M. Kemal Atatürk’ün Nutuk’unda Hatalar, Eklemeler, Çıkarmalar!

Published by

on

M. Kemal Atatürk’ün Nutuk’unda Hatalar, Eklemeler, Çıkarmalar!

*

Bu çalışmada kullandığımız Nutuk;
Yapı Kredi Yayınları, Istanbul 2017.

***

Malum olduğu üzere M. Kemal, 1926 senesinde Izmir’de kendisine karşı planlanan bir suikast bahanesiyle bütün muhaliflerini saf dışı ettikten sonra Milli Mücadele’ye katılmak üzere Samsun’a çıktığı 19 Mayıs 1919 tarihinden 1927 senesine kadar olan askeri ve siyasi faaliyetlerini Nutuk adlı kitabında yazdı.

Ilk olarak tek, daha sonraki yıllarda ise 3 cild halinde yayınlanan Nutuk’un ilk iki cildi metin, üçüncü cildi ise “Vesikalar” yani “Belgeler” kısmından oluşur.

Daha sonraki yıllarda yayınlanan 3 ciltlik Nutuk’un ilk iki cildinde, umumiyetle aldığı ve yazdığı telgraf ve mektupların ya tamamına ya da bir hülasasına yer verilir ve çoğunlukla da hemen ardına parantez içinde (Vesika 1), (Vesika 2) şeklinde üçüncü ciltte toplanan belgelere atıflarda bulunulur.

Ancak ilk iki ciltte verilen tarihler ve bilgiler ile atıf yapılan belgeler arasında ciddi farklar olduğu tespit edilmiştir. Birçok defa yanlış tarihler verildiği, bazen tam zıt manaya gelen kelime değişikliklerinde bulunulduğu ve bazen de üç nokta (…) konularak mühim yerlerin sansürlendiği görülmektedir. Imla hataları ise saymakla bitmez. Hiç mübalağa etmiyorum; saymakla bitmez!

Bu çalışmada, “Yapı Kredi Yayınları” tarafından Nutuk’un 1927 tarihli orijinal baskısından yapılmış olan ve 1934’teki ilk Latin harfli baskısında yer alan hatalı okumalar ve bu baskıya dayanarak daha sonraki baskılarda yapılan hataların düzeltildiği ve şu ana kadar en iyi çeviri olduğunda ittifak edilen tek ciltlik ve 1197 sayfalık Nutuk’u esas alacağız.

Sözü daha fazla uzatmadan hemen başlayalım…

***

1)

***

Nutuk’un 729’uncu sayfasında Meclis’te yapılan bir tartışmayı anlatan M. Kemal, kürsüye çıkan Ismet Paşa’nın, konuşmasının bir yerinde “Ben, güzel taktik’i severim” dediğini nakleder.

Bakalım gerçekten öyle mi demiş?

Meclis’te yapılan söz konusu konuşmanın zaptını aşağıya ekliyorum:

*

***

Gördüğünüz gibi Ismet Paşa “taktik”i değil; “tahtie”yi sevdiğini söylüyor. Taktik: “planlı bir davranış, bir yöntem”dir. Tahtie ise: “bir kişinin yanlışını bulup ortaya çıkarmak”tır.

Devam edelim…

***

2)

***

Nutuk’un 85‘inci sayfasında, Bekir Sami Beyefendi’ye cevap yazdığını ifade eden M. Kemal, telgraf tarihini 3.7.1335 yani 3 Temmuz 1919 olarak verir.

Bakalım gerçekten öyle miymiş?

M. Kemal burada “cevap” yazdığını ifade ettiğine göre, daha evvel Bekir Sami Bey’den bir telgraf almış olması lazım. Işte o telgrafın metnini ihtiva eden bir önceki sayfayı yani sayfa 84‘ü aşağıya alıyorum:

*

***

Gördüğünüz gibi, Bekir Sami Bey’den alınan telgraf 30.7.1335 yani 30 Temmuz 1919 tarihini taşımaktadır.

30 Temmuz‘da gönderilen bir telgrafa 27 gün geriye gidip 3 Temmuz‘da cevap yazmak henüz günümüz teknolojisiyle bile mümkün değildir. Acaba bazı uydurukçuların iddia ettiği gibi M. Kemal gerçekten bir Evliya mıydı? Zaman yolculuğu mu yapmıştı? Işte böylelikle uydurukçu araştırmacılara yeni bir malzeme daha çıkıverdi… Ha gayret!

***

3)

***

M. Kemal, Nutuk’un 277 ve 278‘inci sayfalarında 4 Teşrinievvel 1335 yani 4 Ekim 1919 tarihinde Kuşçalı merkezinden bir telgraf aldığını ifade eder ve 199 numaralı Vesikaya atıfta bulunur.

Şimdi Nutuk’un Vesikalar kısmına gidip 199 numaralı belgeye bakalım:

*

***

Fakat görüldüğü üzere 199 numaralı Vesikada yer alan telgraf 4 Ekim değil, 24 Kasım günü alınmıştır.

***

4)

***

Nutuk’un 322‘nci sayfasından… M. Kemal, Harbiye Nazırı’nın 21 Şubat 1920 tarihli telgrafını 22 Şubat 1920‘de aldığını yazar. Halbuki her iki tarihin altında yer alan belge metinlerinde bir ay evvelinin tarihleri kaydedilmiştir. Yani 21 ve 22 Ocak 1920 tarihleri.

Ayrıca M. Kemal’e göre Istanbul’daki Osmanlı Meclis-i Mebusanı 19 Kanunsani 1336‘da yani 19 Ocak 1920‘de açılmıştır.

Şimdi de Osmanlı Meclis-i Mebusan zabıtlarına bakalım:

*

***

Gördüğünüz gibi birinci inikad 12 Kanunusani 1336‘da yani 12 Ocak 1920‘de gerçekleşmiştir. 19 Ocak’ta değil.

***

5)

***

M. Kemal Nutuk’un 346 ve 347‘inci sayfalarında Kazım Karabekir Paşa’dan aldığı bir telgrafın metnine yer verir. Metnin altını işaretlediğim yerde “O mücahitler” ifadesi geçer. Bir sonraki sayfada ise 238 numaralı Vesikaya atıf yapılır.

Bakalım 238 numaralı belgede ne yazıyormuş:

*

***

238 numaralı Vesikada “O mücahitler” değil, belki onun zıddı sayılabilecek “O cahiller” ifadesi geçmektedir.

***

6)

***

M. Kemal kendisine gönderilmiş olan bir telgrafın metnini Nutuk’un 348 ve 349‘uncu sayfalarında nakleder. Naklettiği metinde “Wrangel ordusu”ndan bahsedilir. Ayrıca Kuva-yı Milliye’den bir müfrezenin 26/27 Şubat 1920 gecesi sallarla Rumeli sahiline geçtiği belirtilir. Ardından ise 239 numaralı Vesikaya atıfta bulunur.

Bakalım 239 numaralı Vesikada neler yazıyormuş:

*

***

Bahsi geçen Vesikanın numarası “239 a” olarak kaydedilmiş. Vesikada “Wrangel” değil; “Denikin” ordusundan bahsedilir. Kuva-yı Milliye’den bir müfrezenin ise 26/27 Şubat 1920 gecesi değil; 26/27 Ocak 1336/1920 gecesi sallarla Rumeli sahiline geçtiği ifade edilir.

***

7)

***

Nutuk’un 444‘üncü sayfasında yazdığına göre M. Kemal, 12 Teşrinisani 1336 günü Zonguldak’tan Yüzbaşı Kemal imzalı kısa bir telgraf alır. Bunda, şifreli bir telgrafı keşide etmek üzere Istanbul’dan hareket ettirildiği yazıyormuş. Bahsi geçen şifreli telgraf ise Dahiliye Nazırı yani Içişleri Bakanı Izzet Paşa imzalıymış ve 9 Teşrinievvel 1336 yani 9 Ekim 1920 tarihinde yazılmış.

Adı geçen Izzet Paşa, Tevfik Paşa kabinesinin yani hükümetinin Içişleri Bakanı idi.

Şimdi de Tevfik Paşa kabinesinin hangi tarihte kurulduğunu öğrenmek için Takvim-i Vekayi’ye yani Osmanlı Devleti’nin Resmi gazetesine bakalım:

*

Hatt-ı Hümayun

Vezir-i maâli-semirim Tevfik Paşa

Selefiniz Ferid Paşa’nın ahval-i sıhhiyesinden dolayı vuku bulan istifası kabul olunarak (…) Kanun-i Esasi’nin 27.maddesi hükmüne tatbikan teşkil eylediğiniz heyet-i cedide-i vükelanın memuriyetleri tasdikimize iktiran etmiştir. Cenab-ı kadir-i mutlak azze şanuhu mesai-i masrufanızda tevfikat-ı celile-i subhaniyesine rehber ve muin buyursun. Amin bihürmet-i seyyidi’l-mürselin.

8 Sefer 1339/21 Teşrinevvel [Ekim] 1336/1920

Mehmed Vahdeddin

KAYNAK: Takvim-i Vekayi, 22 Teşrinevvel [Ekim] 1336/1920. (Resmi Gazete)

***

Bu belgeden de anlaşılacağı üzere Içişleri Bakanı Izzet Paşa, sözü edilen telgrafı 9 Ekim 1920 günü imzalamış olamaz, zira Bakanlık yaptığı kabine/hükümet henüz teşekkül etmemişti, yani kurulmamıştı. Bakan olabilmesi için daha 21 Ekim 1920 tarihine kadar beklemesi gerekecektir.

***

8)

***

M. Kemal, Tevfik Paşa’ya gönderdiği 28 Kanunusani 1337 tarihli telgrafın metnini Nutuk’un 486‘ncı sayfasına almış. Almış almasına ama işaretlediğim yerde, “hukuk-ı milliyemizi müdafaa ederken” dedikten sonra dört nokta koyup “maddi ve manevi bütün kuva-yı memleketin müttehiden hareket etmesi elzemdir.” diye devam etmiş.

Peki o dört nokta koyduğu yerde ne yazıyordu? Hangi ifadeleri sansürledi veya atladı?

Işte kafamızdaki bu soru işaretine cevap bulabilmek için rotamızı 29 Ocak 1921 tarihli Meclis tutanağına çevirelim:

*

***

Baktık… Bir de ne görelim?

O cümlenin eksik kısmını buraya aynen alıyorum:

“…Büyük Millet Meclisinin daima tevkir ve hürmeti kendisine teveccüh etmiş olan makarrı saltanat ve hilafetten başlayarak…”

Tamamı sansürsüz haliyle şöyledir:

“hukuk-ı milliyemizi müdafaa ederken Büyük Millet Meclisinin daima tevkir ve hürmeti kendisine teveccüh etmiş olan makarrı saltanat ve hilafetten başlayarak maddi ve manevi bütün kuva-yı memleketin müttehiden hareket etmesi elzemdir.”

Yani Meclis, saltanat ve hilafete “daima” hürmet ediyormuş… “Peki o halde neden yıktın?” diye sorarlar, dolayısıyla da cevap veremem diye 1927‘de yazdığı Nutuk’ta o kısmı atlamış…

***

9)

***

M. Kemal, Tevfik Paşa tarafından gönderildiğini söylediği 10 Teşrinievvel 1338, yani 10 Ekim 1922 tarihli telgrafın metnini Nutuk’un 592‘nci sayfasına alır ve 263 numaralı Vesikayı referans gösterir.

Hemen Nutuk’un Vesikalar kısmına bakıp 263 numaralı belgeye göz atıyoruz:

*

***

Ancak belgenin gönderiliş tarihi 10 Ekim 1922 değil; 29 Ekim 1922 olarak gözükmektedir.

Peki bu kadar mühim telgrafların tarihleri neden sürekli hatalı kaydedilmiştir?

Neden mühim olan kısımlar, noktalar konularak atlanmıştır?

Niçin kilit kavramların yerine başkaları eklenmiştir?

Hani M. Kemal çok kuvvetli bir hafızaya sahipti?

Hani bitirdiği kısımları arkadaşlarına kontrol ettiriyordu?

Halbuki Nutuk’u yazarken hiç içki içmediği söylenir… Peki bunlar ne?

Bunlar mide bulandırıcı sorular. Araştırma yaparken bu kitaba nasıl güvenip kaynak göstereceğiz? Hiçbir yeri birbirini tutmuyor! Rejimin kurucusu ve dâhi olarak takdim edilen zâtın kitabında bu kadar hata varsa, varın gerisini siz düşünün. Bütün tarih kitapları işte bu Nutuk’u kaynak gösteriyor. Kısacası kemalist resmi tarih bu kitap üzerine kuruludur. Alın tepe tepe kullanın.

.

**********

.

Kadir Çandarlıoğlu

.

Paylaşım Şartı:

Paylaşmak istediğiniz bir yazı, görsel vs. varsa, alakalı yazıya gidin ve yukarıdaki adres çubuğunda görülen linki kopyalayıp paylaşmak istediğiniz yere yapıştırın. Yani YALNIZCA LİNK PAYLAŞIMINA MÜSAADE EDİYORUZ. Ayrıca yazının sonunda “facebook” veya “twitter”ın sosyal medya paylaşım butonları var. O butonlara tıklayarak da paylaşılabilir. Başka türlüsüne hiçbir surette rızamız yoktur.

*

8 responses to “M. Kemal Atatürk’ün Nutuk’unda Hatalar, Eklemeler, Çıkarmalar!”

  1. Safa Muhammed Avatar
    Safa Muhammed

    Helal olsun sana ağabey çok güzel bir çalışma herkesin okumalı bu makaleleri.Okusunlar tarihi gerçekleri kemalizmin yalan tarhine aldanmsınlar. ALLAH kolaylık versin ALLAH`a emanet olunuz.

  2. Bir kişi Avatar

    Tarihimiz yalanmış ve teşekkürler abi bizi bilinçlendirdin

  3. Mehmed emin Avatar

    Allah razı olsun bu makaleyi YouTube da yayınla video şeklinde

  4. ismail Avatar
    ismail

    sadece bir cümle koyanlar asla yorumcu değil.yalaka. ancak siteye bilgide katkıda bulunanlar. benim sitem olsa böyle adamların yorumlarını koymazdım. bunları adam yerinede koymaz korkak sünepe olarak görürdüm. zaten kimisi başka yazıları (rezillikleri) kapatmak adına oynuyorlar.

  5. ismail Avatar
    ismail

    yahya kaptan meseleside mustafa Kemalin anlattığı gibi değil. müslüman ahaiden kaç kişi olacak şekilde adam öldürdü yahya. suçsuz yere. çetesininde soygunları vardı o kadar. suçsuz yere öldürdüğü adamlara karşılık olarak öldürüldü. saklandığı evide bizzat köylüler gösterdi. bulamadı jandarmalar. o evden çıkmadı dediler tekrar aranınca saklandığı gübrelerin içinden çıkmış orasını burasını yıkarken yakalandı. gazeteler Gebzede şaki öldürüldü diye yazdılar. kendisi öldürecekler beni Gebze bölgesinden kaçmam lazım dedi. Mustafa Kemal kal orada dedi. kalıncada böyle oldu. sebep kim. amaç ölümler üzerinden heykelleri dikilecek süper kahramanlar yaratmak. ve bunlarla Osmanlıyı kötülemek. halbuki öldürende ittihat ve oda öldürüldü. yahya öldürecekler diyor ne tutuyorsun daha o bölgede. makedonyalı sabataycı olmasaydı şimdiye adını hiç kimse bilmezdi.
    yahyanın Anadoludaki Mustafa Kemale çalışıyor olmasından öldürüldüğü masaldır. karaaslanda küçükarslanda ve Kaplanda yahya gibi makedonyaı arnavuttu ve adamlarıyla birlikte Mustafa Kemale çalışıyordu. onlarda soygun yapıyordu. ama onlar sağ kaldı sebep adam öldürmüyorlardi. giden canların karşılığı candır hesabına öldürüldü yahya

  6. mehmed emin Avatar

    kemalistler kutsal kitaplarını tahrip etmiş.😂😂😂

  7. Kanuni Avatar
    Kanuni

    Kitaplarını tahrif etmişler aynı Hıristiyanlar gibi onlar da kafasındaki hz isa yı yazdılar bunlar da kafasındaki Kemal’e tapıyorlar Allah bunları zelil etsin birde admin Allah razı olsun senin PDF çok çok görüyor

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Blog at WordPress.com.