M. Kemal Atatürk dini ve hocaları kullanarak halkı aldattı!..
*
Vatanın kurtuluşundaki iki asli müessir: Sarık ve Silah…
***
Daha evvel neşrettiğimiz birkaç yazıda M. Kemal’in halkı peşinden sürükleyebilmek için dini ve hocaları nasıl kullandığını belgeleriyle ortaya koymuştuk.[1] Bunlara ilave olarak Milli Mücadele’nin sarıklı kahramanlarından Şükrü Hoca’nın (Çelikalay) hatıralarında anlattığı bir vak’ayı nakledelim:
“23 Nisan’da (1920) toplanarak dualar ve senalarla Meclis’i açtık. Fakat Ankaralılar bize kongreci diyor, tamamiyle ısınamıyorlardı. M. Kemal yanıma geldi:
– Haydi hocam dedi, Afyon’da yaptığın gibi burada da halkı irşad et. Maksadımız memleketi, din ve şeriatı kurtarmak olduğunu onlara anlat. Davamızın samimi ve kudsi olduğuna inansınlar, itimat etsinler.
– Mutmain olunuz paşam, Ankaralılar bizim memleket ve dini müdafaa hususundaki samimiyetimize inanınca bize müzaheret edeceklerdir. Düşmanlar çok fena propaganda yapmışlar, bizi dine düşman göstermişler. Din müesseselerini yıkacağımızı, mekteplerden din derslerini kaldıracağımızı, ulemanın sarıklarını başlarına dolayacağımızı söylemişler.
– Ne münasebet hocam, biz buraya memleket ve dinin müdafaası için geldik.
– Öyledir paşam ama halkı inandırmak lazım.
– Bunu sizden rica ederim hocam. Ev ev, dükkan dükkan, cami cami dolaşarak halka bunu anlatmaya himmet ediniz.
Evvela Zincirli Camii’nde, sonra da Hacı Bayram’da halkı toplayıp davamızı anlattım. (…) Birkaç gün sonra paşaya tebşir ettim:
– Paşam, müsterih olabilirsiniz, Ankara halkı bizimle beraberdir.”[2]
Peki M. Kemal ipleri eline alınca yukarıda sayılanları yapmadı mı?
Dini müesseseleri yıkmadı mı? Hilafeti ve Şeriat’ı kaldırmadı mı? Din derslerini yasaklamadı mı? Ulemanın sarıklarını başlarına dolamadı mı? Hepsini yaptı.[3] Kısacası halkı da hocaları da aldattı. Nitekim bunu Nutuk’ta da itiraf etti.
1927 senesinde Meclis’te okuduğu ve ardından kitaplaştırdığı “Nutuk”unda, Halife ve Padişaha isyan ettiğini, milleti ve orduyu da isyan ettirdiğini şöyle itiraf etmişti:
“Osmanlı Hükümetine, Osmanlı padişahına ve müslümanların halifesine isyan etmek ve bütün milleti ve orduyu isyan ettirmek lâzım geliyordu.”[4]
Daha açık bir ifadesiyle:
“Hakikat, Osmanlı saltanatının ve hilafetin münkariz ve mülga olduğunu düşünerek yeni esaslara müstenit, yeni bir devlet kurmaktan ibaret idi. Fakat vaziyeti olduğu gibi telaffuz etmek, maksadın büsbütün ziyaını mucibolabilirdi (kaybedilmesine yol açabilirdi).”[5]
Yani halkı ve hocaları aldattı!.. Gerçek niyetini gizleyerek Hilafet ve şeriatı kurtaracağını vaat etti. Ancak hedefine ulaşınca hepsini kaldırdı.
*
[5] no’lu dipnot ile alakalı… Nutuk’un ilgili sayfası…
***
Hatta Milli Mücadele’den sonra da kendi tabiriyle “tavizler” vermişti.
Mesela 20 Nisan 1924 tarih ve 491 numaralı Teşkilâtı Esasiye Kanunu’nun 2’inci maddesine, “Türkiye Devleti’nin Dini Islamdır” yazılmasına karşı çık(a)mamış, ancak 1927 yılında yazdığı Nutuk’ta bu ve benzer maddelerle ilgili şunları söylemiştir (sadeleştirildi) :
“Cumhuriyetin ilanından sonra da, yeni Teşkilât-ı Esasiye Kanunu yapılırken, laik devlet deyiminden dinsizlik anlamı çıkarmak eğiliminde olanlara ve bundan yararlanmak isteyenlere fırsat vermemek için, kanunun ikinci maddesini (Türkiye Devleti’nin dini, Islam dinidir) anlamsız kılan bir deyimin sokulmasına göz yumulmuştur. Kanunun gerek 2′nci ve gerek 26′ncı maddelerinde fazladan yer alan, yeni Türkiye Devleti’nin ve Cumhuriyet rejimimizin çağdaş karakteriyle bağdaşmayan deyimler, inkılap ve Cumhuriyet’in ogün için sakıncalı görmediği tavizlerdir. Millet, bu fazlalıkları, Teşkilât-ı Esasiye Kanunu’muzdan ilk fırsatta kaldırmalıdır!”[6]
*
[6] no’lu dipnot ile alakalı… Nutuk’un ilgili sayfası…
***
Türk Tarih Kurumu eski Başkanı Prof. Dr. Metin Hülagü, M. Kemal’in Islamlık politikasının Milli Mücadele dönemine “münhasır kaldığını” ve kendisinden “faydalanmak” maksadıyla böyle bir politikaya başvurduğunu belirtmektedir.[7]
Aynı şekilde Prof. Dr. Mehmet Ö. Alkan da M. Kemal’in Milli Mücadele döneminde dinden faydalandığını, hatta toplumun dini hassasiyetini dikkate alarak Milli Mücadele’ye kadar “M. Kemal” olarak kullandığı ismini Milli Mücadele’yle birlikte “Mustafa” Kemal olarak kullanmaya başladığını ve fakat Milli Mücadele’den sonra “Mustafa” ismini tamamen attığını ifade eder.[8]
Yazıyı Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimizin bir Hadis-i şerifi ile noktalayalım:
“Bizi aldatan bizden değildir.”[9]
.
**********
.
KAYNAKLAR:
.
[1] M. Kemal Atatürk tarafından aldatılan din adamlarının Kurtuluş Savaşı’ndaki rolü için bakınız;
M. Kemal Atatürk’ün ne zaman Islami söylemlere başvurduğu hakkında bir Analiz;
[2] Şükrü Çelikalay, Milli Savaş Tarihinden Bir Sahife, Sinan Matbaası, Istanbul 1950, sayfa 4, 5.
Nakleden; Prof. Dr. Ismail Kara, Cumhuriyet Türkiyesi’nde Bir Mesele Olarak Islam, cild 2, Dergah Yayınları, Istanbul 2016, sayfa 25, dipnot 14.
[3] Kaynaklar için bakınız;
[4] M. Kemal Atatürk, Nutuk, Türk Devrim Tarihi Enstitüsü, 9. Baskı, Milli Eğitim Basımevi, Istanbul 1970, cild 1, sayfa 14.
[5] M. Kemal Atatürk, Nutuk, Türk Devrim Tarihi Enstitüsü, 9. Baskı, Milli Eğitim Basımevi, Istanbul 1969, cild 2, sayfa 437.
[6] M. Kemal Atatürk, Nutuk, Türk Devrim Tarihi Enstitüsü, 9. Baskı, Milli Eğitim Basımevi, Istanbul 1969, cild 2, sayfa 717.
[7] Kaynak için bakınız;
http://belgelerlegercektarih.net/m-kemal-ataturkun-milli-mucadele-donemi-islamcilik-politikasi/
[8] Kaynak için bakınız;
https://belgelerlegercektarih.wordpress.com/2012/06/07/tarihci-mehmet-o-alkan-ataturk-dini-kullandi/
[9] Müslim, Îmân 164.
.
**********
.
Kadir Çandarlıoğlu
.
**********
.
Alıntılarda şu şekilde kaynak belirtiniz:
*
Bir Cevap Yazın