Kemalist iftiralara cevaplar – 1

Published by

on

Kemalist iftiralara cevaplar – 1

*

Resimleri orjinal boyutunda görmek için üzerlerine tıklayınız

kemalist iftiralara cevaplar kemalistlere cevap

Kemalist iftiralar…

***

Sosyal medyada “Cahiller için” başlığıyla birkaç maddeden ibaret ve fakat iftiralarla dolu bir yazı dolaşıyor. Burada “cahiller”den kasıt antikemalistler oluyor ama kimin cahil olduğunu aşağıda vereceğimiz cevaplardan sonra çok net bir şekilde göreceğiz. Aslında bu paçavraya cevap vermek bile zaman israfı, fakat bu mevzularda malumat sahibi olmayan insanların nasıl kandırılmak istendiğini göstermek boynumuzun borcudur.

Iddia 1:

Atatürk’ü koruma kanunu’nu çıkartan Menderes’di.

Cevap:

Atatürk’ü Koruma Kanunu’nun CHP tarafından değil de Demokrat Parti’lilerce çıkartıldığının iddia edilmesinin altında yatan maksat gayet açık. Kemalistler bu iddiayla hem M. Kemal, hem de Yakın Tarihte meydana gelmiş olaylar hakkında hiçbir zaman ve şekilde örtbas edilmesi gereken bir şeylerin bulunmadığını söylemek istemektedirler.

Evet, Atatürk’ü Koruma Kanunu Demokrat partinin iktidarı döneminde çıktı. Demokrat partinin Genel Başkanı Adnan Menderes idi, fakat partinin kurucusu ve ilk Genel Başkanı Celal Bayar’dı. 1950’de Menderes Başbakan olurken, Bayar Cumhurbaşkanı oldu. Celal Bayar, M. Kemal’e çok yakın bir isimdi, tıpkı Inönü gibi. Dahası, M. Kemal’in son Başbakanı’ydı ve masondu. M. Kemal, Hindistan Müslümanları’nın Hilafet için gönderdikleri paranın 250 bin lirasını Bayar’a vererek Iş Bankası’nı kurdurtmuş ve onu bankaya Genel Müdür yapmıştı.[1] Işte bu kadar yakındı. Ayrıca Bayar, CHP’de Genel Başkan Vekili bile olmuştu. Zaten Demokrat Parti, CHP’nin içinden çıkanlar tarafından kuruldu. Üstelik Bayar partiyi kurarken Inönü ile görüşmüş ve ondan onay almıştı.[2] Nitekim DP’nin programı CHP’ninkinden farklı değildi.[3] Yani Bayar da Inönü gibi kemalist idi.

*

atatürk bayar, atatürk celal bayar, m. kemal celal bayar, inönü celal bayar, menderes celal bayar, atatürkü koruma kanunu celal bayar

Aynı yolun yolcuları: M. Kemal, Fevzi Çakmak, Celal Bayar ve Ismet Inönü…

***

Görüldüğü gibi M. Kemal, Bayar ve Inönü arasında hiçbir fark bulunmamaktadır… Burada bilhassa Inönü-Bayar ilişkisi hakkında bir-iki delil daha sunmak fevkalade faydalı olacaktır.

Aşağıdaki genelgeden anladığımız kadarıyla, Ismet Inönü’nün 1937’de Başbakanlık vazifesinden ayrıldıktan sonra, bazı CHP ile Halkevleri binalarında asılı bulunan resimleri kaldırılmış… Bunun üzerine Inönü’nün yerine Başbakanlık görevine getirilen Celal Bayar, bir genelge yayınlar:

“Cumhuriyet Halk Partisi
Genel Sekreterliği
Ankara 18.12.1937

CHP Başkanlığı’na,
Halkevi Başkanlığı’na,
Umumi Müfettişlere,

Zata Mahsustur

Işgal ettiği makamlardan ziyade, yurduna ve ulusuna yaptığı hizmetlerle, inkılap ricalimiz arasına girmiş olan Ismet Inönü’nün, parti teşkilatı ve Halkevi binalarında resmine gösterilen hürmet ve itibarın, eskisi gibi devam etmesi tabiidir.

Bu resimlerin, yalnız mevki ve makam icabı asıldığı zahabı ile, indirilmiş olanları varsa, eski yerlerine konulması lüzumunu bildirir, sevgiler sunar ve başarılar dilerim.

CHP Genel Başkan Vekili
Celal Bayar.”[4]

M. Kemal’in ölümünden sonra kendisine Cumhurbaşkanlığı teklif edilen Bayar, bu teklifi reddetmiş ve Inönü’ye karşı olan siyasal girişimlere de karşı durmuştur.

Prof. Dr. Cemil Koçak, Bayar’ın bu dönemdeki tutumu hakkında şunları yazıyor:

“Başvekil Bayar’ın bu tutumu, hem iktidar mücadelesinin sertleşmesini, hem de Inönü’ye karşı bir başka adayın çıkmasını önleyerek, Inönü’nün tek aday olarak seçilmesini kolaylaştırmıştır.”[5]

Daha sonraları Celal Bayar’ın Başbakanlık görevinden istifa etmesi üzerine, Cumhurbaşkanı Inönü, Bayar’a şu mektubu gönderecektir:

“Izmir mebusu Celal Bayar,

Büyük Millet Meclisi intihabının yenilenmesi ihtimali üzerine vuku bulan istifanız kabul olunmuştur.

Iktidar mevkiinde geçen hizmet zamanınızı takdirle yad ederek, size ve arkadaşlarınıza halis teşekkürlerimi ifade etmek isterim.

Siyasi tarihimizin çetin bir devresini yüksek meziyetlerinizle iyi idare etmenizi milletimiz daima teşekkür ve takdir duyguları ile hatırlayacaktır. Hükumetin teşkiline Istanbul mebusu Dr. Refik Saydam memur edilmiştir.”

25.1.1939
Reisicumhur
Ismet Inönü[6]

Inönü, günlüğünde de Bayar’ı methediyor:

“Celal Bayar’a açık bir teşekkür mektubu yazdım. Atatürk’ün malul ve hasta zamanında, eğer onun yerinde fena bir adam olsa idi, memleket çok fenalıklar görürdü. Atatürk’ün hayat tehlikesi ve memleketin efkarı umumiyesindeki cereyanı gördükten sonra, kendisini fitne ve hırslara kaptırmamak ahlak ve zekasını göstermiştir. Eğer mali ve iktisadi anlayışını salim bir istikamete sevk etmek ümidim olsaydı, kendisini uzun müddet muhafaza edecektim. Bütün zevahire rağmen doğru bir adam olduğuna inanıyorum.”[7]

Büyük Millet Meclisi’nin Zabıt Kalemi’nde vazife görmüş; Milli Mücadele’nin gerçek tarihini hem yaşayan, hem de -Meclisin açık ve gizli celse zabıtlarını tutmak suretiyle- yazan Mahir Iz de Demokrat Parti kurucularının CHP’li olduğunu, zihniyetlerinin, görgülerinin, dünya görüşlerinin CHP’den çok farklı olmadığını belirtir ve Celal Bayar’ın zaman zaman Adnan Menderes’e müdahale ettiğini şu sözlerle ifade eder:

“(Adnan Menderes) Halkın büyük teveccühüne mazhar olmuştu. Herkes ‘Halk Adamı’ diye kul kurban oluyordu. Zaman zaman Celal Bayar’ın hükumete müdahaleleri olmasa, dışarıdan bakanlar, daha çok muvaffak olacağına inanıyorlardı. Adnan Menderes’in nutuklarının zaman zaman birbiriyle çelişmesi, bu müdahalenin tesiri altında idi.”[8]

M. Kemal, 19 Ekim 1937’de kendisini ziyaret eden Yunan Başbakanı Metaksas’a, yeni Başbakan Celal Bayar hakkında şöyle diyordu:

“Celal Bayar’la çalışmanız, şimdiye kadar Ismet Inönü ile olan çalışmanızdan hiç farklı olacak değildir. Celal Bayar ve Ismet Inönü, Ismet Inönü ile Celal Bayar birdir. Yani bütün inkılab arkadaşları arasında samimi teşriki mesai bizde adettir ve tabiidir. Bizim takip ettiğimiz sistemde şahsın değişmesi işin değişmesi demek değildir. Harici ve dahili politikalarımızın esasları zaten çok önceden tesbit edilmiş ve çizilmiş bir programa tabidir. (Lozan’da ingilizlerle yapılan görüşmelerde mi acaba? : Kadir Çandarlıoğlu) Vazife başına gelen her arkadaş aynı programa devam eder.”[9]

Son olarak Ilber Ortaylı’nın M. Kemal-Inönü-Bayar üçlüsü hakkında yazdıklarına bakalım:

“…Atatürk her konuda, hem sırdaş olarak hem de başarı noktasında Celal Bayar’a itimad ediyor. Evet, Ismet Paşa Atatürk’ü sever, sonuçta hem silah hem dava arkadaşıdır ama Celal Bayar’da da müthiş bir Atatürk sevgisi olduğuna inanıyorum. Nitekim muhafazakar reyleri (oyları) alan bir devlet adamının, Türkiye’nin dönemdeki şartlarında Atatürk için ‘Seni sevmek bir milli ibadettir!’ demesi kolay bir iş değil.”[10]

Neticede yukarıda da ifade edildiği gibi, Celal Bayar da Inönü gibi kemalist idi. Dolayısıyla Koruma Kanunu kemalistler tarafından çıkarılmıştır. Burada CHP değil de DP’nin çıkarmış olması, kemalistlerin bu işte bir parmağının olmadığı manasına gelmez. Zira az evvel de tebârüz ettirdiğimiz gibi iki partinin kurucuları da üyeleri de ekseriyetle kemalist idi. Burada partiler farklı olsa da ideoloji aynıdır.

Madem bu arkadaşlar koruma kanununa ihtiyaç olmadığı kanaatindeler, o halde kanunun kaldırılması için meclise teklif verseler de samimiyetlerini görsek. Hem Koruma Kanunu’nu “Menderes” çıkardı diyeceksiniz, hem de bu kanuna dayanarak M. Kemal hakkında hakikatleri anlatanlara dava açacak ve küfür edeceksiniz… Bu arkadaşları dürüst olmaya davet ediyorum.

***

Iddia 2:

Başörtüyü yasaklayan Demirel’di.

Cevap:

Örtünmek M. Kemal döneminde yasaklanmıştı. Bu mevzuda uzunca bir yazı yayınlamıştık.[11]

***

Iddia 3:

En çok toprak kaybeden Sultan II. Abdülhamid idi. Kıbrıs ve 12 adalar Ingilizlere verildi.

Cevap:

Tarihlere dikkat… Sultan II. Abdülhamid Han “31 Ağustos 1876″da tahta geçti. Aradan çok geçmeden yani “1877”de ise 93 Harbi denilen Osmanlı-Rus harbi başladı. Sultan II. Abdülhamid’in karşı olmasına rağmen kemalistlerin iftihar ettikleri mason Mithat Paşa ve avenesinin ısrarlarıyla harbe girildi. Bu mason güruh, Sultan Abdülaziz’i katledip yerine kendileri gibi mason olan Beşinci Murad’ı Padişah yaptılar, fakat onun akli dengesini kaybetmesi üzerine Sultan II. Abdülhamid’i tahta geçirmek mecburiyetinde kaldılar. Yani o tarihte henüz ipler Sultan’ın elinde değildi. Her ne kadar Sultan II. Abdülhamid devri 33 yıl sürmüş olsa da, 3 yılı (1876-1878 ve 1908-1909) Meşrutiyet devridir. Işte iftiracı kemalistlerin bahsettiği toprak kayıpları bu 3 yılda gerçekleşmiştir. Birinci Meşrutiyet devrindeki kayıplardan Mithat Paşa ve hempaları, Ikinci Meşrutiyet devrindeki kayıplardan ise Ittihatçılar sorumludur. Sultan II. Abdülhamid’in idareyi tamamen kontrol altında tuttuğu 30 yılda ise bir karış toprak kaybı olmamıştır.

Dolayısıyla Padişah, Osmanlı-Rus harbinin neticesinden sorumlu tutulamaz. Işte Kıbrıs meselesi Sultan’ın sorumlu olmadığı bu harbin neticesiyle alakalıdır.

Burada sözü Gazi Üniversitesi’nden Yavuz Güler’e bırakalım:

“Yeşilköy’e kadar ilerlemiş olan Rus kuvvetlerinden, Ingiltere Hükûmeti çıkarları açısından tedirgin olmuştur. Rusların Anadolu içlerine doğudan da saldırması ihtimalini gündeme getiren Ingiltere; Kars, Ardahan ve Batum’u işgal eden Rusların, Anadolu’daki gayrimüslimleri ve Suriye-Irak bölgesindeki ahaliyi Osmanlı Devletine karşı kışkırtabileceğini belirtmiştir. Böyle bir durumun Osmanlı Devleti’nin sonu olacağını Ingiltere Hükûmeti Osmanlı Devletine tebliğle bildirmiştir. Bu durum karşısında çözümün Türk-Ingiliz ittifakı olduğunu belirten Ingilizler, bunun karşılığında Osmanlı Hükûmetinden iki talepte bulunmuştur.

Ingilizlerin birinci talebi Asya’da bulunan Hıristiyan ve sair tebaanın hâlini ıslah için Osmanlının teminat vermesidir. Ikinci talep ise, Ingiltere’nin Rusları işgal ettikleri yerlerden çıkarmak ve Osmanlı topraklarını tecavüzden korumak taahhüdünü yerine getirebilmesi amacıyla Ingiltere’ye, Suriye veya Anadolu sahillerine yakın bir yerin verilmesidir. Ingiltere bu yerin Kıbrıs adası olduğunu Osmanlı Hükûmetine verdiği tebliğde belirtmiştir. Tebliğde; Kıbrıs’ın Osmanlı Devletine ait olacağını, vermekte olduğu vergiyi Osmanlı Hazinesine ödemeye devam edeceği, sadece askerî ve stratejik mülahazalarla Ingiltere tarafından kullanılacağı belirtilmiştir. Rusların işgal ettikleri yerlerden çekildikleri vakit Ingiltere’nin de Kıbrıs’tan çekileceği taahhüt edilmiştir.

Ancak durum Osmanlı Devleti’nin I.Dünya Savaşına girmesiyle değişti. Savaşın başlamasını müteakip 5 Kasım 1914 günü, Ingiltere Bakanlar Kurulu, hem Osmanlı Devletine resmen savaş ilânı hem de Kıbrıs’ı ilhak kararı almıştır.

Kabine toplantısında alınan kararda Osmanlı Devleti ile Ingiltere arasında başlayan savaş nedeniyle 1878 Antlaşmasının geçerliliği kalmadığı belirtilmekte ve şöyle denilmektedir: ‘Yukarıda belirtilen tarihten itibaren Kıbrıs adası ilhak edilecek ve Majestelerinin mülkünün bir parçası haline gelecektir. Bu kararnâme, 1914 Kabinesinin Kıbrıs’ı ilhak kararı adını taşıyacaktır.’ Bu karar tek taraflı idi ve 1878 Antlaşmasına ve uluslararası hukuka aykırı, yasa dışı bir karardı.”[12]

Osmanlı Devleti bu kararı tanımadı. Fakat kemalistlerin “kahramanları” M. Kemal ve Inönü, Lozan Antlaşmasıyla hukuka aykırı olan bu kararı tanıdılar.[13]

*

kemalistlere cevap, kemalist iftiralara cevap, lozan hezimeti, kibrisi lozanda kaybettik, lozan atatürk, kibris osmanli döneminde mi kaybedildi, kibris abdülhamid

Kemalist rejim Kıbrıs’ı Ingiltere’ye bıraktı. Bakınız; Lozan Antlaşması’nın 20’inci maddesi:

“Türkiye, Britanya Hükumeti tarafından Kıbrıs’ın 5 teşrinisani 1914’de ilan olunan ilhakını tanıdığını beyan eder.”

***

Oniki Ada meselesine gelince… Oniki Ada, 1912’de Balkan Savaşı’nın çıkması üzerine, Uşi Antlaşması gereğince “geçici” olarak Italya’ya verilmişti. Dolayısıyla adaların bize iadesi hukuki olarak güvence altına alınmıştı. Peki sonra ne oldu? Oniki Ada, yine kemalistlerin “kahramanları” M. Kemal ve Inönü tarafından Lozan masasında emperyalistlere peşkeş çekildi.[14]

Kaldı ki 1912’de Sultan II. Abdülhamid tahtta değildi. Sultan, 1909 yılında M. Kemal’in de mensubu olduğu mason güdümlü Ittihat ve Terakki Cemiyeti tarafından bir darbeyle tahttan indirilmiş ve idare bu cemiyetin eline geçmişti.

Eğer Kıbrıs ve Adaları Osmanlı döneminde kaybetmiş olsaydık, Lozan’da buradaki haklarımızdan feragat etmemiz istenmezdi. Bu iddiaları ortaya atanlar, kendi “kahramanlarının” hezimetlerini Osmanlı’ya yamamaktan vazgeçmelidirler.

*

oniki adayi osmanli döneminde mi kaybettik, oniki ada italya, oniki ada lozan, oniki ada m. kemal, oniki ada ismet inönü, 12 ada lozan, lozan maddeleri,

Kemalist rejim Adalar’ı Italya’ya bıraktı. Bakınız; Lozan Antlaşması’nın 15’inci maddesi:

“Türkiye zirde tadat olunan adalar üzerindeki bilcümle hukuk ve müstenidatından Italya lehine feragat eder.”

***

Tarihçi Ismail Hami Danişmend Cezayir, Tunus ve Trablus‘un statüsü hakkında şunları yazar:

“Garb-ocakları’ denilen Cezâyir, Tunus ve Trablus eyâletleri birer askerî cumhuriyet şeklindedir : Cezâyir 18 inci asrın başlarından itibaren ‘Dayı=Dey’ denilen valiler tarafından idare edilmektedir; bunların devletle (Osmanlı Devleti ile) alâkası, arasıra hediye göndermekten ve bilmukabele intihaplarını tasdik ettirmekten ibarettir.”[15]

Tunus, Bardo/Kasr-Said muahedesiyle Fransa’nın himayesine girmiştir. Ismail Hakkı Danişmed bu muahedeye “haksızlık vesikası” demekte ve “Devletler-hukukuna aykırı” olan bu emr-i-vakıı Osmanlı’nın hiçbir zaman tanımadığını belirtmektedir:

“Ilkönce birer vilayet şeklinde idare edildikten sonra uzun zaman mahalli kuvvetler elinde ve Osmanlı hakimiyetinde birer askeri cumhuriyet şeklini almışken nihayet bazı sülaleler elinde kalan ve ‘Mağrib-ocakları’ denilen Tunus, Cezayir ve Trablusgarp eyaletlerinden Cezayirin Fransızlar tarafından işgali için 1830=1246 vukuatının ‘5 Temmuz’ fırkasına bakınız. – 1870 harbinde Almanya’dan yediği şiddetli darbeden dolayı bir müddet sinip kendini toparlamıya çalışmış olan Fransa yeniden canlanmıya başlıyarak müstemlekecilik siyasetinde Tunus beyliğini ilk hedef ittihaz etmiştir: Bu sırada bazı Tunus kabilelerinin Cezayir topraklarına tecavuzu fırsat düşkünü Fransızlar için iyi bir vesile teşkil etmiş, 24 Nisan = 24 Cumada-l-üla Pazar günü Cezayir’den hareket eden 23 bin kişilik bir kuvvet eyalet arazisinin büyük bir kısmını işgal ederek Tunus şehrinin bir kaç mil mesafesine kadar yaklaşmış. Toulon’dan gemilerle sevkedilen 8 bin kişilik bir kuvvet de Arapların Benzart dedikeri Bizerta limanına çıkarılmış, Tunus’un irsi valisi Mehmet Sadık Paşa Bab-ı Ali’den telgrafla istimdad etmiş, uzun müzakerelerle vakit geçirildikten sonra Tunus meselesinde Fransa’nın rakibi olan Italya’nın da harekete geçmesine ve bu suretle meselenin beynelmilel bir mahiyyet almasına vesile teşkil etmek ümidiyle Girit sularında bulunan üç Osmanlı zırhlısı yola çıkarılmışsa da Tunus sahillerine varmadan evvel vali Sadık Paşa himaye muahedesini imzaya mecbur olduğu için Türk filosu Suda limanına avdet mecburiyetinde kalmıştır! Imza edildiği yerden dolayı ‘Bardo/Kasr-Said muahedesi’ denilen bu haksızlık vesikası mucibince Fransa hükümeti Tunus beyliğinin işgaliyle himayesine hak kazanmış ve Bab-ı Ali (Osmanlı Devleti) de Devletler-hukukuna mugayir (aykırı) olan bu emr-i-vakıı hiç bir zaman kabul etmediği için Tunus’u daima Türk eyaleti ve Tunusluları da Osmanlı tebaası saymıştır.”[16]

Yani Tunus, Devletler hukukuna aykırı bir şekilde işgal ediliyor, artı, Osmanlı devleti bu haksızlığı kabul etmiyor. Fakat M. Kemal ve avenesi Lozan’da bu tür haksız işgalleri tanımıştır. Ne de olsa kendi malı değil.

Ayrıca harpte mağlup olup toprak kaybetmek utanılacak bir şey midir? Elbette mağlup olan taraf toprak kaybeder veya birtakım yaptırımlara maruz kalabilir. Mesele o değil… Asıl utanılacak olan şey, “yedi düveli yendik” naraları atanların “masa başında” vatan toprağını peşkeş çekmeleridir.

Madem yedi düveli yenip düşmanı kovdunuz, o halde Musul, Kerkük, Süleymaniye, Halep, Adalar, Batum, Batı Trakya vs. neden Lozan masasında kaybedildi? Böyle zafer mi olur? Kimse bizden vatan toprağını masa başında peşkeş çekenleri alkışlamamızı ve kahraman ilan etmemizi beklemesin.

***

Iddia 4:

Sultan Vahdeddin, tahtında kalmasına karşılık, Sevr anlaşmasını kabul etmişti.

Cevap:

Sultan Vahideddin Sevr’i kabul etmemiştir. Bu mevzuda uzunca bir yazı yayınlamıştık. Sultan Vahiddedin’in Sevr’i kabul ettiğini söyleyenler, Sultan’ın “antlaşmadaki” imzasını gösterebilmelidirler. Ama gösteremezler, çünkü yok. Iddia sahibi iddiasını ispatla mükelleftir… Ispatlayamayan müfteridir. Bunlar müfteri… Bunlar slogan adamı.[17]

***

Iddia 5:

Türk ve Hintlilerden başka bir Müslüman toplum, Osmanlı hilafetini kabul etmiyordu.

Cevap:

Hilafet’i kabul eden Müslümanlar sadece Türk ve Hintlilerden ibaret değildi. Bunun bir kemalist palavrası olduğuna dair sitemizde yazılar yayınlamıştık.[18] Şayet bu iddia doğru olsa bile, ki değil, ne farkeder? Hilafet’i az sayıda müslüman kabul ediyor diye Halifeliğin kaldırılması mı gerekir? Ne yani, Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimizin Peygamberliğini 7 milyar insan içinden yalnızca 1,5 milyar insan kabul ediyor diye haşa Islamiyet’i rafa mı kaldırmamız gerekiyor?

***

Iddia 6:

Said Nursi ve Şeyh Said, Ingilizler tarafından doğudaki vatandaşları kullanmak için kurulan “Kürt Teali Cemiyeti”ne mensuptular.

Cevap:

Şeyh Said’in, Kürdistan Teali Cemiyeti (KTC) üyesi olduğuna dair bugüne kadar hiçbir belge ortaya konulamamıştır. KTC’nin tespit edilebilen üyelerinin listesi bilinmektedir ve bu listede Şeyh Said’in ismi yoktur.[19]

Bu sloganzedelerin iddiasına göre adı geçen Cemiyeti Ingilizler kurdurtmuş!.. Bu arkadaşlar ya sahtekardır, ya da kandırıldıklarının farkına varamayacak kadar kendilerini kaybetmişler. Işte insanlarımız maalesef böyle aldatılıyor.

Mahmut Çetin, Itilaf güçlerinin, Ermeni ve Arapları öne çıkaran ve bazı yerleri onlara verme düşüncesi ile yaptıkları faaliyetlere karşı olarak, Istanbul hükümetinin ustaca bir manevra ile Kürdistan Teali Cemiyeti’ni kurdurarak, Kürt ve Zazaları aktif hale geçirdiğini belirtmektedir.[20]

Yani bu cemiyeti Osmanlı Hükumeti kurdurtmuştur.

Şimdi bu arkadaşlar “hadi canım sen de” deyip Yeşilçam’ın kötü adamı Erol Taş vari sinir bozucu kahkahalar atarken, biz başka bir delil daha sunalım…

Kemalist Tarık Zafer Tunaya bile, bu cemiyetin Tevfik Paşa hükümeti tarafından kurdurulduğunu belirtmektedir. Tunaya’ya göre, Kürtlerin yaşadıkları bölgelerin Itilaf devletlerince Ermeniler ve Araplar arasında paylaştırılması için çalışmalar yapılması üzerine, ilerde anlaşma yapılması daha kolay olduğu düşünülen Kürtlerin bu hususta çalışmalara girmesi hükümetçe istenmiş ve bunun sonucunda Kürdistan Teali Cemiyeti kurulmuştur.[21]

Ayrıca bu cemiyetin bütün üyeleri arasında fikir birliği olduğunu sanmak, herhalde kemalistlere mahsus bir düşüncenin ürünü olsa gerek. Bilakis, cemiyet içinde hizipleşme vardı. Bazı üyeler bağımsız bir Kürdistan taraftarı iken, bazıları buna karşıydı. Cemiyetin kurucularından Şeyh Abdülkadir bile belirli bir Türk taraftarlığı göstermektedir.

Şeyh Abdülkadir, 1919 yılında, “…Türklerin şu düşkün zamanında onlara darbe indirmekliğimiz Kürtlük şiarına yakışmaz…” diyerek Türklere karşı mücadele edilmesine karşı çıkmıştır.[22]

Cemiyet’te etkin rol oynayan Şükrü Mehmet Sebkan’ın daha sonraki dönemde yazdıklarına bakılırsa, ayrı bir Kürt devletinin kurulması, Kürt halkının gerçek menfaatleri yönünden bir felakettir.[23]

Prof. Robert Olson ise Cemiyet içindeki bir kısım Kürtler’in Pan-Islamist olduğunu ve bunların Ingiliz karşıtı faaliyetlerde bulunan Türk gruplarıyla işbirliği içinde çalıştıklarını yazmaktadır.[24]

Madem Kürt Teali Cemiyeti’ne üye olmak “hainlik” idi, o halde neden M. Kemal Meclis’te Said Nursi’ye “hoşgeldin” karşılaması yaptı? Neden ona ihtiram etti?[25]

*

sadi nursi hosamedi said nursi m. kemal, said nursi atatürk, said kurdi atatürk said kurdi m. kemal, bediüzzaman atatürk, bediüzzaman m. kemal said nursi kürt teali cemiyeti

***

sadi nursi hosamedi said nursi m. kemal, said nursi atatürk, said kurdi atatürk said kurdi m. kemal, bediüzzaman atatürk, bediüzzaman m. kemal said nursi kürt teali cemiyeti 2

[25] no’lu dipnot ile alakalı… Said Nursi 9 Kasım 1922 Perşembe günü Meclis’te alkışlarla karşılanıyor…

***

*

Iddia 7:

Iskilipli Atıf hoca M. Kemal’i kafir ilan etti, Fetva ile öldürülmesini istedi, Ingiliz Muhipler Cemiyeti’ne mensuptu.

Cevap:

Bu arkadaşlar önlerine ne gelirse onu okuyorlar galiba. Veya kendileri uyduruyorlar. Iskilipli Atıf hocanın Ingiliz Muhipler Cemiyeti’ne üye olduğuna dair kayıt var mıdır? Kaldı ki, bu Cemiyete giren herkes “hain” mi oluyor?

Bakın, Millî Istihbarat Teşkilâtı’nın (MİT) atası olan “Teşkilât-ı Mahsusa”nın son Başkanı Hüsamettin Ertürk, “Iki Devrin Perde Arkası” adını taşıyan hatıralarında ne diyor:

“Istanbul’daki mahallât imamları, müderrisler, kürsü şeyhleri, Tarikat-i Bektaşiye babaları ve muhtelif turuk-i ilmiyeye mensup kimseler, zâhiren (görünüşte) Ingiliz Muhipler Cemiyeti’ne intisap etmiş (girmiş), fakat el altından bu cemiyeti baltalamağa var kuvvetleriyle mesailerini sarfetmişlerdi. Bu Ingiliz Muhibler Cemiyeti’nde pek çok kimseler vardı ki, bunlar, gizli teşkilâtımıza, millî cepheye hizmet etmekte ve başta Papas Fro olmak üzere bütün hâinleri aldatmakta idiler.”[26]

Iskilipli Atıf hocaya atılan bütün iftiraları şu yazımızda cevaplandırmıştık:

https://belgelerlegercektarih.wordpress.com/2015/02/08/iskilipli-atif-hoca-neden-idam-edildi-tum-iftiralara-cevaplar/

***

Iftiralarla dolu paçavrayı yayınlayan arkadaşlar şayet samimi iseler, nasıl aldatıldıklarını bu yazı vesilesiyle görmüş oldular… Sultan Vahideddin, Iskilipli Atıf Hoca, Şeyh Said ve Said Nursi’ye attıkları iftiralardan dolayı tevbe etmelerini tavsiye ediyoruz. Aksi halde hesap gününde çok ama çok zor durumda kalacaklardır. Şayet samimi değiller ve yukarıdaki iftiraları kasten atmış iseler, merak etmesinler, Allah Teala’nın izniyle bütün yalan ve iftiralarını bir bir çürüteceğiz.

.

**********

.

KAYNAKLAR:

.

[1] Celal Bayar’ın bankanın ilk Genel Müdürü olduğuna dair bakınız; Uygur Kocabaşoğlu, G. Sak, F. Erkal, S. Sönmez, Ö. Gökmen, N. Şeker, M. Uluğtekin, “Iş Bankası Tarihi”, Türkiye Iş Bankası Kültür Yayınları, Istanbul 2001, sayfa 11-15.

Tafsilat için bakınız;

https://belgelerlegercektarih.wordpress.com/2012/07/03/m-kemal-ataturkun-mal-varligi-serveti-genis-kapsamli/

[2] Metin Toker, Tek Partiden Çok Partiye, Milliyet Yayınları, Istanbul 1970, sayfa 112, 113.

[3] Feroz Ahmad, Bedia Turgay Ahmad, Türkiye’de Çok Partili Politikanın Açıklamalı Kronolojisi (1945-1971), Bilgi Yayınevi, Istanbul 1976, sayfa 16, 17.

[4] Fahir Giritlioğlu, Türk Siyasi Tarihinde Cumhuriyet Halk Partisi’nin Mevkii, Ayyıldız Matbaası, Ankara 1965, sayfa 131.

[5] Cemil Koçak, Türkiye’de Milli Şef Dönemi (1938-1945), cild 1, 6. Baskı, Iletişim Yayınları, Istanbul 2012, sayfa 136.

Ahmet Emin Yalman da Bayar’ın bu tutumunu methediyor. Bakınız; Ahmet Emin Yalman, Gördüklerim ve Geçirdiklerim (1945-1971), cild 4, Rey Yayınları, Istanbul, sayfa 39, 40.

[6] Fahir Giritlioğlu, Türk Siyasi Tarihinde Cumhuriyet Halk Partisi’nin Mevkii, Ayyıldız Matbaası, Ankara 1965, sayfa 144.

[7] Inönü’nün Hatıra Defteri’nden sayfalar. (Metin 11), Hürriyet gazetesi, 23 Ocak 1974.

Ayrıca bakınız;

Cemil Koçak, Türkiye’de Milli Şef Dönemi (1938-1945), cild 1, 6. Baskı, Iletişim Yayınları, Istanbul 2012, sayfa 227.

[8] Mahir Iz, Yılların Izi, Irfan Yayınevi, Istanbul 1975, sayfa 334.

[9] T. C. Dışişleri Bakanlığı Arşivi, Hususi Kalem’den aktaran; Bilal N. Şimşir, Atatürk Dönemi -Incelemeler-, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara 2006, sayfa 234.

[10] Ilber Ortaylı, Cumhuriyet’in Ilk Yüzyılı (1923-2023), 9. Baskı, Timaş Yayınları, Istanbul 2014, sayfa 160.

Ulusalcı gazeteci Gürkan Hacır da, koruma kanununu Celal Bayar’a mal eder: “Bugünden baktığımızda yobazlara kol kanat gerdiğini düşün­düğümüz Celal Bayar ise önce Atatürk’ün aziz hatırasına yapılan saldırıları engellemek için Atatürk’ü Koruma Kanunu’nu çıkarttı (1951).” Bakınız; Gürkan Hacır, Maamin-Bizim hep inanmamızı istediler, Profil Yayınları, 2. Baskı, Istanbul 2012, sayfa 160.

[11] Örtünmenin M. Kemal döneminde yasaklandığına dair bakınız;

https://belgelerlegercektarih.wordpress.com/2013/07/01/ataturk-ortunmeye-karsi-degil-miydi/

[12] Yavuz Güler, “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Kuruluşuna Kadar Kıbrıs Meselesi” Gazi Üniversitesi Kırşehir Eğitim Fakültesi Dergisi, cild 5, sayı 1, (2004), sayfa 102-104.

[13] Kemalist rejim Kıbrıs’ı Ingiltere’ye bıraktı. Bakınız; Lozan Antlaşması’nın 20’inci maddesi.

[14] Kemalist rejim Adaları Italya’ya bıraktı. Bakınız; Lozan Antlaşması’nın 15’inci maddesi.

Lozan Antlaşmasının Tenkidi için bakınız;

https://belgelerlegercektarih.wordpress.com/2013/01/05/lozan-anlasmasinin-tenkidi/

[15] Ismail Hami Danişmend, Izahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi, cild 4, Türkiye Yayınevi, Istanbul, 1972, sayfa 116.

[16] Ismail Hami Danişmend, Izahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi, cild 4, Türkiye Yayınevi, Istanbul, 1972, sayfa 318.

[17] Sultan Vahideddin Sevr’i imzalamadı:

https://belgelerlegercektarih.wordpress.com/2012/07/17/padisah-vahdettin-sevri-imzaladi-yalani/

[18] Hilafet ile alakalı Kemalist palavralara verdiğimiz cevap için bakınız;

https://belgelerlegercektarih.wordpress.com/2015/08/23/hint-muslumanlari-ve-hilafet/

https://belgelerlegercektarih.wordpress.com/2012/08/04/hilafetin-kuvveti-yok-muydu-halifeligin-kuvveti-nufuzu-yoktu-cihad-i-ekber-tesirsizdi-diyenlere-cevap/

[19] Ismail Göldaş, Kürdistan Teali Cemiyeti, Doz Yayınları, Istanbul 1991, sayfa 39-45.

[20] Mahmut Çetin, Isyancı Bedirhan Bey’in Yaramaz Çocukları ve Bir Kardeşlik Poetikası Kart-Kurt Sesleri, Biyografi.net, Istanbul 2005, sayfa 40.

[21] Tarık Zafer Tunaya, Türkiye’de Siyasal Partiler, cild 2, Hürriyet Vakfı Yayınları, Istanbul 1986, sayfa 188, 189.

[22] Ismail Göldaş, Kürdistan Teali Cemiyeti, Doz Yayınları, Istanbul 1991, sayfa 190.

Ayrıca bakınız;

Naci Kutlay, Ittihat ve Terakki ve Kürtler, Beybun Yayınları, Ankara 1992, sayfa 330.

[23] Şükrü Mehmet Sekban, Kürt Sorunu, Kamer Yayınları, Istanbul 1998, sayfa 28, 29.

Tafsilat için bakınız;

Yaşar Ertürk, Doğu Güneydoğu ve Musul Üçgeni (1918-1923) Büyük Oyunun Eski Perdesi, IQ Kültür Sanat Yayıncılık, Istanbul 2007, sayfa 162.

[24] Robert Olson, Kürt Milliyetçiliğinin Kaynakları ve Şeyh Said Isyanı 1880-1925, (Tercüme: Bülent Peker-Nevzat Kıraç), Öz-Ge Yayınları, Ankara 1992, sayfa 47.

[25] TBMM Zabıt Ceridesi, Devre 1, cild 24, Içtima 135, 9 Kasım 1922, sayfa 439.

[26] Hüsamettin Ertürk’ün Hatıraları, Iki Devrin Perde Arkası, (Kaleme alan: Samih Nafiz Tansu), Sebil Yayınevi, Istanbul 1996, sayfa 470, 471.

Tafsilat için bakınız;

https://belgelerlegercektarih.wordpress.com/2013/06/18/ingiliz-muhipler-cemiyetine-uye-olan-hocalar-hain-miydi/

.

**********

.

Kadir Çandarlıoğlu

.

**********

.

Alıntılarda şu şekilde kaynak belirtiniz:

www.belgelerlegercektarih.com

*

52 responses to “Kemalist iftiralara cevaplar – 1”

  1. muharrem Avatar
    muharrem

    güzel bir yazı tam açıklayıcı nitelikte.

  2. J Avatar
    J

    Türk olmaktan korkan gerçek Türk düşmanlarını gördükçe bu ülke boşa kurtarılmış diyorum… daha kendi ırkına ihanet edenlere sempati duyanlardan bu ülkeye ne yarar gelir? kurtuluş savaşınca dedesi yunanlarla anlaşan sırf koltuğunu makamını korumak için ingiliz amerikan mandası himayesine sığınanlarla bugün olanlar aynı durumda… Atatürk ün tek suçu bu ülkeye Türklere milli benliklerini ve özgürlüklerini vermiş olması ama bazı insanlara özgürlük fazla geliyor… bu çok açık

    1. belgelerlegercektarih Avatar

      @J, iste burda yaniliyorsun kardesim. Türkce adi altinda gavurcayi yaydilar. Türkiye adi altinda gavuristan kurdular. Özgürlük adi altinda sömürgelestirdiler.

    2. Özgür Avatar
      Özgür

      Bu nasıl bir gerizekalılıktır ki o kadar belgeye rağmen hala atatürkü savunmak

    3. ......... Avatar
      ………

      sakallı nurettin paşa batı türü devrimler gavur kanunları millete zorla dayatılmaya şapka yüzünden adam asılmaya başlanınca o kadar savaşı boşuna vermişiz dedi. öyle ya gavuru kovacağız diye savaştıran adam sonra gavurda ne varsa zorla dayadı millete. öyle ya gavura benzememe savaşıydı verilen. ata kin küpüydü bu gerçekleri söyleyenlerinde hayatını söndürdü. kendisi türk olsa bari aslı yahudi dönmesi. işgalden sonra gelenler işgalcilerin getirdikleri işbirlikcilerdir. öldüresiye baskı kurup asma kesmelerle korkutup kirli ilişkilerini söylettirmezler.mustafa kemal türkiyeyi ingiliz mandası olarak kurdu. kesin bilemem ama galiba gizli manda sürüyor.. belirtiler öyle gösteriyor. türkiye mandası olduğu devletlerin aleyhine konuşamıyor. atanızdan sebep

  3. Ahmet Avatar
    Ahmet

    Sen Kıbrıs’ı elin İngilizine ver sonra da İngiltere’ye karşı savaşa gir daha sonra da İngiltere’nin Kıbrıs’ı Lozan’da sana altın tepsiyle bize sunmasını bekle. Aynısı 12 adalar için de geçerli. Eyy admin Kurtuluş savaşı Mondros Mütarekesi öncesi işgal edilmemiş Türk toprakları için verildi. Musul ve Batum için eleştiri yapabilirsin tabi ama Anadolu elden gidiyordu az kalsın bee.. Sevr’i incelemişsindir kesin ona rağmen nedir bu kin, öfke.. Celal Bayar Menderes’in en büyük DP zihniyetli destekçisi ama adamın içinde biraz Atatürk sevgisi var diye bir çırpıda silivermişsin neyse gelelim Osmanlıya: Karlofça Antlaşması ile kaybedilen yerleri, III. Murad döneminde kurulan rasathanenin batıl inançlarla yıkılmasını, Sanayi devrimini kaçıran Osmanlı’yı, Kapitülasyonlarla Avrupa’nın açık pazarı haline gelen Osmanlıyı, Duyun-u Umumiye idaresini ortaya çıkaran sebepleri, 1856 Paris Antlaşmasında bizi yenik bir devlet gibi gösteren Karadenizle ilgili maddeyi, Eğitim, okuma-yazma ve matbaa konusunda Avrupa’nın çok gerisinde kalan Osmanlıyı, I. Dünya Savaşı sonrası ve Kurtuluş Savaşı yılları arasındaki Osmanlı hükümetinin beceriksizliklerini… daha nicesini bir gram eleştirmezsin ama konu Atatürk ve cumhuriyet olunca profesör kesiliyorsun maşallah. Eleştiri istiyorsanız cumhuriyet öncesinde de pek çok konu var tarihimizde. O yüzden bırakın bu düşmanlığı, hep birlikte birbirimize saygılı ileriye dönük yaşayalım bu ülkede yoksa çok kötü şeyler bizi bekliyor

    1. belgelerlegercektarih Avatar

      @Ahmet, maalesef kemalist basin ve egitimin propagandasina aldanmissin. Neredeyse her iddian propaganda mahsulüdür. Bunlari maddeler halinde cevaplayalim:

      1 – Kibris’i Ingilizlere vermedik, orasi hala Osmanli devleti tarafindan idare ediliyor ve vergileri de Osmanli devletine gidiyordu. Ingilizlere verilen ise askeri ve stratejik acidan kullanimi idi. Tipki bugün incirlik üssünün amerikalilara verilmesi gibi.

      2 – Osmanli’nin dünya savasina girisi m. kemalin de mensubu oldugu ittihat ve terakki cemiyeti eliyle olmustur. Bu cemiyet mason ve yahudilerle isbirligi yaparak II. Abdülhamid’e darbe yapmis ve tahttan indirmisti. Tafsilat icin bakiniz; https://belgelerlegercektarih.com/2012/07/25/sultan-ii-abdulhamid-hani-tahttan-indiren-ittihat-terakki-ve-hareket-ordusu-kumandani-mahmud-sevket-pasa/

      Mason Üstadı itiraf etti: Sultan Abdulhamid’i biz devirdik

      3 – 12 adalar da kibris meselesine benzer sekildedir.

      4 – Kurtulus savasi mondros mütarekesi öncesi isgal edilmemis türk topraklari icin verilmis degildir. Bu yalandir. Kurtulus savasinin hedefi misaki milliyi gerceklestirmektir. Misaki milli ise “fiilen” ve “hukuken” bize aid yerleri dava eder. Hukuken ne demek? Haksiz yere isgal edilmis topraklar demektir. Iste Kibris ve 12 adalar haksiz yere isgal edilmistir. Bu yüzden ingilizler lozan’da bu haktan feragat etmemizi istemis ve bizim sözde “kahramanlarimiz” da kabul etmistir. Altina yorum yaptigin bu yazida bunun belgelerini gösterdik, buna ragmen yazinin altina böyle bir yorum yazabilmek sartlanmislik-körlük ve sloganzedelelikle izah edilebilir.

      5 – Sevr hicbir zaman Osmanli tarafindan kabul edilmemistir. Yunanistan disinda hicbir emperyalist devlet dahi meclislerine getirmemislerdir. Sevr proje olarak kalmistir. Tafsilat icin bakiniz; https://belgelerlegercektarih.com/2012/07/17/padisah-vahdettin-sevri-imzaladi-yalani/

      6 – Karlofca ve benzerlerinde kaybedilen yerleri kimse inkar etmiyor. Ama bunlar “peskes” cekilmemis ve üstüne bu anlasmalar “zafer” diye takdim edilmemisti. Fark bu. Iste bunu anlamiyorsunuz.

      7 – O sözünü ettigin rasathane ilk degildir. Osmanli’da rasathane hep vardi. Ama bunlar medrese ve büyük camilerin bünyesinde kurulmustu. Namaz vakitleri vs. hepsi bunlarla tespit ediliyordu. Senin sözünü ettigin rasathane cami ve medereslerden müstakil bir sekilde kurulan rasathanedir ki bunun kurulus maksadi vardi, bu maksad hasil olduktan sonra da kapanmistir. Bu maksad meshur astronom Ulug Bey’in calismalarinin gelistirilmesi ve düzeltilmesiyle alakaliydi. Tafsilat icin bakiniz; http://www.turkiyegazetesi.com.tr/yazarlar/prof-dr-ekrem-bugra-ekinci/584861.aspx

      8 – Osmanli devleti sanayi hamlesi yapmisti. Bati’nin gelismesi ise kristof kolomb ve vasco da gama gibi haydutlarin “cografi kesifler” adi altinda haydutluk yapip yerli halklari katledip avrupaya hazineler getirmesiyle olmustur. Sen Osmanli’yi hirsiz ve haydutlarin yaptiklarina bakarak tenkid ediyorsun.

      9 – Kapitülasyonlar Osmanlinin en kuvvetli devrinde verilmistir ve basta da bizim lehimizdeydi. Kapitülasyonlarin bizim aleyhimize dönmesi cok sonra olmustur. Düyunu umumiye ile borclarimizi ödemede büyük yol katedilmistir. Tafsilati var. Dilersen onlari da ayrica izah ederiz.

      10 – Okuma-yazma meselesi de öyle zannedildigi gibi degildir. Simdi okuyup yazanlarin orani yüksek de ne oldu? Baksana bir yorumunda kac tane yanlis cikti. Demek ki okuma yazma bilerek de insan cahil kalabiliyormus. Ama Osmanliya isyan eden kavalali mehmed ali pasa okuma yazma bilmedigi halde misir’i kalkindirdi. Demek ki esas mesele okuma yazma bilmek degildir. Mesele irfan sahibi olmaktir. Okuma yazma ise sadece bunun araclarindan biridir, amaci degil. Bu mevzuda baya bir “okumaya” ihtiyacin oldugunu görüyorum. Buyrun:

      Osmanlılar Okur-Yazar Değil Miydi?

      Harf Inkılabı işe yaradı mı?

      Harf devrimi ile ilgili Kazım Karabekir Paşa’nın görüşü (Kemalistlere duyurulur)

      Atatürk Inkılapları Islam’a karşı yapılmıştır

      Harf Inkılabının Zararları Hakkında Müthiş Bir Analiz

      11 – Matbaa mevzuunu da tafsilatiyla anlatmistik. Buradan ögrenebilirsin: https://belgelerlegercektarih.com/2012/08/31/matbaa-osmanliya-ne-zaman-geldi/

      12 – Kurtulus savasi yillarinda bir tane Osmanli hükümeti yoktu ki? Bircok hükümet kurulmus ve bunlarin biri basarisiz olmus olabilir. Ama genelde basariliydi ki yunani tepeleyebildik. Ama sonra m. kemal ihanet etti, o ayri.

      13 – Gecmisi birakip ileriye dogru bakilmaz. Bunu söyleyen okuma-yazma bilse de maalesef cahildir. Bugün musul meselesinde bile “gecmisteki haklar”dan bahsedilir. Gecmis bilinmedigi ve konusulmadigi takdirde bu haklari elde etmek, dolayisiyla gelecegimizi sekillendirmek mümkün olmaz. Gecmisini bilmeyen, gelecegini kuramaz.

      1. Remzi Akat Avatar
        Remzi Akat

        Allah razı olsun üstad….

    2. ......... Avatar
      ………

      karlofçaya götüren yol olan 2. viyana kuşatmasındaki yenilgide osmanlıyı arkadan vurduran kırım tatarları ve arnavutların savaşmadan çekilmesi sebep oldu. arnavut paşalar osmanlı yenildi diye sarayda zil takıp oynadılar. gerek tatarlar gerek arnavutlar bugün müthiş atatürkcüdür. o zaman osmanlı çöksün diye bakan arnavutlar özellikle bektaşi inancında olanlar cumhuriyetin kurucu kadrolarında el üstünde tutulanlardı.
      1683te balkanlarda kimler osmanlı düşmanı ise 1923 te ülkede onlar söz sahibi oldu.

    3. ismail Avatar
      ismail

      Ahmet bırak Mustafa Kemalin günahlarını kutsamayı. sabataycı o. ben daha evvel yazmıştım. biz 1906 da Mustafa Kemal Osmanlıyı yıkım teşkilatı olan vatan ve hürriyet teşkilatını kurduğu zaman 7338000 km2 idik ve dünyanın petrol deposuyduk.şimdikinin 9.5 misli. Ortada koskoca bir imparatorluk var ve bu imparatorluğu düşmanlarla paylaşmak üzere göz koyan gavurdan dönme hainler var. Olay imparatorluğun iç hainler tarafından düşmanlarla paylaşılması olayıdır. O zamanki paşaları araştır çoğu aslen sabatay yahudisi çıkıyor. bir fevzi çakmak var onlardan olmayan onunda içinden ne hain olduğu memlekete yapılacak yatırımları işgale uğramamazı kolaylaştırır diyerek engellediği hükümetin din düşmanı tutumlarını ona şikayet edenleri hükümete gammazlayarak tutuklattığı herkesce malum. balkanlılar bu toprakları büyük işgalciler eliyle ele geçirmiş ve bunu bu millete kutsatıyorlar olay bu. ben çok daha ağır bilgileri koyuyorum onlar bu siteden geçmiyor. çünkü halen daha sistem korku boku selanik üzerine kurulu. kimi yendi mustafa Kemal. Osmanlı silahlarıyla Osmanlıyı yendi. yunanla savaş Osmanlıyı tasfiyeyi amaçlayan mustafa kemalide önceki bizi çökerten süper yenilgilerini örtmek ve süper kahraman göstermek için bir kandırmaca öbür devletlere hep savaş tazminatı ödedi. musulu kerkükü ve suriyenin kuzeyini zaten bizimken kurtaramadı. koruma kanunlarının aslı söylettirilmeyen rezillikler kanunudur.türkiyede ömür 78.6 yıl. atan öleli 83 yıla geliyor bilen hatırlayan kalmadığı halde koruma kanunları kaldırılamıyor. 83 yıl daha kaldırılamaz. çünkü içimizdeki gizli gavurlar olan dönme tahakkumu. ona tapan gavur kökenlilerin ayaklanma sebebi bu konu.

  4. Ali Avatar
    Ali

    ‘Iskilipli Atıf hocanın Ingiliz Muhipler Cemiyeti’ne üye olduğuna dair kayıt var mıdır? Kaldı ki, bu Cemiyete giren herkes “hain” mi oluyor?’

    Bu muhteşem yorumunuz yukarida yazdıklarınızın ne kadar gerçekçi, subjektif ve doğru bilgiler olduğunu ortaya koyuyor gerçekten. Tebrikler.

    1. belgelerlegercektarih Avatar

      Kiymetli Ali kardesim, eksik bilgiye sahip oldugunuz zaman bu yorumu anlayamazsiniz. Ama yazinin devamini okursaniz ne demek istedigimiz daha iyi anlasilir. Dönemin Milli Istihbarat baskani, bazi seyh ve hocalarin Milli Mücadeleye faydali olmak icin Ingiliz muhipler cemiyetine girdigini anlatir. Bununla beraber, “Atatürk Arastirma Merkezi” yayinlarindan cikan “Ingiliz Muhipler Cemiyeti” isimli kitapta Iskilipli Atif hocanin ismi dahi gecmez. Eger Iskilipli Atif hoca bu cemiyete üye olsaydi, ismi gecerdi. Tafsilat icin asagidaki baglantiya tiklayabilirsiniz.

      İngiliz Muhipler Cemiyeti’ne üye olan hocalar hain miydi?

    2. ismail Avatar
      ismail

      kendileri ingilizler sayesinde başımıza gelenler öldüresiye baskı kurdular bu millete. kim rezilliklerini söylese hemen ingiliz işbirlikçisi hain damgası vurularak asılıyordu. böyle yaparak ingiliz kuklası diyenleri korkutarak sindiriyorlardı işgalden sonra gelenler dünyanın her yerinde işgalcilerin getirdikleri kukla yönetimlerdir. bu durum 1923 te başımıza getirilenler içinde geçerli.

  5. anan Avatar

    Osmanlıcı olmayan herkes masonmuş aq.. oldu.. ya bi siktir git gerizekalı..

    1. ...... Avatar
      ……

      masonlar senin kadar gerizekalıları asla aralarına almazlar. onlar akıllı şeytanların peşinde. o sebeple rahat olabilirsin.

  6. abdülhamidinanası Avatar
    abdülhamidinanası

    ulan orrusbu çocugu kemalistler ananı siksin o belgeleride al ananın en ücra kösesine sok amın oglu

  7. ......... Avatar
    ………

    türk düşmanı kızıl bu küfür edenler. emin olun islamada düşmanlar.

  8. ......... Avatar
    ………

    bu küfür yazanlar hep türk islam düşmanı kızıllar. Kurana ahrete cennete cehenneme inanmaz içip içip eylenmeyi bilirler.

  9. Ali Rıza Avatar
    Ali Rıza

    Kadir Bey niye küfürlü yorumları yayınlıyorsunuz. Bunlar alçak insanlar. Adam gibi olan yorumları yayınlayın.

  10. frknecn3 Avatar
    frknecn3

    Kadir hocam lütfen cevap verin
    Teselyanın ilhakı
    Mısırın işgali
    Habeşin işgali
    Somalinin işgali
    bir dostum bana sultan abdülhamid buraları kaybetti diyor. Ben ise kesin bilgi almak istedim pek inanmıyorum kendisine, size sorayım dedim

    1. belgelerlegercektarih Avatar

      Bunlar haksiz hukuksuz isgallerdi. Cogu da Sultan II. Abdulhamidin sorumlu olmadigi 93 harbinin neticesi olarak elimizden cikti. Osmanli bu isgalleri tanimadi. Mühim olan da buydu. Bir yer isgal edildiginde, orasi isgalciye aid olmuyor. Bu yüzden Misir Sudan gibi yerleri Lozanda mevzubahis ettiler. Kemalistler de bu haksiz isgalleri tanidi ve oradaki hukukundan vazgecti.

  11. frknecn3 Avatar
    frknecn3

    Kadir hocam biri size kamalın hatalarını sayınca “sevmiyorsan saygı duy” gibisinden bir kelamda bulunsa nasıl cevap verirdiniz ?
    Bazı vatandaşlar atatürke çok minnet duyduklarını belirtiyorlar, ben ise onun yaptıkları yanlışları da söyleyince, “tamam atatürkü sevmiyorsan saygı duy” kelamını söylüyorlar, bunların bu haksız cevaplarına karşılık vermek istiyorum.

    1. belgelerlegercektarih Avatar

      frknecn3, eskiden sevmek mecburiyetindesin diyorlardi. Simdi sevme ama saygi duy diyorlar. Iyi bir gelisme. Biz hakaret etmiyoruz ki “saygili olun” sözüne muhatap olalim. Eger saygidan, “hakikatleri söyleme” diye bir mana kastediliyorsa, böyle bir sey istemeye haklari yoktur. Hakikati söyleriz, ama hakaret etmeyiz.

      1. Sahir Avatar
        Sahir

        Kadir Bey yazıyla alakası yok ama bir soru sormak istiyorum. M. Kemal ABD ye Chester imtiyazı diye bir ayrıcalık tanıdı ve bunu bizim meclis onayladı ABD senatosu onaylamadı diye biliyorum. 100 yıllık bir anlaşmaydı. Mesela biz şu an o anlaşmanın kapsadığı alanlarda maden ya da petrol araması yapsak ABD bunu tekrar gündeme getirip senatosuna sunabilir mi?

    2. emin Avatar
      emin

      Şunu da ekleyebiliriz; “sevmiyorsan da saygı duymak zorundasın” diyen kemalist hazımsızlar acaba bu devletin cumhurbaşkanı olan Erdoğan’ı hiç eleştirmiyor mu? eleştirdiklerinde saygısızlık mı yapmış oluyorlar onlara göre? Malüm Cumhurbaşkanına hakaret suç! “sevmeseler de saymak zorundalar” yani!
      Bunlar Hükümetin icraatlerini eleştirince saygısızlık mı yapmış oluyor?

      Yaşadığımız toprakları bize canıyla miras bırakan Osmanlıya ettikleri her türlü hakaret ve iftira saygı icabı mı?

      Sorun şu; adamlar asla kendilerini savunabilecek durumda değil, tek çare eleştirenleri, gerçekleri söyleyenleri SUSTURMAK!

  12. asdasd Avatar
    asdasd

    😀

  13. Eren Avatar
    Eren

    Bir sorum var cevaplarmisin, Atatürk olmasaydı topraklarımız baya çok olurmuydu?

    1. Hddh Avatar
      Hddh

      Yine Kazım Karabekir Kolordusu İle Ermenilerin Kökünü Kazırdı. Yine Halk Fransız Ve İtalyanlara Dayak Atardı. Kemal Paşa Olmasa Bu Hareketin Başında İllaki Bir Paşa Olurdu. İllaki Topraklarda Bir Değişiklik Olurmu Diyorsan Belki Oda Çok Düşük Bir İhtimal Suanki İzmir Ve Civarı Yunana Bağlı Bir Eyalet olurdu Oda Çok Düşük Bir İhtimal

  14. Dot Avatar
    Dot

    2.Abdülhamid izin vermediği halde nasıl Ruslarla savasildi? Padişah hicbisey yapamiyormuydu ki?

    1. belgelerlegercektarih Avatar

      Dot isimli yorumcuya…

      Yazida bunun cevabini verdim. Mesrutiyet devirlerinde idare Padisahta degildir. Semboliktir. Meclis vardir.

  15. Dot Avatar
    Dot

    Meclis mi karar veriyo.Meclisin verdiği karara karşı çıkamıyomu

    1. belgelerlegercektarih Avatar

      Dot adli yorumcuya…

      Mithat pasa ve sürekasi karar veriyor. Karsi cikamaz zira kendi kadrosunu kurmamistir. Bu cuntanin Sultan Abdülaziz’i nasil katlettiklerini anlatmaya gerek yok sanirim.

  16. Dot Avatar
    Dot

    İlber Ortaylı 2.Abdülhamid toprak kaybetti dedi diye biliyorum ama

    1. belgelerlegercektarih Avatar

      Dot, ilber ortayli uydurma kitabi kaynak gösteren sisirilmis biridir.

  17. Dot Avatar
    Dot

    Demokrat parti Çıkarmışsa Menderes çıkarmış olmuyo mu? Başbakan,parti lideri o zaten

    1. belgelerlegercektarih Avatar

      Dot, yaziyi bir daha okuyun.

  18. Dot Avatar
    Dot

    Bu yazıyla alakası yok ama birşey sorcam.Osmanlı padişahları içki içmiyormuydu? Padişah içki içiyorsa Osmanlı nasıl şeriat devleti oluyo?

    1. belgelerlegercektarih Avatar

      Dot, padisahin icki icmesiyle devletin nizami arasinda nasil bir alaka kurulabilir?

  19. Dot Avatar
    Dot

    İçki içene 80 sopa vurulması gerekmez mi padişahlara vuruldu mu? Ayrıca bazı dönemlerde içki yasağının kalktığı söyleniyo Dogrumu?

    1. belgelerlegercektarih Avatar

      dot, icki cezasi acik yerde icildigi takdirde uygulanir. sahidi olmayan bir eylemden dolayi ceza verilmesi mümkün degildir.

  20. Dot Avatar
    Dot

    Peki bu şey daha sorucam.Seçme seçilme hakkını M.Kemal vermedi mi?Yani onun izni olmadan nasıl alabilirler ki?

    1. belgelerlegercektarih Avatar

      dot, m. kemal döneminde kimsenin secme hakki yoktu. milletvekilleri tayin usulüyle meclise giriyorlardi.

  21. Dot Avatar
    Dot

    Yani Kadınlara seçme seçilme hakkını diyorum.1934te verilmedi mi Bu kadınlar M.Kemalin izni olmadan nasıl alabilirlerki

  22. Dot Avatar
    Dot

    Muhtarlık,belediye seçimlerinde kadınlara seçie hakkı verildi ama.

    1. belgelerlegercektarih Avatar

      dot, linkini verdigim yaziyi iki kere daha oku.

  23. Dot Avatar
    Dot

    Okudum ama anlamadım.KAdınlar muhtar ve belediye seçimlerinde seçilmedi mi?O zaman nasıl seçilmemiş oluyorlar?

    1. belgelerlegercektarih Avatar

      dot, sati kadini kim secti? Halk mi secti m. kemal mi?

  24. Dot Avatar
    Dot

    Kim seçti?Kim sectiysede seçilme hakkı verilmiş,seçilmiş olmuyorlar mi?

    1. belgelerlegercektarih Avatar

      dot, hayir. m. kemal buldu, secti ve halka onaylattirdi. fahrettin altay’in 10 yil savas ve sonrasi isimli hatiratina bakin. Kadinin halk tarafindan secilmesi falan yoktur. Erkekleri bile halk secmiyordu. M. Kemal seciyordu. 1931 tarihli belediye seciminde ve sonraki genel secimlerde bagimsiz adaylar icin 30 kisilik bir kota konuldu, hepsi bu. belediye secimlerinden sonra scf’yi kapattirdi. scf’nin cikardigi samsun belediye baskanini ise paylayip istifa ettirdi. Buna secim falan denilemez.

  25. Dot Avatar
    Dot

    1931 tarihli belediye seciminde ve sonraki genel secimlerde bagimsiz adaylar icin 30 kisilik bir kota konuldu, hepsi bu. belediye secimlerinden sonra scf’yi kapattirdi. scf’nin cikardigi samsun belediye baskanini ise paylayip istifa ettirdi Bunun kanıtı ne

  26. Saltuk Avatar
    Saltuk

    MALATYADA BİR HEYKEL VAR…EYY KEMOFAŞOLAR ONU GÖRDÜNÜZMÜ HER PLATFORMDA EN ADİ LİSANLA HAKARET ETMEYİ BİLİRSİNİZDE NE BABALARINIZ NEDE SİZ BU REZİLLİGE SİZ BİZİMKİNİ BÖYLE SEMBOL EDEMEZSİNİZ DİYE ŞİMDİYE KADR BASVURU YAPMADINIZ HOSUNUZAMI GİDİYOR ANCAK BİZEŞARLARSINIZ.

Leave a reply to Eren Cancel reply

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Blog at WordPress.com.