M. Kemal Atatürk’ün Ingiliz Istihbaratı ile gizli ilişkisi deşifre oldu
Bilindiği gibi M. Kemal, Filistin Cephesi’nde Ingiliz Ordusu Kumandanı General Allenby’e karşı savaşmak yerine kaçmayı tercih etmiş ve o cephede 75 bin Mehmetçik esir bırakılmıştı.[1] Hatırlatalım, Mondros Mütarekenamesi’ni, M. Kemal’in Filistin Cephesi’nden kaçması ve cephenin çökmesi üzerine imzalamak mecburiyetinde kalmıştık. Mütarekenameyi imzalayan Rauf Orbay ise M. Kemal’in dostuydu.
Meselenin daha iyi anlaşılabilmesi için bir ara Italya Dışişleri Bakanlığı görevinde bulunmuş olan Kont Sforça’nın Mondros Mütarekenamesi hakkında söylediklerine yer vermemiz gerekiyor. Az evvel de ifade ettiğimiz gibi, Mondros Mütarekenamesi’ni Osmanlı Devleti adına imzalayan Rauf Orbay’dır. Rauf Orbay’ın daha sonra M. Kemal Atatürk tarafından Başbakan yapıldığını aklınızın bir köşesine yazınız, az sonra bu noktaya tekrar temas edeceğiz.
Kont Sforça, Mondros Mütarekenamesi’nden bahsederken Ingilizlerin kara ordusuna karşı mutedil davrandıklarını söylüyor. Donanma’nın hemen teslimi istendiği halde kara ordusunun ilgasından veya hemen terk-i silah etmesinden bahsedilmiyormuş. Bilakis sadece seferberliğin ilgası talep olunurken, dahilde asayişin temini ve hududların muhafazası ve bunun için lazım gelen ordu miktarı terhisten istisna ediliyormuş!.. Kont Sforça, bunda bir gizli maksad görüyor ve diyor ki:
“Ingiltere Hükümeti, Osmanlı Devleti’nin mirascıları arasında şimdiden bir ihtilaf görüyor ve mutad olan ikiyüzlü siyasetiyle şunu istiyor:
Eğer müttefiklerin talebleri Ingilizleri sıkacak bir şekil alırsa, henüz mukavemet kabiliyeti olan Türkler’i kendi menfaatleri için kullanabilir bir mevkiye koyabilsinler.”[2]
Bu durumdan anlaşılıyor ki, daha mütarekenin (Ateşkesin) imzası günü yani Padişah’ın Anadolu’da bir kuvvet teşkilini hayalinden bile geçirmediği zamanda Ingilizler, (Kont Sforça’nın fikrine göre) bu kuvvetin teşkilini düşünmeye başlamışlar, hatta bunun için M. Kemal’i, Sultan Vahidüddin’den evvel bulmuşlardır. Sultan Vahidüddin ve Sadrazam Ferid Paşa, M. Kemal’i, “Memlekette büyük şöhreti vardır. Itimad edilecek namuslu bir adamdır!..” diye Ingilizlere karşı müdafaa edip Anadolu’ya göndermeye çalışırken M. Kemal de Istanbul’da Itilaf Hükümetleri ileri gelenleri ile münasebette bulunuyor ve onlardan talimat alıyordu.[3]
Bundan başka, Ingilizlerin Istanbul’da hafiye teşkilatını yapan, “Ingiliz Muhibler Cemiyeti”ni kuran hülasa Şark’ta Ingilizlerin siyasi emellerini temine çalışan Rahip Frew, daha evvel M. Kemal ile temasa geçmişti. Hatta M. Kemal, Pera Palas Oteli’nin müdürü, Fransız fakat Ingiliz ajanı Mösyö Martin vasıtasıyla müteaddid defalar vaki olan mülakatlarında Rahip Frew’yu, “insaniyete hadim adalete hizmetkar bir zât-ı faziletkâr telakki etmiş olduğunu” bizzat ifade etmektedir.[4]
M. Kemal’in entelijans servis elemanı olan Rahip Frew ile daha Anadolu’ya gitmeden önce görüştüğünü Rauf Orbay da ifade etmektedir:
“M. Kemal Paşa’nın Istanbul’da asker arkadaşlarından başka sivillerden ve bilhassa yabancılardan pek tanıdığı yoktu. Yalnız Ismail Canbulat Bey’i vaktiyle hapishaneden kaçırmış olan Italyan uyruklu müteahhid Dinari vasıtasıyla Istanbul’daki Italyan fevkalade murahhası -sonraları Dışişleri Bakanı olan- Kont Sforça ile birkaç defa temas etti.
Pera Palas Oteli’nde bulunurken de bu otelin müdürü Mösyö Martin delaletiyle Ingilizlerin sonradan yaman bir entelijans servis elemanı olduğu anlaşılan Papaz Frew ile iki-üç defa görüştü.”[5]
Dahiliye Nazırı Ahmet Reşid (Rey) Bey diyor ki; “Türkiye’nin harbe girmekteki acelesi düşmanlığını kamçılamış olan (Ingiliz Başvekili) Lloyd George, harpten sonra Hind Müslümanlarının, hilafete sahip olan Türkiye saltanatı lehindeki ısrarlı teşebbüslerinden korkarak hilafetin Osmanlı soyundan alınmasını ve Osmanlı saltanatının imhasını iyice kurmuştu. Fakat müttefiklerinin bu amaca katılmamalarından endişe ediyordu. Bunun için gayrimeşru yollara müracaatta tereddüt etmiyordu. Bu yollardan biri Venizelos, diğeri de Frew isminde Hint hizmetinden Istanbul hizmetine aldığı casus bir papazdı.”[6]
M. Kemal’i her fırsatta göklere çıkaran yaveri Cevat Abbas da hatıralarında şunları yazmaktadır:
“Atatürk, Istanbul’da bulunduğu ayların sonlarına doğru Italya mümessili Kont Sforzia ve Papaz Mister Frew ile de ayrı ayrı ve fasılalı tarihlerde görüşmüştü.”[7]
M. Kemal’in henüz Istanbul’dan ayrılmadan, Ingiliz istihbaratına mensup bazı kimselerle gizlice görüştüğünü Von Mikusch da doğrulamaktadır.[8]
Nitekim Stanford Shaw’un Türk Tarih Kurumu tarafından Ingilizce basılan 6 ciltlik eserinin birinci cildinde, M. Kemal’in, Osmanlı Savaş Bakanlığı’nda Ingiliz Kontrol Subayı olarak görev yapan ve aynı zamanda Ingiliz Istihbaratının (M.İ.6) Istanbul’daki başı olan J. G. Bennett’e, -sıkı durun- şu çarpıcı planı önerdiği yazmaktadır:
“Ingiliz kontrolü altında bir Türk ordusu kurmak.”[9]
Evet, yanlış okumadınız… M. Kemal Atatürk, “Ingiliz kontrolü altında bir Türk ordusu kurmak” istiyor.
Ingilizcesi aynen şöyle:
“…to whom he suggested the idea to organize a Turkish army under British officers…”
Bu hakikatleri yaklaşık bir asırdır Milletimizden gizlediler. Fakat hakikatin er ya da geç ortaya çıkmak gibi bir huyu olduğu unutulmamalıdır.
Ingiliz kontrolünde bir Türk ordusu… Bildiğiniz gibi, Kurtuluş Savaşı’nın hedefi Misak-ı Milli’yi gerçekleştirmekti[10], ancak bu hedefe ulaşılmadan M. Kemal’in orduya “dur” demesiyle duruldu. Peki ona orduyu “durdurma” emrini kim verdirtti? Lozan’a kim çağırdıysa onlar vermiş olsa gerek.[11]
Bir bilgi daha…
M. Kemal Atatürk 14 Kasım 1918 günü, Ingilizlerin Daily Mail Gazetesi’nin muhabiri G. Ward Price ile görüştü.
Price, M. Kemal’le Pera Palas’ta yaptığı görüşmeyi hatıralarında şöyle aktarıyor:
“M. Kemal, yapmak istediği bir teklif için Britanya resmi makamlarıyla nasıl temas edeceğini” bildirmemi rica etti.
“Bu harpte yanlış cephede savaştık, dedi, eski dostumuz Britanyalılarla asla kavga etmek istemezdik… Biliyoruz, partiyi kaybettik… Anadolu’nun Müttefik Devletler tarafından işgal edileceğini tamamen biliyordum… Bu topraklar üzerindeki bir Britanya idaresinden o kadar hoşnutsuzluk gösterilmemesi gerektir.”
Anadolu’da Ingiliz idaresinden o kadar da rahatsızlık duyulmaması gerektiğini söyledikten sonra M. Kemal, bu topraklar üzerindeki Ingiliz idaresinde bir vali olarak çalışmaya hazır olduğunu gazeteci aracılığıyla işgalci yetkililere şöyle iletecektir:
“Eğer Ingilizler Anadolu için sorumluluk kabul edecek olurlarsa Britanya idaresinde bulunan tecrübeli Türk valileri ile işbirliği halinde çalışmak ihtiyacını duyacaklardır. Böyle bir selahiyet dâhilinde hizmetlerimi arzedebileceğim münasip bir yerin mevcut olup olmayacağını bilmek isterim…”[12]
Dikkat ettiyseniz, G. Ward Price ile yaptığı görüşmede Vali olmak istediğini söylüyor, yani Ingilizlerden “siyasi/idari” makam istemektedir. J. G. Bennett’e yaptığı teklifte ise “askeri” makam talep ediyor.
Şimdi, M. Kemal’in Ingilizlerden talep ettiği siyasi ve askeri makamları alıp alamadığına bakalım…
*
***Ingilizlerin M. Kemal’e verdiği siyasi destek***
1 – Ingilizlerin M. Kemal’in adamı için girişimde bulunmaları
M. Kemal Atatürk Samsun’a çıktığı sırada Sadrazam Ferid Paşa ve Erkan-ı Harbiye Reisi Cevad Paşa’ya yazarak Samsun Müfettişliği’ne Hamid Bey isminde birini tayin ettirmiştir.[13] Bu zatın daha sonra Dahiliye Nazırı ile arası bozulduğu için azline karar verildiği halde Ingilizler yerinde bırakılması için Istanbul Hükümeti’ne müracaat etmişlerdir.[14]
*
[13] no’lu dipnot ile alakalı… M. Kemal, Sadaret’ten, Samsun Müfettişliği’ne Hamid Bey’in tayin edilmesini istiyor…
***
Belgenin latinize edilmiş hali:
*
2 – 16 Mart 1920’de Istanbul’un işgali ve Osmanlı Mebusan Meclisi’nin basılıp dağıtılması
M. Kemal, Filistin Cephesi’ndeki hezimetten sonra Sultan Vahidüddin’e gönderdiği bir telgrafta ingilizlerle barış yapılmasını, yeni bir hükümetin tesis edilmesini ve bu hükümette (Mondros Mütarekenamesini imzalayacak olan) Rauf Bey’e ve kendisine Bakanlık verilmesini talep etmiştir.[15] Yazının hemen başında, Mondros Mütarekenamesi’ni imzalayan Rauf Orbay’ın daha sonra M. Kemal tarafından -adeta ödüllendirilircesine- Ankara’da Başbakan yapıldığını “aklınızın bir köşesine yazmanızı” rica etmiştik. Ingilizler, işte bu Mütarekename’nin 7. maddesine dayanarak Istanbul’u resmen ve fiilen işgal etmişler ve Osmanlı Meclisi’ni basıp dağıtmışlardır.
*
[15] no’lu dipnotta bahsi geçen telgraf… M. Kemal, Sultan Vahidüddin’e gönderdiği bu telgrafta ingilizlerle barış yapılmasını, yeni bir hükümetin tesis edilmesini ve bu hükümette (Mondros Mütarekenamesini imzalayacak olan) Rauf Bey’e ve kendisine Bakanlık verilmesini talep etmektedir:
Çok mahremdir
Ser Yaver-i Hazret-i Şehriyârî Naci Beyefendi’ye
Talât Paşa Kabinesi’nin mefluç bir halde, Tevfik Pasa Hazretleri’nin muayyen bir kabine teşkilinde müşkülâta maruz bulunmakta olduğunu haber alıyorum. Ordular muharebe kudretinden mahrum ve zaten kuvay-i mevcude müdafaadan âciz bir hâk getirilmiştir. Düşman her gün daha müsaid ve ezici şartlar ibraz etmektedir. Müttefikan olmadığı takdirde münferiden ve behemehal sulhu takarrür ettirmek lâzımdır ve bunun için fevt olunacak bir an dahi kalmamıştır. Aksi takdirde memleketin kamilen elden çıkması ve devletimizin gayri kâbil-i telâfi mehâlike maruz kalması baid-ül-ihtimâl değildir. Muhterem Padişahımıza olan sadakat ve merbutiyetim ve vatanımın temin-i selâmeti itibariyle arz ederim ki Tevfik Paşa Hazretleri filhakika müşkülâta tesadüf etmişlerse Sadaretin derhal Izzet Paşa Hazretleri’ne tevcihi ve müşarünileyhin de esası Fethi, Tahsin, Rauf (Orbay), Ismail Canbolat, Azmi, Şeyhülislâm Hayri ve âcizlerinden (kendisini kastediyor) mürekkep bir kabine teşkil etmesi zaruridir. Zevât-ı mezkürenin vücude getireceği kabinenin vaziyete hâkim olabileceği zan ve itikadındayım. Tevfik Paşa Hazretleri, size isimlerini söylediğim zevata müracaat ettiği takdirde mazhar-ı teşkilât olabilir zannederim. Mümkünce bu zevatın Şevket-meap Efendimiz ‘e arzını rica ederim.
Mustafa Kemal
Ingilizlerin Istanbul’daki Osmanlı Meclisini yani “Meclis-i Meb’usan”ı basıp dağıtmaları, mebusların, M. Kemal’in Ankara’da kurduğu Meclis’e gitmelerini ve bu suretle Istanbul’u çökerterek orasının takviyesini temin içindi. Hatta bazı mebusları kendileri götürmüşlerdir. Örneğin Miralay Selahaddin Bey’i Anadolu’ya bir Ingiliz gemisi götürmüştü.[16] Böylece M. Kemal, Ingilizler tarafından siyasi bir aktör olarak ön plana çıkarılmıştır.
Bu baskında başta Rauf Orbay olmak üzere birçok meb’us Ingilizlerce tutuklanmıştır. Hiç şüphemiz yok ki, Ingilizler, bu hareketi M. Kemal ve Rauf Orbay ile anlaşarak yapmışlardı.
Nitekim Mebusan Meclisi üyesi Yunus Nadi, anılarında, Rauf Bey’in, kaçıp kurtulmasını telkin edenlere şu cevabı verdiğini yazıyor:
“Kararımız karar. Ancak biz hadisenin bu kadarını kafi görerek savuşursak Meclis’in alt tarafı panik yaparak dağılır gider. Ben istiyorum ki Meclis dağılmasın, fakat dağıtılsın… Bunu bilhassa kendim için vazife görüyorum…”[17]
Rauf Orbay, bu anlaşmayı adeta ifşa ediyor:
“Ingilizlerin Meclis’i basmalarını sağlamak için burada kalacağım.”[18]
Daha açık bir ifadesiyle;
“Istanbul’a, Meclis’e gideceğim ve dediğiniz olmazsa **Anadolu’da milli bir hükümet kurmanız için** Meclis’in ortasında bomba patlatarak kendimi feda edeceğim!”[19]
Fevkalade ilginçtir ki M. Kemal, 22 Ocak 1920 tarihinde, şifreli bir telgrafla Konya’daki XII., Sivas’taki III. ve Erzurum’daki XV. Kolordu Kumandanlarına, Ingilizlerin Istanbul’a tecavüzlerini arttırarak bazı nazırları ve meb’usları bilhassa Rauf Beyi tevkif etmeleri ihtimalinden bahsetmiş…[20]
16 Mart’ta vuku bulacak olan hadiseleri 22 Ocak’ta nerden biliyor?? Bunların M. Kemal’in elini güçlendirmeye yönelik önceden planlanmış hamleler olduğu apaçık ortada.
Istanbul’un işgali hakkında Atatürkçü Sabahattin Selek şunları yazıyor:
“Itilaf Devletleri, 16 Mart 1920 günü Istanbul’u resmen ve fiilen işgal etmek suretiyle Anadolu ihtilalinin başarısına büyük ölçüde yardım etmişlerdir.”[21]
Von Mikusch ise bu konuda şunları yazmaktan kendini alamamıştır:
“(Ingilizler) M. Kemal’i öyle bir neticeye isal ettiler ki; M. Kemal bizzat kendi dostları vasıtasıyla böyle bir neticeye vasıl olamazdı.”[22]
Prof. Dr. Halil Inalcık da, işgalin, M. Kemal önderliğindeki hareketi güçlendirdiğini yazmaktadır.[23]
Bu babta yazılacak daha çok şey olmasına rağmen bu kadarla iktifa ediyoruz, ancak şu kadarını söyleyelim ki, M. Kemal’in hayali, Ingilizlerin Istanbul’daki Osmanlı Meclisi’ni basıp dağıtmalarıyla gerçekleşmiştir. Böylece Ingilizler, futbolda “al da at” diye tabir edilen bir pasla M. Kemal’in Osmanlı kalesine gol atmasını sağladılar. Artık M. Kemal’in önünde bir engel kalmamıştır… Devlet içinde Devlet kurmuştur…[24] Sıra Osmanlı Devleti’ni ortadan kaldırmaya gelmiştir ve onu da gözünü kırpmadan yapacaktır.
***
3 – Yunanlılara verilen desteğin geri çekilerek M. Kemal’in “kurtarıcı” “kahraman” yapılması
M. Kemal Atatürk, Ingilizlerin Yunanlılara verdikleri desteği çekip kendisine yardım edecekleri hakkındaki vaatlerini “Nutuk”ta şöyle anlatıyor:
“13 Haziran 1921 de Kuvayi Itilâfiye Başkumandanı General Harington’un mukarribininden olduğunu ifade eden Binbaşı Henry ve Sturton namında iki zâbit motörle Ineboluya geldiler. Bu zâbitler; General Harington tarafından şu tebligatta bulundular: Ben, bir torpito ile Ineboludan Istanbulda Boğaziçinde Harington’un yalısına gideyim. Orada General ile sulh esasatı üzerinde anlaşayım. Ingilterenin istiklâli tanımımızı kabul ettiğini ve Yunanlıların topraklarımızdan çıkarılacaklarını ve mesaili saire üzerinde münakaşanın mümkün olduğunu söylemişler. Bu zâbitlere verilen cevapta, benim Istanbula gitmiyeceğim (Çünkü, kendi hesabına çalıştığı için Ankara’dan ayrılmaya korkuyor. Cepheye bile Başkumandanlık kanunuyla Meclis yetkilerini üzerine alarak gitmişti.) ve General Harington’un Ineboluya gelip o sırada orada bulunan Refet Paşa ile görüşmesinin münasip olacağı bildirilmişti.”[25]
***
M. Kemal Atatürk’ün bu görüşmeyle ilgili Nutuk’ta bahsetmesinin sebebi, kesinlikle kendi ihsanı değildir, bilakis, bu hadisenin başkalarınca duyulması üzerine kendini savunmak amacıyla Nutuk’ta yer vermiş olduğu anlaşılmaktadır. Zira Nutuk’ta bu meseleye; “suitefehhümü mucibolmuş bulunan bir meseleyi zikredeceğim”, yani “yanlış anlaşılmaya yol açmış bulunan bir meseleyi zikredeceğim” diyerek girmiştir. Binaenaleyh, bu görüşmenin Nutuk’ta yer almasının sebebi, kendini savunmak ihtiyacı hissetmiş olmasından kaynaklanmıştır.
[25] no’lu dipnotla ilgili… M. Kemal Atatürk’ün kendini savunmak amacıyla Nutuk’ta yaptığı izahat
***
*
***Ingilizlerin M. Kemal’e verdiği askeri destek***
1 – Ingilizlerin M. Kemal Atatürk’e cephane yardımı yapmaları
13 Haziran 1921’de Inebolu’ya gelen bir Ingiliz hey’eti, General Harington’un emriyle M. Kemal Atatürk’e “cephane” getirdi![26]
*
[26] no’lu dipnot ile alakalı… M. Kemal’in Genel Sekreterliğini yapmış olan Yusuf Hikmet Bayur bile, Türk Tarih Kurumu tarafından basılan eserinde Ingilizler’in cephane getirdiğini yazmaktadır. Yani inkarı kabil değildir….
***
2 – Ingilizlerin Kuva-yı Milliye’ye müdahale etmeyeceklerine dair güvence vermeleri
25 Eylül 1919 tarihinde, yani daha Kuva-yı Milliye’nin kayda değer bir mevcudiyeti görülmeden General Sally Clade, Fuad Paşa nezdine bir Erkân-ı Harb Binbaşısı ile Eskişehir’e, Ingiliz kontrol zabitanından mürekkep bir hey’et göndermişti. Bu hey’et, “Ingilizlerin ahvâl-i dâhiliyeye ve Kuva-yı Milliye’ye kat’iyen müdahale etmeyeceklerine” dair söz vermiştir![27]
***
3 – Merzifon’da bulunan Ingiliz kuvvetlerinin çekilmesi
Yine aynı tarihlerde Ingilizler, “Merzifon’da bulunan kuvvetlerinin geriye alınması” halinde, “Kuva-yı Milliye’nin memnun olup olmayacağını” sordular!
Kemalcilerin verdikleri “pek memnun oluruz” cevabından sonra hemen Merzifon’daki kuvvetlerini ağırlıkları ile birlikte evvela Samsun’a oradan da Istanbul’a çektiler![28]
[27] ve [28] no’lu dipnotlarla ilgili… M. Kemal Atatürk, Nutuk’ta, Ingilizlerin Kuva-yı Milliye’ye müdahale etmeyeceklerine dair verdikleri güvenceden ve Merzifon’daki Ingiliz kuvvetlerinin çekilmesinden böyle bahsetmiştir…
***
Benzer bir şekilde bir Ingiliz yüzbaşı da Ali Fuad Paşa’ya “Ankara’da bulunan Ingiliz bölüğünün çekileceğini” söylemiştir. Bunun üzerine Ali Fuad Paşa, bu “müjdeli haberi” bir telgrafla Genelkurmay’a bildirmiştir.[29] Böylece Ingilizler, Anadolu’yu M. Kemal’e teslim etmiş oldular.
Ingilizler sürekli Kuva-yı Milliye’yi dağıtması için Padişah’a baskı yapmıyor muydu? Öyleyse neden kendileri el altından destek veriyorlar? Bunun cevabını yine biz verelim: Çünkü Padişah’ı Kuva-yı Milliye’nin aleyhindeymiş gibi göstererek halk ve asker nezdindeki itibarını zedelemek istiyorlardı. Kemalistlerin Sultan Vahidüddin’e “hain” diyebilmelerini sağlamak amacıyla yapıyorlardı bunu. Sahi, kemalistler Sultan Vahidüddin’e neden hain diyor? Ingiliz baskısıyla Kuva-yı Milliye aleyhine beyanda bulunduğu için degil mi? Ama gördüğünüz gibi Ingilizler, diğer taraftan M. Kemal’e yardım ediyordu.[30]
*
[29] no’lu dipnot ile alakalı… Ali Fuad Paşa’nın, Ingiliz bölüğünün Ankara’dan çekileceğini Genelkurmay’a bildiren telgrafı…
***
Belgenin latinize edilmiş hali:
Von Mikusch, bu hususa dikkat çekerek:
“Hakikaten hayret verici bir şey!” diyor ve ilave ediyor:
“Galipler, General’e (yani M. Kemal’e) hazırlıklarını yapması için lazım gelen bütün rahatı ve kâfi vakti verdiler ki, bunun neticesi kendi sulh muahedelerinin bozulmasını mucip olacaktı.”
Ingiliz siyasetinin zahir görünüşüne zıt düşen bu hadiseler, niçin ve nasıl oluyor da bu tarzda cereyan ediyordu?
Dagobert Von Mikusch’a bakarsanız:
“M. Kemal’in Ingilizler’le gizli bir anlaşma yapmakta olduğunu ve bu anlaşmanın daima da gizli kalacağını”[31] kabul etmek gerekmektedir.
Fakat inşaallah hepsi deşifre olacak.
Sonuç olarak diyebiliriz ki;
Ingilizlerin M. Kemal Atatürk’e hem siyasi, hem de askeri destek sağladıklarını “Nutuk”ta dahi görüyoruz… Özetle söylemek gerekirse Ingilizler, M. Kemal’in daha sonra Ankara’da -adeta ödüllendirircesine- Başbakan yaptığı Rauf Orbay ile imzaladıkları mütarekeye dayanarak Osmanlı Devleti’nin başkenti Istanbul’u işgal ettiler ve ülkenin tek hakimi yaptıkları M. Kemal Atatürk’e gönül rahatlığıyla teslim edip gittiler. Öyle ki, Ingiliz Goldstream Bandosu gemiye doğru yürürken “M. Kemal Komutanımızdır” parçasını çaldı…[32]
Kaçmadılar…
Güle oynaya gittiler…
Tıpkı Şerif Hüseyin’e Arabistan’ı teslim edip gittikleri gibi…
Bizim kemalistler Şerif Hüseyin’e “hain”; M. Kemal Atatürk’e ise “kahraman” diyorlar. Oysa yaptıkları aynı şey. (Kaldı ki, Ingilizler Şerif Hüseyin’i kandırmışlardı. Ayrıntıya giremiyoruz.)
Bu jestlerine mukabil Şerif Hüseyin’den petrol aldılar. Peki M. Kemal’den ne aldılar dersiniz?
Prof. Dr. Ş. Teoman Duralı cevaplasın:
“Lozan’da bedeninizi geri vereceğiz, buna karşılık ruhunuzu bize teslim edeceksiniz denilmiştir.
Ruhun teslim edilmesi teklifinin gerektirdiği bütün öldürücü hamleler (ameliyeler) eksiksizce yerine getirildi: Halifeliğin ilgası, yazı ile dil devrimi ve nihayet köklü bir Islamsızlaştırma hareketi gibi.
Işte uğramış olduğumuz ruhi manevi soykırımın serencamı. Peki, bedenimizi kurtarabildik mi? Ruhu uçup gitmiş vücuda ceset diyoruz. O halde kurtarabildiğimiz, cesedimizmiş.”[33]
Isterseniz sır perdesini biraz daha aralayalım…
Rauf Orbay, Lozan’a giden Türk heyetindeki Hahambaşı Haim Naum efendinin Ingilizlerle arabuluculuk yaparak Ismet Paşa’yı (dolayısıyla M. Kemal Atatürk’ü) Hilafet’i kaldırmaya ikna ettiği kanaatindedir![34]
Bunu M. Kemal’in Başbakan yaptığı Rauf Orbay söylüyor… Başka söze gerek var mı?
16 Mart 1920’de Istanbul’u işgal eden Ingilizler, Şehzadebaşı’ndaki Mızıka Karakolu’nu basıp 4 askerimizi şehit ettiler. Çok sayıda askerimizi de yaraladılar
***
2 Ekim 1923’de Istanbul’u Ankara hükümetine teslim eden Ingilizler, güle oynaya gittiler (3 Ekim 1923 tarihli Vatan Gazetesi) 6 Ekim’de ise Türk ordusunun bir tümeni çoşkun bir kutlama töreniyle Islanbul’a girdi.
***
.
**********
.
KAYNAKLAR:
.
[2] Dagobert Von Mikusch, Ghazi Mustapha Kemal (la Résurrection d’un peuple), Gallimard, Paris 1931, sayfa 149.
[3] Dagobert Von Mikusch, Ghazi Mustapha Kemal (la Résurrection d’un peuple), Gallimard, Paris 1931, sayfa 164.
[4] M. Kemal Atatürk, Nutuk, Türk Devrim Tarihi Enstitüsü, 9. Baskı, Milli Eğitim Basımevi, Istanbul 1969, cild 1, sayfa 302.
[5] Feridun Kandemir, Hatıraları ve Söyleyemedikleri ile Rauf Orbay, Yakın Tarihimiz Yayınları, Istanbul 1965, sayfa 31, 32.
[6] Ahmet Reşid Rey, Gördüklerim Yaptıklarım, (Hazırlayan: Nur Özmel Akın), 2. Baskı, Istanbul 2014, sayfa 341, 342 ve devamı.
[7] Atatürk’ün Yaveri Cevat Abbas Gürer, Cepheden Meclise Büyük Önder ile 24 Yıl, (Derleyen Turgut Gürer), Gürer Yayınları, 6. Baskı, Istanbul 2008, sayfa 214.
[8] Dagobert Von Mikusch, Ghazi Mustapha Kemal (la Résurrection d’un peuple), Gallimard, Paris 1931, sayfa 164.
[9] Stanford Shaw, From Empire to Republic, The Turkish War of National Liberation, cild 1, Türk Tarih Kurumu, Ankara 2000, sayfa 358, 359. (Ricamız üzerine bu kitabı temin eden Bünyamin A. kardeşimden Allah razı olsun. Kendisine hayır duada bulununuz)
Shaw’un konuyla ilgili kaynaklarından ikisi için bakınız;
– J.G. Bennett, Mustafa Kemal, Contemporary Review no 122 (November 1922), sayfa 590 – 594.
– J.G. Bennett, Witness: The Story of a Search, Hodder, London 1962, sayfa 22 – 112.
[10] Hamza Eroğlu, Türk Inkılâp Tarihi, Yeniden Düzenlenmiş, Genişletilmiş, Yeni Baskı, Savaş Yayınları, Ankara 1990, sayfa 138.
Ayrıca bakınız;
Bilal N. Şimşir, Türk-Irak Ilişkilerinde Türkmenler, Bilgi Yayınevi, Ankara 2004, sayfa 50, 51.
Bilal N. Şimşir, Atatürk ve Cumhuriyet, Ileri Yayıncılık, Istanbul 2006, sayfa 230.
[11] Okumanızı tavsiye ederim;
[12] Price’ın Extra-Special Correspondent (Çok Özel Yazışmalar) adlı kitabından (1957, sayfa 104) aktaran Gotthard Jaeschke, Kurtuluş Savaşı ile Ilgili Ingiliz Belgeleri, Çeviren: Cemal Köprülü, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1991, sayfa 98.
[13] M. Kemal Atatürk, Nutuk, Türk Devrim Tarihi Enstitüsü, 9. Baskı, Milli Eğitim Basımevi, Istanbul 1969, cild 1, sayfa 53.
M. Kemal’in talebi için bakınız; Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Babıali Evrak Odası, Dahiliye Gelen nr: 343077.
Sadaret, M. Kemal’in teklifini uygun bulup gerekli tayin işlemini yapmıştır; Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Dahiliye Nezareti Şifre Kalemi, nr: 99/305; 99/308; 99/319. M. Kemal’in teklifi ile Samsun mutasarrıfı tayin edilen Hamid Bey bir Ingiliz harp gemisiyle Samsun’a hareket etmiştir. Bakınız; Zekeriya Türkmen, Yeni Devletin Şafağında M. Kemal, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara 2002, sayfa 101.
[14] M. Kemal Atatürk, Nutuk, Türk Devrim Tarihi Enstitüsü, 9. Baskı, Milli Eğitim Basımevi, Istanbul 1969, cild 1, sayfa 60’da yer alan Refet Paşa’nın telgrafı.
[15] Tevfik Bıyıklıoğlu, Türk Istiklâl Harbi, Mondros Mütarekesi ve Tatbikatı, Genelkurmay Başkanlığı Yayınları, Ankara 1962, sayfa 49.
Ayrıca bakınız;
– Atatürk’ün Bütün Eserleri, cild 2, Kaynak Yayınları, Istanbul 2003, sayfa 232.
– Yusuf Hikmet Bayur, Atatürk, Hayatı ve Eseri, Ankara 1963, sayfa 164.
[16] M. Kemal Atatürk, Nutuk, Türk Devrim Tarihi Enstitüsü, 9. Baskı, Milli Eğitim Basımevi, Istanbul 1969, cild 1, sayfa 51.
[17] Yunus Nadi, Kurtuluş Savaşı Anıları, Çağdaş Yayınları, Istanbul 1978, sayfa 179, 180.
[18] Rauf Orbay, Cehennem Değirmeni – Siyasi Hatıralarım, Truva Yayınları, Istanbul 2004, sayfa 334 – 340.
[19] Rauf Orbay, Cehennem Değirmeni – Siyasi Hatıralarım, Truva Yayınları, Istanbul 2004, sayfa 303, 304.
[20] M. Kemal Atatürk, Nutuk, Vesikalar No: 226/a.b.
[21] Sabahattin Selek, Anadolu Ihtilali, Kastaş Yayınları, 8. baskı, Istanbul 1987, cild 1, sayfa 333.
Ilginizi çekebilir:
[22] Dagobert Von Mikusch, Ghazi Mustapha Kemal (la Résurrection d’un peuple), Gallimard, Paris 1931, sayfa 273.
[23] Prof. Dr. Halil Inalcık, Atatürk ve Demokratik Türkiye, Kırmızı Yayınları, 3. Baskı, Istanbul 2009, sayfa 16.
[24] Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci, Ankara’da kurulan hareketi, Sultan Ikinci Abdülhamid’i darbeyle tahttan indiren Ittihat ve Terakki’nin idaresine benzetmekte ve “paralel yapı” olarak tavsif etmektedir. Bakınız;
Ekrem Buğra Ekinci, Osmanlı’nın Çöküşü, Timaş Yayınları, Istanbul 2014, sayfa 44.
[25] M. Kemal Atatürk, Nutuk, Türk Devrim Tarihi Enstitüsü, 9. Baskı, Milli Eğitim Basımevi, Istanbul 1969, cild 2, sayfa 643.
[26] Nurettin Peker, Istiklal Savaşının Vesika ve Resimleri, Gün Basımevi, Istanbul 1955, sayfa 348.
Ayrıca bakınız;
– Yusuf Hikmet Bayur, Türkiye Devletinin Dış Siyasası, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1973, sayfa 95.
– Cumhurbaşkanlığı Arşivi, Arşiv III – 7, Dosya 18, Fihrist 84/13.
Tafsilat için bakınız;
[27] M. Kemal Atatürk, Nutuk, Türk Devrim Tarihi Enstitüsü, 9. Baskı, Milli Eğitim Basımevi, Istanbul 1969, cild 1, sayfa 169, 170.
[28] M. Kemal Atatürk, Nutuk, Türk Devrim Tarihi Enstitüsü, 9. Baskı, Milli Eğitim Basımevi, Istanbul 1969, cild 1, sayfa 169, 170.
[29] Münir Aktepe, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Samsun / Cumhuriyetin 50. Yılına Armağan, Edebiyat Fakültesi Basımevi, Istanbul 1973, sayfa 15, 16.
[30] Meselenin daha iyi anlaşılabilmesi için bakınız;
[31] Dagobert Von Mikusch, Ghazi Mustapha Kemal (la Résurrection d’un peuple), Gallimard, Paris 1931, sayfa 224’den aktaran ve bu kaynaktan yapılan bütün iktibaslar için bakınız: Kadir Mısıroğlu, Geçmişi ve Geleceği İle Hilafet, [İlk Baskı 1993], Sebil Yayınevi, Genişletilmiş Dördüncü Basım, Istanbul 2010, sayfa 232.
[32] Stanford J. Shaw-Ezel Kural Shaw, Osmanlı Imparatorluğu ve Modern Türkiye, cild 2, Tercüme eden: Mehmet Harmancı, 3. Baskı, E Yayınları, Istanbul 2010, sayfa 436.
Kitabın Orijinal adı: “History Of The Ottoman Empire And Modern Turkey”, Volume 2, Cambridge University Press, 1976.
[33] Prof. Dr. Ş. Teoman Duralı, Omurgasızlaştırılmış Türklük, Dergâh Yayınevi, Istanbul 2010, sayfa 133.
[34] Feridun Kandemir, Hatıraları ve Söyleyemedikleri ile Rauf Orbay, Yakın Tarihimiz Yayınları, Istanbul 1965, sayfa 95 – 98.
.
**********
.
Kadir Çandarlıoğlu
.
**********
.
Alıntılarda şu şekilde kaynak belirtiniz:
http://www.belgelerlegercektarih.com
*
*
Leave a reply to ifazlasi Cancel reply