M. Kemal Atatürk’ün Fransız Ajanlarıyla ilişkisi Deşifre oldu!

Published by

on

M. Kemal Atatürk’ün Fransız Ajanlarıyla ilişkisi Deşifre oldu!

Madam Berthe Georges-Gaulis (1870-1950), Fransız dışişleri bakanlığının emrinde çalışan bir ajandır. Bu vazifesini “gazeteci” sıfatı altında gizleyerek çalışmıştır. Milli mücadele yıllarında, “Türk dostu bir Fransız gazetecisi” olarak, defalarca Paris, Istanbul, Ankara arasında gidip gelmiş; bu arada vazifesi icabı bağlı bulunduğu, Fas Genel Valisi Mareşal Lyautey’e de uğrayarak raporlar vermiş ve talimat almıştır. Mareşal Lyautey, o sırada Fransa’nın Islam alemi ile münasebetlerini idare etmekle vazifeli bulunuyordu. Gaulis, 1919-1927 yıllarında, Ankara-Istanbul-Fas-Paris-Lozan arasında 7 kere gidip gelmişti. Gidip gelmişti de, acaba ne yapmıştı?

Araştırmamızda, Madam Gaulis’in sonradan yayınladığı hatıralarından da istifade ederek, yakın tarihimizde oynadığı rolü, M. Kemal, Ismet Inönü ve diğer idarecilerle olan temaslarını, M. Kemal ile Mareşal Lyautey arasındaki haberleşmelerde gördüğü vazifeyi, Lozan’daki faaliyetlerini meydana koymaya çalışacağız.

Madam Berthe Gaulis, Fransız gazeteci Georges Gaulis’in (ölümü 1912) karısıdır. Georges Gaulis 1895’te Fransa’da çıkan “Le Temps” gazetesinin muhabiri olarak Istanbul’a gelmiştir. Ermeni meselesi, Girit, Osmanlı-Yunan savaşı, Mısır ve Cezayir hadiseleri hakkında yazdığı makaleleri ile tanınmıştır. 1912’de Istanbul’da ölen Georges Gaulis’in “La Ruine D’un Empire” (Bir Imparatorluğun Çöküşü) adında bir kitabı vardır.

Georges Gaulis, Fransız Dışişleri ve Genelkurmay’ı için çalışmıştır. 1912’deki vefatından sonra aynı vazife dul Madam Gaulis’e intikal etmiştir.

*

Türk Dostu (!)

*

Kocasının ölümünden sonra ondan kalan ajanlık işine devam eden Berthe, 1914’te Birinci Dünya Harbi çıkınca -karşı cephelerde bulunduğumuz için- Fransa’ya dönmüştür.

Madam Berthe Georges-Gaulis beş yıl sonra 1919’da Anadolu’ya gelerek, Fransızlar adına M. Kemal Paşa ile temaslara başladı. Bu sırada sıfatı “Türk dostu Fransız gazeteci” idi.

*

Mareşal Lyautey

*

Madam Gaulis’le ilgili yazılarda veya çıkardığı kitaplarda sık sık adı geçen bir asker vardır: Mareşal Lyautey.

Gaulis’in hayatı ve faaliyetleri bu şahıstan ayrı olarak teşkil edilemez. Bilhassa bizi alakadar eden 1919 sonrası Türkiye seyahatleri ve bu sırada yaptığı siyasi temaslar, tamamen bu mareşalin emri ve bilgisi altında yapılmış bulunmaktadır. Lyautey’in hayatı hakkında yeğeni Pierre’in yazıları ve Berthe Georges-Gaulis’in “Lyautey Intime” (1937) adlı bir kitabı vardır. (Yazının sonunda Mareşal Lyautey hakkında kısa bir değerlendirme yapılacaktır.)

Gelelim Fransız ajanı Madam Gaulis’e…

Madam Gaulis’in Türkiye’deki seyahat ve faaliyetlerini iki ayrı kronolojiden ayrı ayrı ve tarih sırası ile takip etmek isteyenler, Gotthard Jaeschke’nin Türk Tarih Kurumu tarafından 1970’de Türkçesi yayınlanan “Türk Kurtuluş Savaşı Kronolojisi” adlı kitabına ve Prof. Utkan Kocatürk’ün 1973’te “Atatürk ve Türk Devrimi Tarihi Kronolojisi” adıyla Türk Inkılap Tarihi Enstitüsü, 1983’te ise adının ikinci bölümü “…Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Kronolojisi” yapılarak Türk Tarih Kurumu yayınları arasında -genişletilmiş ikinci baskısı- çıkan kitabına bakabilirler.

Madam Berthe Georges-Gaulis’den ve onun yakın tarihimizde oynadığı rolden bahseden kitaplar çok değildir. Hatta muhakkak bahsetmesi icap edenler ve bahsetmeden geçmesi imkansız gibi görünenlerde bile bu kadın, sessizce geçiştirilmektedir. Halbuki, kendi eserlerinden nakiller yaptığımız zaman da görüleceği gibi, bu Madam, hiç de geçiştirilecek bir madam değildir.

*

Akyüz’e Göre Gaulis

*

Yakın tarihimizle ilgili kitap yazarları içinde çalıştığı mevzu dolayısı ile Madam Gaulis’e en fazla yer ayıran Doc. Dr. Yahya Akyüz olmuştur.

Türk Tarih Kurumu tarafından 1975’te yayınlanan “Türk Kurtuluş Savaşı ve Fransız Kamuoyu” adlı kitabında, Gaulis’in Fransa’da çıkan yazıları ele alınmıştır.

Şimdi Akyüz’ün eserinden Gaulis’in yazılarını ve bunların tesirlerini takip etmeye çalışacağız:

“Fransız yazarları arasında Türk propagandasını büyük bir maharetle, aktif ve etkili şekilde yürüten üç isim vardır ki onlar üzerinde biraz durmak gerekir: Pierre Loti, Claude de Farrere, Madam Gaulis.” (sayfa 24)

Akyüz, ilk ikisi hakkında bilgi verdikten sonra şöyle devam etmektedir:

“Madam Berthe-Georges Gaulis’e gelince, uzun yıllar Türkiye’de kalan bu “Türk dostu” (!) yazar, Kurtuluş Savaşı sırasında birkaç kez Anadolu’ya gelmiş, Paris’te Türk tezini savunan makale ve eserler yayınlamıştır. Kurtuluş Savaşı sırasında basılan eserleri şunlardır: Le Nationalisme Turc (1921), Angora et le Nationalisme Turc (tarihsiz, muhtemelen 1922 başları), Angora Constantinople, Londres, (1922).

Türk tezini ülkesinin kamuoyuna duyurmaktaki çabaları nedeniyle Türkler, “Size daha iyi bir isim bulamıyoruz” diyerek ona “Dördüncü kuvvetin, yani Fransız kamuoyunun elçisi” adını vermişlerdir.” (sayfa 31)

*
Naşit Uluğ’un Makalesi

*

Hayat Tarih Mecmuası’nın Ekim 1972 tarihli sayısında “Milli Mücadelede Türk-Fransız Münasebetleri” adıyla çıkan yazıda Madam Gaulis ile Mareşal Lyautey’den uzunca bahsedilmektedir. Makalenin yazarı, eski gazetecilerden ve 1934-1939 devresi milletvekillerinden Naşit Uluğ’dur.

Yazarın Madam Gaulis hakkındaki satırlarından:

“Genç M. Kemal’i tanıdıktan sonra ona hayranlıkla bağlanan, olgun bir Fransız gazetecisi ve yazarı kadın da, birçok nazik ilişkilerde rol almıştı: Mme Georges B. Gaulis.”

Ajan’ın “Hayran” Olanı

Naşit Uluğ, Madam Gaulis’i genç kumandan M. Kemal’e “hayranlıkla” bağlıyor ise de, romanlara yakışan bu hissi ve hayali sözlerden sonra, aşağıya aldığımız şu satırlarla, Gaulis’in asıl vazifesini yazmakta bir çelişki de bulmuyor:

“Mme Gaulis, sadece bir gazeteci de sayılmazdı. O, gazetecilik hürriyeti (hüviyeti?) altında, Fransa’nın Islam alemi ile ilişkilerini yürüten, Fas’taki sömürge valisi Mareşal Lyautey ile temas halinde idi; onunla mektuplaşıyorlardı. Bu teması, mareşalin aydın kişiliğinden fazla, o zaman, onun, Fransa’nın Fas, Cezayir, Tunus ve genellikle Afrika’daki Islam kitlelerinin tatmini ve avuç içinde tutulması politikasını yürüten görevi ile ilgili idi.”

Naşit Uluğ’un yazısından, Madam Gaulis’in Çankaya’da M. Kemal ile olan görüşmeleri, Mareşal Lyautey ile olan alakası ve haberleşmesi hakkında daha geniş bilgi de verilmektedir. Ayrıca yine “Türk dostları”ndan meşhur Claude Farrere’in Mareşal ile mektuplaştığını da o yazıdan öğreniyor ve bir mektubunu da okuyoruz. Yine aynı yazıda, Mareşal’in “Şark meselesi, hilafet ve Istiklal harbi” ile ilgili bir raporundan parçalar da buluyoruz. Bütün bu delillerden sonra Naşit Uluğ’un apaçık bir casusluk faaliyetini “hayranlık” efsanesine bağlayışına tekrar şaşmaktan da kendimizi alamıyoruz.

*

Fuat Pekin’in Yazıları

*

Buraya kadar Berthe Georges Gaulis’in -yakın tarihimizin “meçhul kahraman”larından olan bu Madam’ın hayatına ve esrarengiz şahsiyetine ışık tutmaya çalıştık. Bunun için, adının geçtiği, pek sınırlı sayıdaki kitap ve yazılardan istifade ettik.

Mareşal Lyautey ve Madam Gaulis hakkında kaleme alınmış olan yazıların en uzunu ve en mühimmini yazan fakat sanki derlediği ve yazdığı bilgileri kendisi de anlamamış gibi veya maksad-ı mahsus ile en fazla yanlış neticeler çıkaran ve Naşit Uluğ’dan daha da garip izahlar bulmayı başaran Fuat Pekin olmuştur.

Fuat Pekin’in ilk yazısı, Türk Tarih Kurumu’nun çıkardığı “Belleten”in Ekim 1956 tarihli sayısında “Atatürk ve Lyautey” başlığı altında çıkmıştı. (sayfa 633-657)

Bu yazıda, Mareşal Lyautey ve Berthe Gaulis haklarında, etraflıca bilgi verilmektedir.

Aynı yazarın Türk Dil Kurumu’nun çıkardığı “Türk Dili” dergisinin Kasım 1956 tarihli sayısında yayınlanan ve “Atatürk’ün Bilinmeyen Mektupları” adlı yazısında Fuat Pekin, Mareşal’in yeğeni Pierre Lyautey ile görüştüğünü ve Thorey şatosuna giderek Lyautey’in evrakı arasında Gaulis’in Türkiye ile ilgili mektuplarını ve M. Kemal’in mektubunu buluşunu anlatıyor.

Elinde bu kadar bol ve güzel malzeme bulunan makale yazarı, maalesef hakikati aramak yerine, gözlerini yumarak, tarihi şahsiyetlere ve vak’alara Türk Tarih Kurumu’nun “devrimler uğrunda, tarih de olsa, her şeyi değiştirmeyi mübah sayan” zihniyeti ile bakmış ve yazısını hayali “Türk dostları” üzerine kurmuştur.

Halbuki Fuat Pekin’in yazısına alabildiği parçalarda bile, Fransa hariciyesi adına Islam aleminin siyasi işlerini idare eden Mareşal’in ve onun ajanı Berthe Gaulis’in durumları apaçık meydana çıkmaktadır.

Aşağıya, Fuat Pekin’in yazısına aldığı, vesika hüviyeti taşıyan bazı yerleri naklederek bunu göstermeye çalışacağız:

Fas Müslümanları Ne Diyor?

Madam Berthe Gaulis, Mareşal’e gönderdiği mektuplarında (raporlar) ve hatıra şeklinde yayınladığı kitaplarında şunları yazıyordu:

(1920 yılının Aralık ayında, ilk Anadolu seyahatinden bir yıl sonra Fas şehrinin ileri gelenleri ile yaptığı konuşmadan bahsederek:)

“Diğer din kardeşleri gibi, bütün Islam dünyasının mücadelelerine büyük ilgi gösterirler. Şam’da, Kahire’de, Istanbul’da, Hindistan’da her ne geçerse bilirler. Beni dinleyenler, Anadolu’nun her tarafında, bilhassa Eskişehir ve Konya dolaylarındaki savaşları, hakikati öğrenmek için sabırsızlık gösteriyorlardı… Türklerin zaferinden de emin olarak, hep bir ağızdan şöyle diyorlardı: “Istanbul’la birlikte, halifelik ve sultanlık Istanbul’da kalmak üzere, tam bir Türkiye isteriz. Yoksa, devamlı bir barış sağlanamaz ve barut tütmekte devam eder…”

Türk milliyetçilerinin askerlik ve siyaset bakımından teşkilatına burada vakıf olmayan yoktu. Hatta M. Kemal ile, biraz Bolşevikliğe yönelir gibi davrananlar arasındaki ayrılığı bile öğrenmişlerdi. Herkes “nizam ve itidal partisinin şefi” M. Kemal’in tarafını tutuyordu. Bununla beraber Faslılar, saltanat ve hilafetin olduğu gibi muhafazasını istediklerini, Ankara’da bir cumhuriyet kurulmasını geleneklere karşı bir saygısızlık telakki edeceklerini ve iyi karşılamıyacaklarını belirtiyorlardı… Faslılar da Hind müslümanları gibi Arap ve Türk milliyetçilik hareketlerine sempati duyuyorlardı.”

Anadolu hakkında düşünceleri, şöylece hülasa edilebilirdi:

“Şimdilik Türk milliyetçiliğinin tuttuğu yol meşrudur. Bu hareket belirli sınırları geçmemeli, ne Volter’ce (dinsizce) olmalı, ne de Turancılık peşinde koşmalıdır. Fetvalardan yüz çevirmemelidir. Yoksa başına felaket gelebilir.”

“Anadolu’daki şefler bu tehdidi anlamışlardı. Ve eski kafalı din adamları ile olan kavgalarını, din meselelerindeki tereddütlerini gizlemek için bin bir sıkıntıya katlanıyorlardı.”

M. Kemal’e Hediye Kitaplar

Fuat Pekin, Gaulis’in faaliyetleriyle ilgili olarak şöyle yazıyor:

“Öyle tahmin ediyoruz ki, Madam Gaulis, 1919-1927 yıllarında 7 kere Türkiye’ye gelmiş, 5 kere de Lozan’a gitmiştir.”

Gaulis’in 26 Eylül 1922’de Paris’ten Mareşal’e yazdığı bir mektuptan:

“Sayın Mareşal, yakında Ankara’ya dönüş hediyesi olmak üzere yanımda küçük bir bavul kitap götüreceğim. Paşa’yi en çok memnun edecek, ithaf edilmiş mektuplarınız olacaktır. Ne dersiniz?”

Ankara’nın Lyautey’e Mesajı

Lozan müzakereleri sırasında, Ankara hükumeti Gaulis’e baş vurarak, Mareşal’e iletmesi için bir mesaj veriyor. Bu mesaj Gaulis’in bizzat Fas’a giderek görüşmesini gerektirmiştir. 1923 Ocak’ında Fas’a giden Gaulis, oradan dönerken Paris’e uğruyor. Fransız hükumetine Mareşal’in mesajını getirmiştir.

Ankara hükumeti, batılıların, istiklalini elde ettikten sonra, tekrar Osmanlı devletinin nüfuz ve kudretine sahip çıkacak olan bir Türkiye’den duydukları endişeyi gidermek üzere, onlara karşı bir vaadde bulunmaktadır. Mareşal’in ikna edilerek aracı yapıldığı bu meselenin “hilafetin lağvı ve cumhuriyetin ilanı” hususu olduğu anlaşılmaktadır.

Bilindiği gibi, saltanat 4 Kasım 1922’de kaldırılmıştı. Ancak memleket “Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti” ile idare ediliyordu. Cumhuriyet, yabancılar arasında geleceğimize dair yapılan bu müzakerelerden dokuz ay sonra 29 Ekim 1923’te ilan edilecek; Hilafet ise ondan da dört ay sonra 3 Mart 1924 tarihinde kaldırılacaktır.

Faslı müslümanların, daha 1920’de bu mesele dolayısıyla endişe belirtmelerini, Mareşal ile ajanının ve gelecekte müslüman dünyasını yönlendirerek sömürecek olan Batılı devletlerin çok yakın ilgilerini düşünebilirsek, cereyan eden pazarlıkların sebebini daha iyi anlamış oluruz.

Tarihi hakikatler ufak bir gayret ile meydana çıkabilecek kadar yakınımızda durmaktadır. Öyle ki, Lyautey şatosundaki mektup ve raporlar ile Gaulis’in hatıralarının birlikte incelenmesi bile pek çok tarihi gerçeği meydana koyacaktır.

Paris, Lozan, Rabat, Ankara

Şimdi Gaulis’in hatıralarından, bu bahisle ilgili birkaç satırı Fuat Pekin’den naklen alalım:

“…Iki Lozan seyahatim arasında M. Kemal’in şifahi mesajlarını, itimat ettiği bir kimse, bana Paris’te bildirmişti. Bu şahısla uzun uzun münakaşa ettik.”

Gaulis, durumu 21 Aralık 1922 tarihli bir mektup ile Mareşal Lyautey’e bildiriyor:

“Sayın Mareşal, şimdi Ankara’dan bazı mesajlar aldım. Bunları ancak yüz yüze gelince söyleyebilirim: 2 veya 3 Ocak tarihine doğru Rabat yolculuğuna çıkmayı düşünüyorum. Bundan önce Lozan’da Ismet Paşa ile görüşmüş bulunacağım. Bütün bunlar büyük bir sır perdesi içinde geçecek ve burada, kimse niçin Lozan’a gittiğimi ve neden Fas’a gideceğimi bilmeyecektir. (…) Her şeyi inceden inceye konuşmamız zaruridir. Doğrudan doğruya yapılan bu müracaattan memnunum. Beni, çeşitli meseleler arasında, belki de en nazik olanı için aracı seçtiler. Her hususta kendilerinden açık bilgi istedim. Ne yazık ki, Rabat’ta pek az kalacağım ve Paris’e döner dönmez tekrar Ankara yolculuğuna koyulacağım.” (sayfa 650)

*

Işte o mektup:

*

Resimleri orjinal boyutunda görmek için üzerlerine tıklayınız

madam berthe gaulis m. kemal atatürk gaulis maresal lyautey mektup gaulis ajan 1

***

madam berthe gaulis m. kemal atatürk gaulis maresal lyautey mektup gaulis ajan 2

M. Kemal’in, Hilafet’in kaldırılacağını Mareşal Lyautey’e iletmesi için aracı olmasını istediği Madam Gaulis’in, Lyautey’e yazdığı 21 Aralık 1922 tarihli mektup…

***

 

*

Beş Yüz Yıllık Tarihi Silmek: Hilafetin Kaldırılması

Gaulis’ten bahseden yazarlarımızın “Türk dostu Fransız kadın gazeteci” masalını tebessümle hatırladıktan, Naşit Uluğ’un “Genç M. Kemal’i tanıdıktan sonra ona hayranlıkla bağlanan, olgun bir Fransız gazetecisi…” efsanesine -çapkınca- gülümsedikten ve Fuat Pekin’in kendi yayınladığı vesikaları anlamakta düştüğü “zaruri acze” -her nekadar sebebini anlasak da- şaştıktan sonra devam edelim…

Gaulis, mektuptan sonra Fas’a giderek, amiri olan Mareşal ile görüşüyor. Işte anlattıkları:

“Mareşal’in gözü önüne sereceğim, anlamasını ve desteklemesini isteyeceğim şey, onun doktrinine aykırı idi. Doğrudan doğruya maziye bağlanmayan şeylerden nefret ederdi. Geçmiş zamanla şimdiki zaman arasında meydana gelen her inkıta, her boşluk, onda önleyemeyeceği bir tepki yaratırdı. Ve ben ona henüz oluş halinde, ilerisi meçhullerle dolu, beş yüz yıllık tarihi (Hilafeti) silen formülünü getiriyordum.”

*

Gaulis’in Kitapları

*

Gaulis’in pek çok makalesi vardır. Buraya, tamamen bizimle ilgili yazılarını topladığı iki kitabından, dikkate değer bazı yerlerin alınması ile iktifa edeceğiz. Gerçeklerin bütünü ile ortaya konulması, gayretli genç araştırmacıları beklemektedir.

*

Birinci Kitap:

*

“La Nouvelle Turquie”

-Yeni Türkiye- Paris, Librairie Armand Colin, 1924, 282+1 sayfa.

Alınan parçaların tercümesi bazan aynen bazan da hülaseten yapılmıştır. Parantez içindeki kısımlar tarafımızdan konulmuş izahlardır:

Bursa’da

“M. Kemal, Bursa’daki Fransız Konağında bana ayrılan salona girdi. Sofrada sağımda Ismet Paşa, solumda Kazım Karabekir oturuyordu. Yahya Kemal de vardı. Yahya Kemal son şiirini okuyor, Ruşen Eşref de bana tercüme ediyordu.

(Madam Gaulis, M. Kemal ile senli benli konuşuyor, Kendisini Fransız Konağında ağırlıyorlar. Resmi bir şahsiyet olarak önem veriyorlar) (sayfa 92-100).

M. Kemal’in Ingilizlerin Lozan davetini kabul etmesi hakkında Madam Gaulis şu değerlendirmeyi yapıyor:

“Ingiliz himayesini kabul eden bir millet, şahsi fikirlerinden vaz geçmelidir. Onlar bu memleketlerin dış dünya ile alaka kurmasını katiyen istemezler.” (sayfa 121-125)

Ankara’da

1921’den beri M. Kemal ile görüşüyoruz. Latife hanım fransızcayı bir Fransız gibi, Paris’in en saf Fransızcası ile konuşuyor. (sayfa 213)

Biz konuşurken M. Kemal geldi. Onunla bir kenara çekildik. Paşa bana Mösyö Lyautey’den bahsediyordu: “Neden daha önce gelmediniz?” diye sordu. O akşam Adana’ya gidecekmiş. (sayfa 221)

Türk-Suriye bölgesinin halkı, Ankara Antlaşması ile, Ankara’nın kendilerini bir bakıma Fransa’ya sattığı kanaati ile kızgınlar. (sayfa 222)

Reformlar

Ismet Paşa, Rabat’ta işittiklerimin taban tabana zıddını söylüyordu:

“Maziyi unutmakla mükellefiz. Bir an bile maziye bakarsak mahv oluruz. Bakışlarımız sadece istikbale yönelmiş olmalıdır.” (sayfa 225)

Ahmet Agayef ile beraber yemek yedik ve konuştuk.

Ağaoğlu şöyle diyordu:

“Sulha kavuştuktan sonra, içte reformlar yapacağız. Kadına hürriyet vereceğiz. Ulema sınıfının baskısından kurtulacağız.” (sayfa 231)

Ikinci Lozan Konferansında

Ikinci Lozan, bir Fransız-Türk düellosu şeklinde göründü. Türk delegelerinin masrafları Türk bütçesine ağır geliyordu.

5 Haziran’da (1923) beşinci defa Lozan’a gittim. Büyük Otel’de Türkler vardı.

Rıza Nur Bey gece on birde bana geldi. Hararetli bir günün çırpınışlarından sonra fikirlerini, şiddetli bir tonla bana anlatıyordu.” (sayfa 252)

Rıza Nur’a Göre Gaulis

Rıza Nur’un Hayat ve Hatıratım adıyla dört cilt halinde yayınlanan hatıralarında, Madam Gaulis’ten, kendisinin söylediğinden biraz farklı olarak bahsedilmektedir. Rıza Nur şöyle diyor:

“Beş altı gündür Lozan havasında yine siyasi boralar, şimşekler, yıldırımlar başlamıştır. Her ağızda: Türkler sulhü imzalamazlarsa harb olacak, devletler ordular gönderecekler… Ismet bu sefer her defakinden daha ziyade telaşta. Yine yemeden içmeden kesildi.

Yine bir takım türediler Lozan’a doldu. Bunlar güya Türk dostlarıdır. Bize behemehal sulh yapmamızı, muahedeyi imzalamamızı, Türklere olan muhabbetleri namına tavsiye ve rica ediyorlar.

Bunlardan biri Madam Gaulis’dir. Yine bu da Nihad Reşad vasıtasıyla geldi. Karı, Ismet’i aldatmaya çalışıyor. Bu Fransız karı benimle de görüştü. Ben de herkesin içinde: “Bize dost iseniz, Fransızların bizim lehimize muahede maddelerini tebdil ettirmeye çalışınız. Başka laf dost ağzına yakışmaz” dedim. Fena bozuldu. Lakırdıyı ibramı bitirdi.

Bu kadın bir iki defa Türkiye’ye geldi idi. Hamdullah Suphi’nin delaleti ile gezmiş, dolaşmıştı. M. Kemal ile de görüşmüştü. Bunları dolaba koyup istediği malumat ve tedkikatı, keza bir çok paralar da almıştı. Bir de güya lehimize bir kitap yazdı. Halbuki gayet iyi zan ve tahmin ediyorum ki, Fransa Hariciye Nezaretinin casuslarındandır.”
(Dr. Rıza Nur, Hayat ve Hatıratım, cild 3, sayfa 1146, Istanbul 1968. 2. baskı, cild 2, sayfa 1004, Frankfurt 1982.)

*

Ismet Paşa Ile Ingilizlerin Pazarlığı

Yine Gaulis’in kitabına dönelim:

“Ingiliz tekliflerini kabul ettirmek için Lord Curzon ve Sir Horace Rumbolt, Ismet Paşa ile pazarlığa oturmuşlar. Pazarlık birkaç gün sürmüş… Ismet Paşa’nın kurmay heyeti ile Ingiliz kurmay heyeti ve bir de Rıza Nur’dan başka bu pazarlığın içyüzünü bilen yok.”

“Ismet Paşa çok sinirli ve heyecanlıydı. Muhakkak Ingilizler büyük şeyler va’d ettiler. Sir William Tyrell: “Biz onlara vazgeçemeyecekleri iki şey vereceğiz. Para ve sulh” diyordu.” (sayfa 260)

“Türklerin verdiği bu tavizler, zaruri ve sıralı mı idi? Bunu tarih söyleyecek… Ismet Paşa’nın o günlerdeki yüz ifadesini hiç unutmayacağım.” (sayfa 261)

Gizli Anlaşma Ve Ingiliz Siyaseti

“Türkler Ingilizlerle anlaştıktan sonra Konferans’ı oluruna bıraktılar. Içerde seçimlerle uğraştılar. Ruslardan da korkuları kalmadığı için komünistleri ezdiler.

Ingilizler, Türklerle Rusları birbirine düşürdüler ve Fransa’nın hakimiyetine son verdiler. Türklerle Mısırlılar ve Hind müslümanları arasına yeni ihtilaf tohumları ektiler. Böylece, eninde sonunda başlarına gelecek olanı elli sene geciktirmiş oldular. Türkler tuzağa düşmüşlerdi.” (sayfa 262)

“Gizli anlaşmanın maddelerini bilmiyorduk. Fakat bazı alametlere göre, Bağdat demiryolu ve Musul meseleleri ele alınmıştı.” (sayfa 263)

Lozan’dan Kimse Memnun Değildi

“Hayır, Mısırlılar bundan tatmin olmamışlardı. Lozan Konferansı’ndan zaten kim memnun kalmıştı ki… Mısırlılar da birçok Hind müslümanları gibi Ankara hükümetini desteklemişlerdi. Onlar ise, her çeşit ihtilal hareketine has, olanca nankörlükle, bu ilk yardımcılarını ekarte ettiler. Ingiliz-Türk zahiri uzlaşmasının faturasını Hind ve Mısır müslümanları ödedi.” (sayfa 264)

Mısırlı Milliyetçiler Ve Netice

“Cenevre civarında bir restoranda toplanan milliyetçiler, şiddetle münakaşa ettiler. Herkes Ankara’yı tenkid ediyordu.

Ben sessizce dinledim. Herkes susunca şöyle dedim:

“Hükmünüzü vuzuh ile veriniz. Ankara’yı, Milli Mücadele’yi inkar mı edeceksiniz?”

Şöyle haykırdılar:

“Bu mümkün mü! Hataları ne olursa olsun, biz onlarsız ne yapabiliriz. Onlar serttir, bazan delidir. Fakat her şeye rağmen onlar bizimdir. Onlarla bizi hiçbir şey ayıramaz.”

Bunlar Lozan’da müşahid olarak bulunuyorlardı ve Mısır’ın en kaliteli münevverleri (aydınları) idiler. Lozan’a katılan delegelerden daha ileri ve sağlam görüşlüydüler. Bunların Ankara’yı kötü niyetle tenkide bile tahammülleri yoktu.” (sayfa 265)

“Konferans sona erdiğinde kimse memnun değildi. Türkler de acayip durumda kaldıklarını anladılar.” (sayfa 267-268)

*

Ikinci Kitap:

*

“La Question Turque”

-Türk Meselesi- Türk tarihinden ve Avrupalıların hatalarından bir sayfa: 1919-1931, ed. Berger-Levrault, 1931, 373 sayfa.

Ismet Paşa Ile

“5 Eylül 1921’de Ismet Paşa’dan uzun ve samimi bir mektup aldım.” (sayfa 165-166)

“Ismet Paşa ile beraber cephede ateş hattını 150 kilometre dolaştım.” (sayfa 237)

“Ismet Paşa: “Mareşal Lyautey neden gelmedi” diye soruyordu.” (sayfa 251)

Mustafa Kemal’e Muhalefet

“Türk muhalefeti, M. Kemal’in şahsına ve doktrinine karşı duyduğu nefrete rağmen, M. Kemal’le birleşmiş, ama daima şöyle demişti: “Zafere kadar! Ondan sonra görürüz!”

Muhalifler onun bir halk hükümeti telakkisini hiç beğenmiyorlardı. Hilafetin ilgasını, kadınların açılıp saçılmasını, yeni kanunları kötü görüyorlardı.” (sayfa 293)

Lozan’daki Acemiler Ve Gizli Anlaşmalar

Kitabın çeşitli yerlerinde ve 294. sayfada:

“Lozan’daki genç Türk diplomatlarının, tecrübesiz oldukları için hemen heyecanlandıkları ve halbuki yaşlı Osmanlı diplomatları olsaydı, büyük Avrupa devletlerinin arasındaki anlaşmazlıklardan istifade ederek, onları birbirlerine düşürecekleri” kayd ediliyor.

295. sayfada ise;

“Lozan konferansı sırasında hususi konuşmalar yapılarak, Türk hükumetinin Ingilizlere gizli bir takım taahhüdlerde bulunduğu” yazılmıştır.

***

Mareşal Lyautey

*

maresal lyautey m. kemal atatürk maresal lyautey berthe gaulis lyautey hilafet lyautey lozan

Mareşal Lyautey

***

Madam Gaulis’in hayatı ve faaliyetleri Mareşal Lyautey’den ayrı olarak teşkil edilemez. Yukarıdan beri eserinden nakiller yaptığımız M. Ertuğrul Düzdağ (Yakın Tarihimizde Gizli Çehreler), Lyautey hakkında şunları yazmaktadır:

“Mareşal Lyautey, bütün ömrünü müslüman ülkelerde işgal ordusunun bir kumandanı olarak geçirmiştir. Islam topraklarını zaptetmiş; müslümanları öldürmüş; onları kendi düşmanlarıyla savaştırmak için, kurbanlık koyunlar gibi Almanların önüne sürmüştür…

Fakat bu adam, kendi milleti için değerli bir devlet adamı, bir kahraman olduğu gibi bizim için de dikkate değer bir düşmandır. Onun hayatı, eserleri ve bilhassa mektupları, dini ve din kardeşleri için, ciddi olarak çalışacak akıllı bir müslüman tarafından muhakkak bilinmeli ve dikkatle okunmalıdır.

Işte yakın tarihimizde müslümanlara faydalı olmak niyeti ile yapılan; fakat bilgisizlik ve seviyesizlik yüzünden daima müslümanların aleyhine sonuç veren faaaliyetlerin sırrı buradadır: Dostu da düşmanı da tanımamak; bunun lüzumunu anlamamak; kısacası tenbellik ve dini de dünyayı da bilmeden kalkıştığı için, dünyevi şartlara riayet etmeden, cahilane işler yapmak!…”

Işte bu adama M. Kemal, 23 Aralık 1921’de aşağıya aldığımız şu mektubu yazmıştır:

m. kemal atatürk fransiz ajani, atatürk fransiz casus atatürk ajan lyautey atatürkün mektubu atatürk general lyautey

M. Kemal Atatürk’ün, Mareşal Lyautey’e yazdığı 23 Aralık 1921 tarihli mektup…

***

“Sayın Mareşal,

Madame Berthe Geroges-Gaulis, ricam üzerine, bu birkaç satır yazının size ulaştırılmasını kabul etmekle, şimdiye kadar gösterdiği sayısız dostluk delillerine yeni bir tanesini ilave etmek nezaketinde bulundu.

Istiklalimiz için giriştiğimiz savaşta bize karşı göstermek lutfunda bulunduğunuz sempatiden dolayı en derin minnet hislerimi ifade etmek için işte bu fırsattan faydalanıyorum.

Fransa, kendisinden umduklarımızda bizi hayal kırıklığına uğratmadı ve en yetkili şeflerinin muhabbet sözleriyle yaşadığımız o müşkül anlarda bizi teselli etmeyi, maneviyatımızı yükseltmeyi bildi. Fransa’nın yüksek menfaatlerini ve Akdeniz’de işgal ettiği hususi mevkii idrak etmek basiretini gösteren ve Fransa’nın Yakın Şark’ta, ananelere dayanan politikasını devam ettirmeye taraftar olan kimseler arasında Ekselansınız birinci planda yer almış ve hiç şüphesiz ki, yüksek müdahaleniz, terazinin bizden yana meyletmesine amil olmuştur.

Her iki tarafın karşılıklı olarak sarfettiği gayretlerin Ankara Andlaşmasının akdi suretiyle meyvelerini vermiş olduğunu görmekle bahtiyarız. Ve iki millet arasında en geniş anlayış ve samimiyetle yeniden kurulan yüzlerce yıllık maziye sahip dostluk münasebetleri üzerine, en mutlu tesirleri yaratmaktan geri kalmıyacak olan bu vesikaya büyük ümitler bağlamaktayız.

Yüksek değerini takdir ettiğimiz bu kıymetli sempatiyi, Sayın Mareşal, bizden esirgememekte devam edeceğinizi ümit ederim. En derin hürmetlerimin kabulünü rica ederim, Sayın Mareşal.

M. Kemal” (sayfa 654, 655)

***

Bu arada, hani biz Kurtuluş Savaşı’nda “7 düvele” karşı savaşmıştık? Işte M. Kemal’in mektubunda da görüldüğü gibi, Fransızlar bize yardım etmişler. Bu konuda geniş malumat edinmek isteyenlere şu konumuzu tavsiye ederiz:

http://atomic-temporary-34931856.wpcomstaging.com/2012/10/17/milli-mucadelede-sadece-yunanlilara-karsi-savastik-5-bolum/

***

Daha önce M. Kemal’in Ingiliz Istihbaratı ile gizli ilişkisini deşifre etmiştik:

http://atomic-temporary-34931856.wpcomstaging.com/2012/12/10/m-kemal-ataturkun-ingiliz-istihbarati-ile-gizli-iliskisi-desifre-oldu/

 

**********

 

Kadir Çandarlıoğlu

 

**********

 

Alıntılarda şu şekilde kaynak belirtiniz:

www.belgelerlegercektarih.com

*

4 responses to “M. Kemal Atatürk’ün Fransız Ajanlarıyla ilişkisi Deşifre oldu!”

  1. ömer Avatar
    ömer

    hassssss………….

  2. tolga Avatar
    tolga

    büyük adamlar büyük dostlar ve büyük düşmanlara sahiptirler
    bknz: r. tayyip erdoğan- f. gülen eskiden dostlardı şimdi düşmanlar 🙂

  3. mücahit Avatar

    ömer isminden utan Allah a itaat et Allah düşmanlarına değil ,gözünü aç kendine gel!

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Blog at WordPress.com.