Venizelos M. Kemal Atatürk’ü neden Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterdi?
*
Venizelos ve M. Kemal…
***
15 Mayıs 1919 günü Izmir’i işgal eden ve oradan yakıp yıkarak Anadolu içerlerine kadar gelen Yunan Ordusu’nun, daha doğrusu câni sürüsünün Başbakanı Elefterios Venizelos 12 Ocak 1934’te yazdığı bir mektupla M. Kemal’i Nobel Barış Ödülü’ne aday göstermiştir.
Venizelos bu mektubunda Osmanlı Devleti’nin yaklaşık 7 asırdır Yakın Doğu ve Orta Avrupa’da kan döktüğünü, ancak M. Kemal’in 1923 yılında kurduğu laik, modern Türkiye Cumhuriyeti’yle bu duruma son verdiğini, eski topraklarını terk ederek milli sınırları ile iktifa ettiğini belirtiyor ve bu “katkılarından” dolayı onu Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterdiğini ilan ediyor. Anlaşılan Venizelos; Osmanlı’yı yıkan, Hilafeti kaldıran ve dini yok edip laikliği getiren M. Kemal’e bir “ödül” verme ihtiyacı duyuyor. Adeta sevincinden göbek atıyor.
*
Venizelos’un Nobel Ödülü Komitesi Başkanlığına Fransızca gönderdiği mektubun birinci sayfası…
***
Işte Anadolu’yu yakıp yıkan ve insanımızı doğrayan câni sürüsünün Başbakanı Venizelos’un Nobel Ödülü Komitesi Başkanlığına gönderdiği o mektup:
“Bay Başkan
Yedi asra yakın bir süre zarfında Yakın Doğu ve Orta Avrupa’nın büyük bir kısmı kanlı mücadelelere sahne olmuştur. Osmanlı Imparatorluğu ve sultanların mutlakıyetçi idareleri bunun başlıca amili idi. Hristiyan milletlerin Imparatorluğa bağlanmaları ve bundan mütevellit Salibin Hilâle karşı yaptığı kaçınılmaz mücadeleler, kurtulma emeli ile bu milletlerce yapılan isyanlar, Osmanlı Imparatorluğu sultanların idaresinde kaldığı sürece devamlı tehlike kaynağı teşkil eden bir durum husule getiriyordu.
M. Kemal Paşa’nın muhasımlarına karşı yaptığı milli harekâtın galibiyetle sonuçlanmasını müteakip 1923 yılında Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması, bu istikrarsız duruma son verdi. Bir milletin hayatında bu kadar kısa bir süre içinde böylesine köklü bir değişme nadir vuku bulmuştur. Teokratik bir rejim içinde yaşayan, din ile hukuk kavramlarının birbirine karıştığı çökme yolundaki bir imparatorluğun yerini güç ve hayat dolu modern ve milli bir devlet almıştır.
*
Venizelos’un Nobel Ödülü Komitesi Başkanlığına Fransızca gönderdiği mektubun ikinci sayfası…
***
Büyük devrimci M. Kemal Paşa’nın başlattığı hızla, mutlakıyetçi sultanlar rejimi yıkılmış ve gerçekten laik bir devlet kurulmuştur. Millet tümüyle çağdaş uygarlıkların önünde yer almak için şevk ile ilerleme yolunda bir atılım yapmıştır. Barışı takviye hareketi yeni ve seçkin Türk devletine bugünkü görüntüsünü veren tüm iç reform hareketleriyle birlikte yürümüştür. Türkiye yabancı unsurlarla meskûn vilâyetlerini terk etmek hususunda tereddüt etmemiş ve antlaşmalarda belirtildiği üzere kendi milli sınırları ile samimi şekilde iktifa ederek Yakın Doğu’da barışın gerçek bir savunucusu olmuştur.
Kanlı mücadeleler nedeni ile uzun yıllar Türkiye ile düşman durumunda kalan biz Yunanlılar, Osmanlı Imparatorluğu’nun yerini alan bu ülkede vuku bulan bu köklü değişikliğin etkilerini duyan ilk kimseler olduk. Anadolu faciasının hemen akabinde kendini yenileyen Türkiye’ye bir anlaşma fırsatı görerek elimizi uzattık. O, bu uzanan eli samimiyetle kabul etti. Ciddi anlaşmazlıklarla ayrılmış olan milletlerle samimi bir barış örneği veren bu yakınlaşmadan sadece, iki ülke için olduğu kadar Yakın Doğu barışı için de yararlı sonuçlar doğmuştur. Barışın medyun olduğu bu kıymetli katkının sahibi kişi Türkiye Cumhurbaşkanı M. Kemal Paşa’dır.
Bu nedenle 1930 yılında Yunan Hükümet Başkanı sıfatı ile ben Türk-Yunan Paktı’nın imzası ile Yakın Doğu’da barışa doğru yeni bir devir başlarken, M. Kemal Paşa’yı Yüksek Nobel Barış Ödülü için aday göstermekle şeref kazanırım.
*
Venizelos’un Nobel Ödülü Komitesi Başkanlığına Fransızca gönderdiği mektubun üçüncü ve son sayfası…
***
Ihtiramatı faikamın kabulünü rica ederim, Bay Başkan.
E.K. Venizelos”
***
Eğer bazıları bu durumu içine sindirebiliyorsa ve meseleyi hala anlayamamışsa diyecek bir şey yok.
.
KAYNAK:
Mektup için bakınız; Atatürk’ün Milli Dış Politikası (Cumhuriyet Dönemine Ait 100 Belge) 1923-1938, cild 2, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara 1981, sayfa 241-243.
.
**********
.
Kadir Çandarlıoğlu
.
**********
.
Alıntılarda şu şekilde kaynak belirtiniz:
*
Bir Cevap Yazın