anlamış; Batı’yla ve Batı’nın Osmanlı Devletindeki temsilcileri olan Jön Türklerle siyasi bir mücadeleye girmiştir ki, Batı’nın Panislamizm dediği ve bugüne kadar ondan korkup, aramızda “irtica” yaygaraları koparttığı hareketin sebebi de bu korkudan ileri gelmektedir: Islâm gelmesin!… Batı dünyasının korkulu rüyası Islâm’dır ki, onun çağdaş(!) tarihçisi Toynbee, Batı’yı ve onu tanrılaştıranları şöyle uyarıyor:

“Panislamizm uykudadır. Fakat biz, bu uyuyanın her zaman uyanabileceğini hesaplamamız lazım. Şayet birgün bu güç Batı egemenliğine karşı çıkıp Batı düşmanlığını parola ederek harekete geçecek olursa, Islâm’ın vurucu esprisi üzerinde öyle bir psikolojik tesir yapacaktır ki, ashab-ı kehf gibi uzun bir müddet uyumuş olsalar bile, bir kahramanlık çağını başlatarak uyanacaklardır.”[2]

“Sultan Abdulhamid, parçalanmakta olan, bütün Avrupanın göz diktiği Osmanlı Devletinin kurtuluşunun tek ümidini, Müslümanların birleşmesinde gördüğü için, kendine özgü, dinî-siyasi bir faaliyet göstermiştir. Onun bu yeni siyasetinden maksadı, Anadolu dışındaki bütün Müslümanları kendisine bağlamak olduğundan, dünya Müslümanlarının yeniden örgütlenerek Batı emperyalizmine karşı birleşmelerini istiyordu. Bunu yaparken de, üzerinde taşıdığı Hilâfet sıfatından yararlanıyordu ki, onun Panislâmist siyaseti budur.”[3]

Süreyya Sırma, Sultan Abdülhamid’in Islâmcılık siyâseti üzerinde sayfalar dolusu malumâttan sonra:

“Ondokuzuncu Yüzyıl Osmanlı Siyasetinde Rol Oynayan Tarikatlara Dair Bir Vesika” başlığı altında şöyle diyor:

“19. yüzyılda, ve bilhassa Sultan II. Abdulhamid devrinde, Avrupa Devletleri olanca güçleriyle Osmanlı Devleti’ni parçalayıp, paylaştırmak sevdasına düşmüşlerdi. Bu gayeleri için de, her türlü vasıtaya başvurmuşlardır. Batı Dünyası’nın Osmanlı Devleti’ne karşı giriştiği bu faaliyetleri burada sıralamak imkansızdır. Mamafih, dini cemaatların, bu faaliyetlerde olan öneminden bahsetmek, faydadan hâli değildir. Sultan II. Abdülhamid’in, Batı emperyalizmine karşı kullandığı en büyük silah, tarikatlardır. Bu tarikatlar vasıtasiyle, müdâfii olduğu “Panislâmist” fikirlerini, bütün Islâm Dünyası’na yaymış, ve bu faaliyetlerinin yardımıyla -belki- otuz üç sene saltanatta kalabilmiştir. “Onun, bütün kabilelerde, hatta en âsi olan bedeviler arasında bile temsilcileri vardı.”[4]

“Onun, Çin, Fas, Hindistan, Buhara ve bilhassa imparatorluğun eski vilayetleri olan Mısır, Tunus, Bosna, Kafkasya v.s. gibi, gayr-ı müslimlerin kanunlarının idâresi altına düşmüş yerlerde adamları vardı.”[5]

Bu şeyhlerin en ileri gelenleri, Ebu’l Huda, Şeyh Rahmetullah, Seyyid Hüseyn el Cisr ve Muhammed Zâfir gibi kimselerdi.[6]

Arnold J. Toynbe’nin; bugün dahi uykuda olduğu, ve fakat uyanacak olursa, Islâm’ın vurucu esprisi üzerinde hesaplanamayacak derecede psikolojik bir tesir yapacağı bilinen dediği[7], Abdülhamid’in panislâmizmi, Avrupalıları endişeye düşürdüğü için, onlar da hücuma geçmişler ve 19. yüzyıl Osmanlı siyasetinde büyük bir rol oynayan tarikatların faaliyetlerini kösteklemek için, ellerinden geleni yapmışlardır. Işte, aşağıda tercümesini sunduğumuz vesika, bu tarikat faaliyetlerinin bir kısmına, ve Fransa’nın bu faaliyetlere karşı düşündüğü tedbirlere dairdir.[8]

Bundan sonra da, Sultan Abdülhamid’in Tarikat erbâbı ile gerçekleştirdiği siyasetin emperyalistleri ne denli dehşete sevkettiği o vesikanın tercümesini ve aslını dikkatlere sunuyor.

Biz de o raporun başlangıç kısmından pek azını dikkatlerinize arz edelim:

“Siyasi Bölüm kaşesi altında, bana göndererek beni şereflendirdiğiniz, Zat-ı alilerinin 5 Şubat tarihli soru varakasını aldım. Hacc’ın gerektirdiği bir sürü meşgaleler, daha evvel cevap yazmamı engelledi; lakin kesin olarak Cidde’yi terk etmeden evvel bunu yerine getirmek istiyorum. Bize karşı olan düşmanca manevralarından korkmamız gereken Müslüman tarikatlarının hareketlerini izlemek için her ne kadar – görünüşte- iyi mevzilenmiş isem de, zat-ı alinizden saklamamam lâzımdır ki, benim -bu gibi işlerdeki- rolüm çok sınırlıdır.

Ilk olarak şunu belirteyim ki, bu tarikatların Cidde’deki hareketi, hissedilir derecede azdır. Büyük bir ihtimalle bu hareket, Avrupalılara kesin bir şekilde kapatılmış olan Mekke ve Medine’de yürütülmektedir ki, -Hac sayesinde- oradan bütün Islâm merkezlerine yayılmaktadır.

Ikinci olarak da, bizzat ben, çok sıkı bir şekilde göz altında bulunduruluyorum. Burayı idâre eden amir, bana karşı o kadar büyük bir emniyetsizlik içindedir ki, en küçük hareketlerime varıncaya kadar beni gözetliyor, ve benim yerli halkla olan ilişkilerimi çok yakından izliyor. Bu gibi şartlar altında, Müslüman tarikatlarının gizliliğinin içine nasıl sızılabilir?”[9] 

 

**********

 

KAYNAKLAR:

[1] Fransız Hariciye Arşivi, N.S. Turquie, 1876, s. 38.

[2] Arnold J. Toynbee, La Civilisation a l’epreuve, Paris, 1951, s. 228.

[3] Ihsan Süreyya Sırma, 1 1. Abdülhamid’in Islâm Birliği Siyaseti, Istanbul, 1985, s. 34 vd.

[4] Victor Berard, Le Sultan, I ‘Islam,et les Puissaances, Paris, 1907, s. 31.

[5] Victor Berard, Le Sultan, I ‘Islam,et les Puissaances, Paris, 1907, s. 36.

[6] Andre Duboscq, l’Orient Mediterraneen, Paris 1917, s. 155, 156.; V. Berard, a.g.e., s. 32.; Gilles Roy, Le Sultan Rouge, Paris 1936, s. 28.

[7] Arnold J. Toynbee, La Civilisation a I’epreuve, Paris, 1951, s. 228.

[ 8] Prof. Dr. Ihsan Süreyya Sirma, Belgelerle II. Abdülhamid Dönemi, 1998, sayfa 155 ve devamı.

[9] Arhives du Ministère des affaires etrangeres Françaises, Direction Politique, Classement, Serie:B. Carton 80, Dossier 3. pp. 140-144’den naklen: Prof. Dr. Ihsan Süreyya Sirma, Belgelerle II. Abdülhamid Dönemi, 1998, sayfa 112 ve devamı.

 

***

 

ALINTI:

Kadir Mısıroğlu, Tarihten Günümüze Tahrif Hareketleri, cild 3, Sebil Yayınevi, Istanbul 2012, sayfa 77 ve devamı.

 

**********

 

Kadir Çandarlıoğlu

 

**********

 

Alıntılarda şu şekilde kaynak belirtiniz:

http://www.belgelerlegercektarih.wordpress.com

*

*

One response to “Emperyalistlerin Korkulu Rüyası: Sultan II. Abdülhamid ve Tarikatlar”

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Blog at WordPress.com.