Ahmet Hakan’a Cevap 2
*
Atatürkçü Ahmet Hakan…
***
Ahmet Hakan dünkü köşesinde M. Kemal’e “sarhoş” dendiğinden yakındı. Şöyle diyor monşerimiz:
“Vatanı sattı diyemedikleri için, Bindi gitti İngiliz’in gemisine diyemedikleri için, Mandacılık yaptı diyemedikleri için, Hainlik etti diyemedikleri için, Sarhoş diyorlar, diyebiliyorlar Atatürk’e.”
Yani her kemalist gibi o da Sultan Vahideddin’i ima ediyor. Kısaca maddelersek;
– Vatanı sattı
– Bindi gitti İngiliz’in gemisine
– Mandacılık yaptı
– Hainlik etti
Bütün bu maddelere aşağıda cevap vereceğiz, ancak evvela şu sarhoşluk meselesini açıklığa kavuşturalım.
Ah Ahmet Hakan vah Ahmet Hakan… Hala M. Kemal hakkındaki tenkidlerin “sarhoş”luktan ibaret olduğunu zannediyor… Fakat fena halde yanılıyor.
Zira sıradan bir insanın evinde içip sarhoş olması bizi pek alakadar etmez. Onun için dua ederiz, Kur’an-ı Kerim’deki “iyiliği emredip kötülüklerden sakındırın”(Al-i Imran Suresi 104) emri icabı tatlı dille kendisine alkolün zararlarını anlatıp sarhoş eden bu meretten kurtarmaya çalışırız. Başka ne yapabiliriz ki? Uzun süre çalıştığı yerin Genel Yayın Yönetmenliğini yapan Ertuğrul Özkök, Ahmet Hakan’ın “iyi bir şarapçı” olduğunu yazmıştı… Bugüne kadar Ahmet Hakan’a bu hususta bir şey dedik mi? Ama bir insan devletin başındaysa onun içmesine ve sarhoş olmasına asla müsamaha gösteremeyiz. Nitekim ilk Müslüman Türk devleti olan Karahanlılar devrinde Karahanlı Uygur Türklerinden Yusuf Has Hacip tarafından kaleme alınmış olan “Kutadgu Bilig”in “Beyliğe Layık Bir Beyin Nasıl Olması Lazım Geldiğini Söyler” başlıklı 28. bâbında yer alan şu beyitler bize bu hususta öğüt verir:
“2091 – Bey içki içmemeli ve fesatlık yapmamalıdır; bu iki hareket yüzünden, sonunda ikbal elden gider.
2092 – Dünya beyleri şarabın tadına alışırlarsa, memleketin ve halkın bundan çekeceği zahmet çok acı olur.
2093 – Dünyaya sahip olan vaktini kumara verirse, memleketin bozar ve kendisi de muhtaç duruma düşer.
2094 – Devlet işleri ihmal edilir ve vaktında yapılmazsa, arkasından avcı kuşla takip etsen bile, bir daha ele geçmez.
2095 – Bilgi veren ve bilgisizi yererek, içkiden men eden insan ne der, dinle.
2096 – Ey içki düşkünü, boğazının esiri, içki içme; içki içersen, sana fakirlik yolu açıldı demektir.
2097 – Avam içkiye müptelâ oldu, malı rüzgâr gibi uçtu; bey içkiye müptelâ olursa, memleketi nasıl durur.
2098 – Bu içki ve meyhaneci düşmandır, insanın parasını alır; içki içen hırçın ve kavgacı olur.
2099 – Insan sarhoş olursa, deli olur ve aklını kaybeder; deli hiç doğru iş yapar mı?
2100 – Takva sahibi insan ne der, dinle; ey boğazının kulu, bu söze göre hareket et.
2101 – Yapılacak nice işler içki yüzünden yapılamaz; yapılmaması gereken nice işler de sarhoşken yapılır.
2102 – Nice uygunsuz işler içki yüzünden işlenir; nice iyi işler sarhoşluk yüzünden geri kalır.
2103 – Bey içki içer ve oyunla vakit geçirirse, memleket işini düşünmeğe ne zaman fırsat bulur.
2104 – Nerede fesat olursa, oradan saadet kaçar, gider; fesat, şüphesiz, her yerde daima beyliğe halel getirir.
2105 – Saadet ve ikbal temizdir, her yerde temizlik arar; bu saadet durudur ve ancak saf olanı destekler.
2106 – Bey içkiye müptelâ, müfsit ve kaba olursa, onun bütün halkı da ayyaş olur.”
***
Bizim bir Türk olarak Yusuf Has Hacip‘in Türk beyleri yani devlet başkanları için yazdıklarına uyulması gerektiğini ifade etmemiz Ahmet Hakan’ı niçin rahatsız ediyor? Ahmet Hakan Türk değil mi?
Ahmet Hakan bütün kemalistler gibi, “Atatürk içiyorsa size ne” demek istiyor herhalde. Haklılar, yukarıda da ifade ettiğimiz gibi bu bizi alakadar etmiyor. Zaten biz onun evinde içmesine bir şey demedik. Bizim itirazımız, topluma “örnek” olarak gösterilen bir insanın herkesin içinde açıkça içmesi ve başkalarına üstelik çocuklara da içirmesinedir.[1] Yani kötü örnek olmasınadır. Bu bir. Ikincisi ise bu kadar içen birisinin Devleti idare etmesinedir.
*
Böyle örnek olunur mu?..
***
Nisa Suresi’nin 43’üncü ayetinde “Sarhoş iken ne söylediğinizi bilinceye kadar namaza yaklaşmayın.” buyuruluyor.[2]
Allah Teala, sarhoş bir insanın ibadet etmesine bile müsaade etmiyor, onu huzuruna kabul etmiyor. “Allah ile arasında” olan ve “başkasını bağlamayan” bir meselede dahi bir sarhoşa ibadet izni verilmezken, kendi meselesi olmaktan çıkmış ve bütün bir milleti alakadar eden meselelerde bir sarhoşa yetki verilebilir mi? Bir milletin kaderi, çok içen birine, yani kısaca bir sarhoşa teslim edilebilir mi?
Edilirse, işte bir şapka uğruna kelleler gider…[3]
Edilirse, mecliste milletvekilleri vurulur…[4]
Edilirse, Aristo’nun Ali Baba olduğunu iddia eden Güneş Dil Teorisi gibi hurafeler uydurulur.[5]
Edilirse, yabancı bir elçinin kızı taciz edilir…[6]
Edilirse, 1000 yıllık yazımız yani tarihimiz, kültürümüz, medeniyetimiz çöpe atılır.
Edilirse, Ingiliz elçisine “Türkiye’ye reis olun” teklifi yapılır.[7]
Edilirse, Irak sınırının “düzlük” değil de “dağlık” araziden geçen, dolayısıyla Türkiye’nin güvenliğini tehdit eden Türkiye-Irak sınırı çizilir.
Edilirse, okullarda din dersleri kaldırılır ve böylece toplum, içinden çıkılmaz bir manevi boşluğa itilir ve kendi çıkarlarını toplumun çıkarları üzerinde gören ehil olmayan yöneticiler başa gelir.[8]
Bu listeyi uzatmak mümkün olsa da buna gerek duymuyoruz, fakat şu kadarını söyleyelim ki, M. Kemal’i “Foks isimli köpeği” bile ısırmış.[9] Peki neden? Kamçıyla dövdüğü için… Aklı başında bir insan bir köpeğe veya herhangi bir hayvana vurur mu? Ama kusura bakmayın, şapka uğruna “insan asan” birinden her şey beklenir.
Bazıları “Atatürk sarhoş olmazdı” diyor. Allah Allah… Halbuki M. Kemal’in arkadaşları onun sarhoş olduğunu yazar.
M. Kemal’in çok itimat ettiği generallerden Fahrettin Altay, Fresko gazinosuna baloya gittiklerini ve M. Kemal’in orada sarhoş olduğunu açıkça yazar. Buyrun, balodan eve dönüşü kendisinden dinleyelim:
“Sabah yaklaştı herkes birer birer çekilmeye başladı. Saat 4’e doğru artık gidelim diyerek birlikte çıktık. Otomobilde (M. Kemal) beni yanına aldı, hareket edince başını göğsüme dayayarak daldı. Göğsümde perişan halde saçılan o sırma saçları en büyük heyecanı kalbimde yaratıyor, öpüyor ve kokluyordum.”[10]
M. Kemal’e her fırsatta minnet borcunu ifade eden Ismet Inönü dahi bundan muzdarip olarak “Bu memleket daha ne kadar bir sarhoş masasından idare edilecek?” diye isyan etmişti…
M. Kemal ile Inönü arasındaki bir gerginlik bir akşam Çankaya’da son haddini buldu. Bu olay bir bira fabrikasını ilgilendiren ekonomik bir meseleden çıkmıştı. lnönü, sinirlerine hakim olamayarak, “Bu memleket daha ne kadar bir sarhoş masasından idare edilecek?” diye parlamış.
M. Kemal ise bunu inkar etmemiş ve sakin sakin, “Seni bu mevkiye getirenin de bir sarhoş olduğunu unutuyorsun galiba” demiştir.[11]
*
Kemalist rejim insanları alkole teşvik etmişti: “Şarap sıhhat ve kuvvet verir.”
Sanki portakal suyu satıyorlar…
***
Gelelim yukarıda cevaplayacağımızı söylediğimiz iddialara…
Ahmet Hakan “Vatanı satmak”tan bahsetmiş… Yani kemalistlerin çoktan çürümüş olan yalanını tekrarlayarak Sultan Vahideddin’e dokundurmaya çalışıyor… Halbuki Sultan Vahideddin vefat ederken ilaç alacak parası dahi yoktu. Vatan bu kadar ucuz muydu? Buna mukabil M. Kemal Türkiye’nin en zenginlerinden biri olarak hayata gözlerini yummuştur.[12]
Ahmet Hakan Sultan Vahideddin’i kastederek “Ingiliz gemisine bindi” diyor.
Sultan Vahideddin ülkesini Ingilize teslim etmedi, hazineyi kaçırmadı, M. Kemal gibi “Ingiliz Valisi” olmak için Ingiliz makamlarına müracaat etmedi.[13]
Onu Ingiliz gemisine binmeye mecbur edenler utansın… Filistin cephesinden kaçarak Birinci Dünya Savaşı’nın kaybedilmesine sebep olanlar utansın. Senin adamın Filistin cephesinden kaçacak[14], pardon “geri çekilecek”, Sultan Vahideddin’e “derhal ingilizler ile barış yap” diye telgraf çekecek, bunun için de kendi arkadaşlarını tavsiye edecek, ülkemizin işgaline sebep olan Mondros’un imzacısı Rauf Beyi de Ankara’da Başbakan yapacak[15], sonra da sen kalkıp “işgal altındaki” Padişahı ingiliz gemisine binmekle suçlayacaksın. Bu olmaz.
Ayrıca kimseye zararı dokunmadan ingiliz gemisine binip gitmek, Ingiliz ve yahudi şapkasını Türk milletine zorla giydirmekten daha şereflidir.
Ahmet Hakan “mandacılık”tan bahsediyor… Kim mandacıydı? Sivas Kongresi’nde “Amerikan mandası” talep edilmedi mi? Üstelik bunun için ABD’ye M. Kemal imzalı bir mektup gönderilmedi mi? Ahmet Hakan bunları nasıl bilmez? Ayrıca Rauf Bey’in Kazım Karabekir Paşa’ya gönderdiği bir mektupta M. Kemal’in “Allah belasını versin, şu Amerikalılar manda mıdır nedir, bir an önce kabul etseler de memleket de bu herc ü mercten kurtulsa.” dediği yazar.[16] Madem mandacılık kötü bir şeydir, o halde neden mandacı ve Ingiliz Muhipler Cemiyeti kurucularından olan Abdullah Cevdet Bey M. Kemal nezdinde “makbul” oldu? Çünkü dinsizliği savunuyordu.[17] Mesele bu. Ey Ahmet Hakan! Hadi, Ingiliz mandacısı ve Ingiliz Muhipler Cemiyeti’nin kurucularından Abdullah Cevdet’i huzuruna kabul eden ve tercüme ettiği dinsiz Jean Meslier’in “Sağduyu, Tanrısızlığın Ilmihali” isimli kitabını “Devlet Matbaası”nda bastıran M. Kemal’e de bir çift laf et de görelim samimiyetini…
*
ABD’ye gönderilen M. Kemal Paşa imzalı “manda” teklifi…
***
Ahmet Hakan “hainlikten” de bahsetmiş… Bu kendi ifadesiyle “dümbeleklik”ten başka bir şey değildir.
Mısır, Sudan ve Kıbrıs’ı, Adaları ve Batı Trakya’yı Lozan’da bırakan kim? Batum’u ruslara satan kim?[18] Azerbaycan’ı bolşeviklere teklif eden kim? Ingilizlerin arzu ettikleri sistemi kuran kim?[19]
Kemalistler hep böyledir, kendilerini tenkid edenlere ya “deli” derler, ya da “hain”… Buna günümüzden somut (muşahhas) bir misal vereyim. 2013 yılında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun en küçük kardeşi Celal Bey’in Izmir’de bekçilik yaptığı ortaya çıkınca, Kemal bey şöyle demişti:
“Kardeşim evinin ekmeğini alın teriyle kazanan bir emekçidir. Ekmeğini, aşını alın teriyle kazanan başı dik, onurlu milyonlarca emekçi gibi inşaatta çalışan kardeşime de, kolaylıklar, sağlık ve huzur diliyor, alnından öpüyorum.”
Fakat bugün CHP’nin yolsuzluklarını ve FETÖ ile ilişkisini deşifre eden Celal Bey’e yapılanlara bir bakın. Utanmadan şimdi de ona “satılmış” yani hain ve “deli” diyorlar. Işte kemalistler böyledir. Böylelerinin, Osmanlı Devleti’ne ve padişahlarına iftira atmasında şaşılacak bir şey yok doğrusu. Tam tersine, eğer methetselerdi, işte o zaman Osmanlı’dan şüphe ederdim.
Osmanlı tarihçisi Ilber Ortaylı’ya rica ediyorum, Ahmet Hakan’a şöyle bir ağız dolusu; “cahil” der misiniz?
.
KAYNAKLAR:
.
[1] M. Kemal’in çocuklara içki içirdiğine dair bakınız;
http://belgelerlegercektarih.com/2013/06/15/alkolun-zararlari/
[2] Nisa suresinde geçen bu ayetin meali:
“43 – Ey iman edenler! Sarhoş iken ne söylediğinizi bilinceye kadar namaza yaklaşmayın. Cünüb iken de yolcu olanlar müstesna gusül edinceye kadar namaza yaklaşmayın. Eğer hasta olur, veya yolculukta bulunursanız veyahut biriniz abdest bozmaktan gelince veya cinsî münasebette bulunup, su da bulamazsanız o zaman tertemiz bir toprak ile teyemmüm edin. Niyetle yüzlerinize ve ellerinize sürün. Şüphesiz ki Allah çok affedicidir, çok bağışlayıcıdır.” (Elmalılı Meali)
[3] Şapka zulmüyle alakalı yazılar için bakınız;
http://belgelerlegercektarih.com/2015/04/26/kemalist-rejimin-sapka-yuzunden-idam-ettigi-salci-baci/
http://belgelerlegercektarih.com/2012/10/28/sarigini-cikarmadi-istiklal-mahkemesine-sevk-edildi/
http://belgelerlegercektarih.com/2016/04/10/sapka-yuzunden-hic-kimse-asilmadi-mi/
[4] M. Kemal’in adamları mecliste cinayet işledi:
http://belgelerlegercektarih.com/2012/05/25/m-kemalin-adamlari-mecliste-cinayet-isledi/
[5] M. Kemal’in kabul ettiği Güneş Dil Teorisi’nin hurafeleriyle gülmek isteyenler için de bir makalemiz var;
[6] M. Kemal’in Fransız elçisinin kızını taciz ettiğine dair tafsilat için bakınız;
[7] M. Kemal’in Ingiliz elçisini Türkiye’ye Reis yapmak istediğine dair tafsilat için bakınız;
[8] M. Kemal din derslerini yasakladı:
[9] M. Kemal’in hayvan “sevgisi” için bakınız;
http://belgelerlegercektarih.com/2012/12/22/ataturkun-hayvan-sevgisi/
[10] Fahrettin Altay, 10 Yıl Savaş Ve Sonrası, Eylem Yayınları, Ankara 2008, sayfa 410.
[11] Abdi Ipekçi, Inönü Atatürk’ü Anlatıyor, Dünya Kitapları, (Dağıtım: Doğan Gazetecilik A.Ş. Yani Ahmet Hakan’ın patronu), Genişletilmiş Birinci Basım, Istanbul 2004, sayfa 44.
[12] M. Kemal’in serveti hakkında tafsilat için bakınız;
http://belgelerlegercektarih.com/2012/07/03/m-kemal-ataturkun-mal-varligi-serveti-genis-kapsamli/
[13] Kimin “Ingiliz Valisi” olmayı kabul ettiğini merak edenler aşağıdaki linki tıklayıp meraklarını giderebilirler;
http://belgelerlegercektarih.com/2012/06/22/turk-tarih-kurumu-m-kemal-ingiliz-valisi-olmak-istedi/
[14] M. Kemal’in Filistin cephesinden kaçması, pardon “geri çekilmesi” hakkında malumat için bakınız;
http://belgelerlegercektarih.com/2012/05/30/filistin-cephesindeki-hain-m-kemal-ataturk-mu/
[15] Mondros Mütarekenamesi’nin öncesi ve sonrası hakkında tafsilat için bakınız;
[16] Kazım Karabekir, Paşaların Hesaplaşması, (Yayına Hazırlayan: Prof. Dr. Faruk Özerengin), 3. Baskı, Emre Yayınları, Istanbul 1995, sayfa 323.
[17] Abdullah Cevdet’in Ingiliz Muhipler Cemiyeti’nin kuruluşunda oynadığı role ve Ingiliz manda ve himayesinin gerekliliğinden bahsettiğine dair kaynaklar için bakınız;
http://belgelerlegercektarih.com/2013/06/18/ingiliz-muhipler-cemiyetine-uye-olan-hocalar-hain-miydi/
[18] Lozan’da peşkeş çekilenler hakkında bakınız;
http://belgelerlegercektarih.com/2012/07/30/lozanda-ruhumuzu-sattilar/
http://belgelerlegercektarih.com/2012/05/09/lozan-andlasmasinin-58-maddesi-tam-bir-rezalet/
http://belgelerlegercektarih.com/2013/01/05/lozan-anlasmasinin-tenkidi/
[19] M. Kemal Azerbaycan’ı bolşeviklere teklif etti:
Hain var mı? Varsa kimin hain olduğuna dair bir fikir vermesi bakımından iki makale tavsiye ediyorum:
http://belgelerlegercektarih.com/2014/05/23/hain-kim-sultan-vahdettin-mi-yoksa-m-kemal-mi/
http://belgelerlegercektarih.com/2015/06/27/kim-ingiliz-ajani-kim-hain/
.
**********
.
Kadir Çandarlıoğlu
.
**********
.
Alıntılarda şu şekilde kaynak belirtiniz:
*
Güzel yazı tebrik ederim
Geri bildirim:Ahmet Hakan’a Cevap 5 | Belgelerle Gerçek Tarih